Artı Tv’de yayınlanan 'Kemal Avcı ile Siyaset Ötesi' programına katılan Cumhuriyet Halk Partisi'nin eski genel başkanlarından Hikmet Çetin, CHP ve yakın tarihi hakkında değerlendirmelerde bulunmuş. 

Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük bir devrimci olduğunu ancak o dönemde bazı yanlışların da yapıldığını vurgulayan Hikmet Çetin, “Mustafa Kemal bir devrimciydi. Çok büyük işler de yaptı. Ama bazı yanlışlar da olmuştu. O merkezden de kaynaklanmayan yanlışlar. Mesela öyle yerlerde, mesela Dersim olaylarında… Şimdi Dersim olaylarında öyle mi olmalıydı? Öyle olmayabilirdi. Oradaki yetkili, yetkili kişinin şeyi bu. Verdiği bir karar diye. Yani baba sağken, baba dururken çocuğu asmak falan, onlar olacak şeyler değil tabii. Onların merkezden yapıldığını zannetmiyorum. Mesela 1915 Ermeni olayları gibi. Cumhuriyet kurulduğu zaman, yani o günkü kadro; niye bunu yapamadılar, onu da bilemiyorum. O günkü kadro çıkıp işte ‘Böyle bir şey oldu, yanlışlıklar da var işin içinde. Çok üzücü olaylarda oldu. Özür diliyoruz’ denseydi belki bu iş bu kadar büyümezdi. Yani bir özür dilemeyi yenilgi anlamına gelmezdi. Özür dilemeyi bir araç kullanılabilir. Gerektiği zaman. Yapamadık." Demiş…

Hikmet Çetin’in neden zırvaladığını düşündüğüme gelince:

1-    ŞEYH SAİT İSYANI

Bu söyleşinde Hikmet Çetin iki konuyu gündeme getirmiş bunlardan ilki Dersim olayı.

Öncelikle şunu söyleyeyim Dersimde olan olay saltanat, hilafet ve şeriat savunucusu bir şürekânın Sait adında bir yobazın etrafında toplanarak İngilizlerin azmettirmesiyle bir iç savaş çıkartma ve Cumhuriyeti yıkarak bir Kürdistan kurma girişimidir!

Bu iç savaş girişimi birçok asker ve sivilin ölümüne yol açmış ve neyse ki Türk ordusu tarafından zamanında bastırılabilmiştir.

İç savaş çıkarmaya çalışan elebaşılar yakalanmış, mahkemede suçlarını itiraf etmiş ve mahkûm olarak idam edilmişlerdir.

Hikmet Çetin: “Şimdi Dersim olaylarında öyle mi olmalıydı?” Diye sormuş…

Elbette öyle olmayabilirdi. Örneğin Sait ve taifesi silah kuşanıp İngilizler ile işbirliği yaparak Cumhuriyeti yıkmaya saltanat ve hilafeti ihya etmeye Kürdistan kurmaya kalkışmayabilirlerdi değil mi? Sait ve taifesi böyle yapmamış iç savaş çıkarmaya kalkmış, neticede birileri böyle bir işe kalkıştı mı sonu bellidir.

Kültürümüzde böyle işlere kalkışanlar daima “ya devlet başa ya kuzgun leşe der” neticede bu tip bir işe kalkışanlar leş olunca da ağlama sızlanma hakları olmaz.

Açık ve net söylemek gerekirse böyle bir iç savaş çıkarma girişimi sadece Türkiye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun aynı şekilde sonuçlanacak bir iştir ya başarılı olur devletin başına geçersin ya da idam sehpasını boylar, ipin ucunda sallanırsın.

Bu isyanın tüm detaylarını öğrenmek isteyen açsın tarihçi Ümit Doğan tarafından yazılan Şeyh Said İsyanı ve Gerçekler adlı eseri okusun Hikmet Çetin’e de bu eseri okumasını tavsiye ederim.

Netice itibariyle bu noktada ne CHP’nin ve ne de Cumhuriyet’in en ufak bir özür borcu dahi yoktur!

2-    ERMENİ MESELESİ

Cumhuriyet 1923 yılında Osmanlı İmparatorluğu ve emperyalist işgalci güçlerin ordularına karşı çok büyük bir askeri zafer kazanılarak kurulmuştur.

Öncelikle söylemem gerekir ki Cumhuriyet ne rejim olarak ve ne de hukuki olarak Osmanlı’nın bir devamı falan değildir!

Cumhuriyet yenilip yok olan Osmanlı’nın kaybettiği topraklarda kurulan yeni devletlerden birisidir Suriye, Irak, Yunanistan, Bulgaristan ya da Mısır ne kadar Osmanlı’nın devamı değilse Türkiye Cumhuriyeti de o kadar Osmanlının devamı değildir. Ortada bambaşka bir iktidar, rejim ve egemenlik yapısı vardır

Dolayısı ile Ermeni olaylarının vuku bulduğu 1914-15 yıllarında daha kurulmamış olan Türkiye Cumhuriyetini sorumlu tutmak ve hadi bakalım özür dileyelim demek tamamen akıl ve izan dışı bir harekettir.

Ayrıca Ermeni olayları konusunda işgal yıllarında Malta’da İngilizler tarafından bir mahkeme kurulmuş ve bu mahkeme tüm sanıkların delil yokluğu nedeniyle beraatı ile sonuçlanmıştır. Dolayısı ile Osmanlı Devletinin de bir suçu olup olmadığı son derecede tartışmalıdır.

En nihayetinde Hikmet Çetin gibi bir siyasetçiye Ermeni ve bölücü Kürt lobilerinin ağzı ile konuşmak hiç yakışmamıştır…