ABD’nin ileri karakolu İsrail’dir. ABD ve AB ülkeleri Ortadoğu’da Arap ülkelerinin petrolleriyle değirmenlerini döndürüyorlar. Ama Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanlığı’nı RTE’ye kim vermiştir? Bilmeyenler için söyleyim. ABD vermiştir.
İsrail kurulduğu günden bugüne değin Filistin halkına kan kusturuyor. RTE’de bu durumu seçim meydanlarında oya tahvil ediyordu.
RTE; 31 Mart 2024 yılı seçiminden iki gün önce İstanbul Sancaktepe’deki mitingde halka şöyle sesleniyordu: “İnsanımızın Gazze hassasiyetini istismar etme peşinde koşan fırsatçıların, ahlaksız ve asılsız söylemlerine prim vermeyin.”
Oysa işin aslı RTE’nin ileri sürdüğü gibi Gazze eleştirileri “ahlaksız ve asılsız” değil gerçekti. Bu nedenle de Gazze hassasiyeti taşıyan AKP tabanından Erbakan’ın oğlunun partisi Yeniden Refah Partisi (YRP) tabanına oy kaydı. Fatih Erbakan’ın partisi YRP, üçüncü parti oldu.

Erdoğan, seçim sonrasında toplanan AKP MYK toplantısında Gazze’nin oy kaybına neden olduğunu kabul etti: “Gazze krizi gibi elimizden gelen her şeyi yaptığımız ve bedel ödediğimiz bir meselede dahi siyasi saldırıları savuşturmayı, kimi çevreleri ikna etmeyi maalesef başaramadık.” diyordu.

Bilenler şunu biliyordu. RTE’nin çocukları başta olmak üzere İsrail’e 100’den fazla ürün üzerinde ticaret yapıyorlardı. İsrail’e uçak yakıtları bile Türkiye’den gidiyordu. Bu yakıtlar depolarına dolduran İsrail uçakları Filistin halkını bombalıyordu. RTE’nin söylediği yalanlara Türkiye halkı inanmıyordu.
Erdoğan elbette Gazze konusunda inandırıcılıktan çok uzaktı. Çünkü 22 yıldır İsrail’le her normalleşmesinde ilk söylediğinin tersini söylüyordu.

Örneğin kamuoyunun neden İsrail’le ticaretin sürdüğüne yönelik tepkileri karşısında seçimden yaklaşık 15 gün önce şöyle demişti Erdoğan: “Hiçbir siyasetçinin cesaret edemediği duruşu ‘one minute’ diyerek ortaya koyduk.”
Oysa aynı Erdoğan, İsrail’le normalleşme süreçlerinden birinde ise“one minute” tepkisine şu açıklamayı getirmişti: “Benim tepkim moderatöreydi. İsrail’e, Peres’e veya Musevilere değildi.” diyordu.

RTE ister iç siyasette ister dış siyasette olsun ikili oynuyordu. İsrail devleti de Netanyahu hükümeti de bu gerçeğin farkındaydı.
Nitekim bir keresinde Netanyahu şöyle demişti: “Eskiden Erdoğan bana her 3 saatte bir Hitler derdi. Şimdi 6 saatte bir diyor fakat şükür İsrail Türkiye ticareti arttı.”

İsrail, Filistin’de 40 bin insanı yaşlı, kadın ve çocuk demeden öldürdü. 100 bin civarında insanı yaraladı ve evsiz barksız bıraktı.
Ben şu soruyu sormak istiyorum: Müslüman olmayan kimi ülkeler bile Gazze’deki soykırımı nedeniyle İsrail’le ticareti kesmişken Erdoğan neden buna cesaret edemedi? Türkiye’nin İsrail’le yıllık 8 milyar dolarlık ticaret hacmi,“Almanya bizi kıskanırken” çok mu kritik önemdeydi?

Bu soruya ben şu cevabı yazmak istiyorum…
RTE ve ekibi İsrail’le ticaretten çok, Yahudi lobisi üzerinden Batı finans merkezlerinden yani emperyalist devletlerden alabileceği büyük borçların peşindeydi.

Önceki Washington Büyükelçisi Murat Mercan’ın en önemli görevi Yahudi örgütleriyle iyi ilişki kurmaktı. Bunu Yahudi finans kapitali girişine çevirmekti ve İsrail üzerinden ABD’yle ilişkileri restore etmekti. İnternette arama motoruna Murat Mercan ve Yahudi örgütleri, üstüne Erdoğan ve Yahudi örgütleri yazarsanız, son 3-4 yılda yapılmış ne çok temas olduğunu görürsünüz. Tüm bu gelişmeleri halka yutturamayan RTE, sonuçta pes etti. “Yalancının mumu yassıya kadar yanar…” sözü doğru çıktı.
Sonuç ne oldu. 200 gün sonra İsrail’e ticaret sınırlaması getirildi. Dikkat eden sadece 54 üründe bu uygulama başlatıldı. Halk yutar mı? Yutmaz…