29 Temmuz 2025 tarihli Sonsöz Gazetesi ile Sonsöz İnternet Haber Sitesinde yayımlanan “3 GENEL BAŞKAN (Erdoğan, Bahçeli, Özel) ve HAFTADA BİRGÜN” başlıklı yazımda, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK PARTİ) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’e, 7-10 gün içinde, Türkiye’mizi bekleyen iç ve dış nedenli tehlikelerin sonlandırılması için çok ivedi ve çok hızlı bir şekilde sevgi, dostluk ve barış için, birbirlerine saygı duyarak konuşmalarını ve halkımıza seslenmelerini, şiddet dilinin durdurulmasını önermiştim.

Yazımda, şiddet dilinin durmaması halinde, haftada bir gün, 3 Genel Başkanın birbirlerine yönelik sözlerini esas alarak bu konuyu işleyeceğimi de belirtmiştim.

Ülkemizin etkili 3 insanına şu veya bu düzeyde de olsa şiddet diline son vermelerini yine kararlılıkla öneriyor, ancak haftada bir gün bu konuya değineceğime ilişkin kararımdan vazgeçiyorum.

Haftada bir gün bu konuda yazmak kararımdan vazgeçmem, hiç değinmeyeceğim anlamında değildir.

Yaşama sürem ve olanaklarım yeterse, Sonsöz Gazetesi ve Sonsöz İnternet Haber Sitesinde ilk olarak 5 Ocak 2022 tarihinde“…Seni Seviyorum” başlığı altında yayımlanan yazılarıma, bir gün yine aynı başlıkla son vermek, dahası, yazılarımı, aynı başlık altında bir kitapta toplamak, sevgi, dostluk ve barış için emek ve ömür verecek insanlara, Türkiye kitaplıklarına ücretsiz olarak emanet etmek istiyorum.

Türkiye ve Dünya siyasetinde kullanılan dil, alınan karar ve yapılan uygulamalar, insana yakışmayacak, insana, hayvana, doğaya ve çevreye yönelik şiddet türlerini artıracak, hatta toprağın, suyun ve havanın genlerini, dengesini bozacak düzeye gelmiştir. Doğrusu, insanlar tarafından “getirilmiştir.” Daha farklı bir anlatımla, doğallık, genler, onarılması yüzlerce, binlerce yıla yayılabilecek kadar bozulmuştur. Belki doğa, bozulmaların onarılmasına bile izin vermeyecektir. Bu süreç, bozan insan türünün de bozulmasını ve daha da vahşileşmesini hızlandıracaktır.

Sonuç veya sonuçlar?

Bu yazıyı okuyanların yaşadıklarına, kültürlerine, siyasal görüşlerine, dinsel inançlarına ve algılarına göredir öngörülen, beklenen sonuçlar veya sonuç.

Demem o ki, Türkiye siyasetinde daha önceleri görülmemiş, “eyvah” dedirten bir süreç yaşanmaktadır.

Bildiğimiz kadarı ile siyasette, daha çok iktidarda olanlar eleştirilir, eleştirilere de yapılanların ve yapılacakların anlatılarak, somut belgelere dayanan savunmalarla karşılık verilir. Demem o ki, güzel ülkemde, iktidar sözcüleri, atanmış birer kamu görevlisi olan bakanların bazıları, AK Parti Hükümetini destekleyen siyasetçiler, hukukçular, gazeteciler ve yurttaşlar, Türkiye’nin ana muhalefet partisi olan CHP’ye, çoğunluğu yargıda mutlaka bir karşılık bulması gereken ağır suçlamalar, iftiralar, tehditler, hakaretler ve yalanlarla saldırıyorlar.

Bunun tek kelime ile anlatımı şiddettir. Şiddet dili ve şiddet yazıları.

Görebildiğim kadarı ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile sözcüleri, kendi düşünceleri ve algılarına göre kullandıkları şiddet dilini yumuşatmaya başladılar. Ancak bu yumuşamayı, kendilerine yönelik eleştirilere, hizmetlerini anlatarak, güzel kelimeler kullanarak yanıt vermesi gereken AK PARTİ sözcülerinde şimdilik göremiyorum.

Şimdilik dedim, çünkü, yaşadıkça asla umut kesilmemelidir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet yönteminde, bir kişi hem Cumhurbaşkanı ve hem de siyasal partinin Genel Başkanı olabilmektedir.

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Yazılı veya sözcü açıklamalarının, yaptığı konuşmaların Cumhurbaşkanı veya AK Parti Genel Başkanı olarak mı yaptığını kesin çizgilerler ayırma olanağımız elbette yok.

Ancak, çok üzülerek, bugünümüz ve geleceğimiz açısından büyük kaygı duyarak, özellikle CHP ve belediyelere yönelik olarak kullanılan bazı kelimelere, yapılan bazı suçlamalara “Dost Dili” köşesinde yer veremem. Çünkü, Köşenin adı “Dost Dili.”

Bu nedenle, 29 Temmuz 2025 tarihindeki yazımda sizlerle paylaştığım kararımdan vazgeçiyorum. Bu kararımın, bu konuya hiç değinmeyeceğim anlamında algılanmamasını dilerim.

Yazılarımı okuyanlar ve inceleyenler iyi bilir. Sıkça yazarım. Bir silahın yok edilmesi, bir silahlı şiddet insanının eylemini bırakması bile çok değerlidir.

Bir siyasetçinin, halkın oyları ile seçilmiş bir insanın, şiddet dilini bırakması, hatta, sadece bir tek kelimesini bile kullanmaması çok anlamlıdır, önemlidir ve değerlidir.

Her insanın içinde şiddete eğilim olabilir. Ancak, her insanın içinde, sevgi ve dostluk eğilimi, bize anlatılan meleklerin niteliği kesinlikle vardır. Çevrenize bakın, göreceksiniz. Benim çevrem melek nitelikli kadın ve erkek insanlarla doludur.

Siyasetçilerimizde de, herkesi kucaklayabilecek, yalan, iftira, tehdit ve hakaret değil, sevgi, saygı ve dostluk üretebilecek akıl, vicdan ve kaynak kesinlikle vardır. Şiddet dilini bir daha açılmamak üzere kilitleyecek, sevgi ve dostluk dilini hiç susmayacak şekilde açacak anahtarın onlarda olduğuna da inanıyorum.

Haydi, kadın-erkek, her alandaki melek kişilikli insanlar, haydi…