Günlük hayatta sıkça karşılaştığım bir konu var: “Çocuğum tek başına karar veremiyor.” veya “Her şeyde benden onay bekliyor.” Bu tür cümleler, özellikle çocukların özgüven gelişiminde kritik bir noktaya işaret ediyor. Bunun altında yatan nedenlerden biri, son yıllarda sıkça karşımıza çıkan helikopter ebeveynlik.
Helikopter ebeveynlik, çocuğun etrafında sürekli dolanan, onun her sorununu çözmeye çalışan, adeta onun yerine nefes alan bir yaklaşım. Niyet çoğu zaman iyi: korumak, destek olmak, en iyisini sağlamak. Ama bu yaklaşımın çocuğun ruhsal gelişiminde olumsuz izler bırakabildiğini görüyoruz. Sürekli kontrol altında büyüyen çocuklar, kendi başlarına karar verme, risk alma ve sorun çözme becerilerini geliştirmekte zorlanabiliyor. Hata yapmaktan korkan, başarısızlıkla baş edemeyen ve dış desteğe bağımlı bireyler haline gelebiliyorlar.
Baskıcı tutumlar da bu döngüyü daha da pekiştiriyor. Sürekli eleştirilen, yüksek beklentilerle büyüyen çocuklar, zamanla “yetersizim” duygusunu içselleştiriyor. Bu da özgüven kaybı, anksiyete ve ilişkilerde zorlanma gibi sonuçlara yol açabiliyor. Çocukların birey olarak görülmeye, anlaşılmaya ve duygusal anlamda desteklenmeye ihtiyaçları var.
Çocukların sağlıklı gelişimi için hata yapmalarına, denemelerine ve kendi yollarını bulmalarına alan tanımak büyük önem taşıyor. Evet, bazen yanlış kararlar alacaklar, bazen düşecekler. Ama düşmek de kalkmak da büyümenin bir parçası.
Yetişkinler olarak çocuklara rehberlik etmek, onların yanında olmak ama hayatlarını onlar adına yönetmemek önemli. Kontrol değil, anlayış; baskı değil, güven… Bugün çocuklara tanınan bu alan, ileride kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olarak yaşamda var olmalarını sağlıyor.
Çocukların gelişimi, onlara ne kadar alan tanıdığımızla yakından ilişkili. Onları sürekli yönlendirmek yerine dinlemek, gözlemlemek ve ihtiyaç duyduklarında destek vermek, uzun vadede çok daha sağlıklı sonuçlar doğuruyor.
Unutmayalım, bir çocuğun en çok ihtiyacı olan şey, hata yapabileceği, deneyimleyebileceği, keşfedebileceği güvenli bir alan.