Recep Bey Adıyaman’da çıkmış konuşmuş ve “Sarsıntıların yıkıcı etkisi, olumsuz hava şartları, hasar gören altyapının getirdiği...
Recep Bey Adıyaman’da çıkmış konuşmuş ve “Sarsıntıların yıkıcı etkisi, olumsuz hava şartları, hasar gören altyapının getirdiği zorluklar gibi sebeplerle maalesef ilk birkaç gün Adıyaman’da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Bunun için sizden helallik istiyorum.” Demiş…
Helalliği falan geç güzel kardeşim geç, bak tribünler bile dalga dalga ses yükseltiyor “istifa et” diyor…
Son 20 küsur yıldır iktidardasın:
- Bu ülkeyi depreme hazırlamak senin en önemli görevindi ama ortaya çıktı ki sen bunu beceremedin.
- Türkiye bir deprem ülkesi, depremler hem de çok büyük depremler olacağını herkes biliyor. Senin öncelikle devleti deprem sonrası acil müdahaleye hazırlaman gerekirdi ama ortaya çıktı ki sen bunu da beceremedin.
- İktidara geldiğinde önlemler alınmış ve ekonomik kriz atlatılmıştı. Tam manası ile bir dikensiz gül bahçesi devraldın ama Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük ekonomik krizlerden birini “faiz sebep enflasyon sonuçtur” diye diye çıkardın, ben ekonomistim dedin ama ekonomiyi yönetmeyi de beceremedin.
- Eğitimi bir facia haline getirdin, doğru dürüst bir eğitim politikası geliştirmeyi beceremedin.
- Ülkeyi yoksulluk ve yolsuzluğa boğdun.
- Bahçeli ile birlikte çıkardığın tek adam anayasası ile bu ülkede demokrasi ve hukukun tabutuna son çiviyi de sen çaktın.
- Cumhuriyetin tüm kadim kurum ve kuruluşlarını tarumar ettin, varlıklarını satıp savdın asfalta betona sıvadın.
- Tüm komşular ve özgür dünya ülkeleri ile papaz oldun Putin vb. diktatörler hariç neredeyse tek bir dostumuz bile kalmadı.
Bunca beceriksizlik ve başarısızlıktan sonra hakkınızı “helal edin” diyerek bu işten sıyrılamazsın, öncelikle özür dileyerek istifa etmelisin.
Sonrası sonraki iş siyasi başarısızlıkların karşılığı ya istifa etmekle ya da sandıkta gönderilmekle ödenir. Fakat eğer yasa dışılıklar, yasa dışı eylem ve icraatlar varsa onun hesabı da elbette Türk Milleti adına bağımsız Türk Mahkemelerinde görülür.
Aslında sadece Kızılay’ın son depremde imza attığı rezalet bile normal bir demokraside istifa etmeniz için fazlasıyla yeter de artar bile.
Hatırlayın çıkmış Osmaniye’de konuşmuş ve “Terbiyesiz, terbiyesizliğini bırakmaz. Çıkmış bir tanesi ‘Kızılay nerede’ diyor. Be ahlaksız, be namussuz, be adi… Günde yaklaşık 2,5 milyon insana Kızılay yemeğini ulaştırıyor. Böyle vicdansızlık olur mu?” ifadelerini kullanmış, insanlara sövüp saymıştınız…
Biz Kızılay’ın nerede olduğunu, nerede durduğunu belgesiyle bilgisiyle öğrendik.
Meğer Kızılay tüccarlığa soyunmuş, çadır ve yemek satıyormuş…
Eğer dediğiniz gibiyse ve Kızılay her gün 2,5 milyon insana yemek satıyorsa vallahi iyi ticaret! Artık bize de hayırlı işler, bol kazançlar demek düşer…
Sanırım sarf etmiş olduğunuz o hakaret sözcükleri için de bir özür borcunuz olacaktır.
Gelelim Kızılay Başkanı Kınık’ın lafına:
İstifa çağrıları üzerine ‘Ortada bir başarı var’ diyen Kınık, “Seçilmiş bir isim olarak görev yapıyorum. Ortaya böyle bir başarı konulmuşken goygoycuların lafı ile hareket etmem” demiş.
Eh adam haklı holding yönetiyor; mis gibi ticaret yapmış, altı üstü branda bezi çadırları tanesi 22 bin 500 liradan müşteriye çakmış, Allah bin bereket versin güzel para kazanmış, ortada böyle bir başarı varken niye istifa etsin ki?
Bu zevat iktidara gelirken “Allah utandırmasın” demişti, duaları kabul olmuş olmalı ki tüm utanma duygularını kaybettiler, tabiri caizse ar damarları çatladı.
Kadim bir Sivil Toplum Kuruluşu olan Kızılay’ı bu hale düşüren birinin bu skandal üzerine Türk halkından özür dilemesi ve derhal istifa etmesi gerekirken adam zeytinyağı gibi üste çıkıyor, başarı hikâyesi anlatıyor!
Peki, bu utanmazlığın daniskası değil de nedir?