Yahudi kökenli Amerikalı psikolog Marshall B. Rosenberg (1934-2015) “ŞİDDETSİZ İLETİŞİM Bir Yaşam Dili” kitabında, olası çatışmaların ve sorunların barışçıl yöntemlerle çözümlenmesini öneriyor, öfkesiz ve şiddetsiz iletişimin yollarını örneklerle paylaşıyor.

Marshall B. Rosenberg, Yahudi anne ve babadan dünyaya gelen Amerika Birleşik Devletleri yurttaşı. Hiçbir ırk, tümüyle iyi veya iyi olmayan niteliklerle tanımlanamaz. Niteliğin, tümüyle doğuştan geldiğini ve ırkla ilgili olduğunu söylemenin bilimsel ölçülere uygun düşmediği kanısındayım. Şiddetsiz iletişimi, bir yaşam dili olarak öne çıkaran ve öneren Rosenberg Yahudi anne ve babanın çocuğu. Demek ki her Yahudi bir Benjamin Netenyahu veya Filistinlileri katleden İsrailliler gibi değil. Bu nedenle, İsrail’in şiddetsiz iletişimi tercih etmemesini, ağır silahlarla çocuk, kadın, engelli, hayvan, çevre ve doğa katliamı yapmasını her Yahudi onaylamıyor.

Keşke Rosenberg gibi Yahudiler, kan ve gözyaşı üreten savaşları, kıyımları, haksızlıkları, adaletsizlikleri, kin ve düşmanlıkları dünya halkları ile birlikte ve dayanışma içinde, şiddetsiz yöntemlerle ortadan kaldırmaya, yerin üstünü gerçek cehenneme çevirmeye çalışan silahlı, paralı, örgütlü kötülüğü, aslında örgütlü vicdansızlığı ve zayıflığı sonlandırmaya çalışsalardı. Keşke çalışsalar, şiddetsiz gücün, umudun ve iyiliğin aslında kendilerinde olduğunu keşke görebilseler. Annelerin, kadınların önderliğinde, iyi yürekli erkeklerle birlikte, keşke.

Bu satırların yazarı da, yaklaşık 55 yıldır, spor, siyaset, gençlik, kamu yönetimleri, yerel yönetimler, özel kesim, eğitim, sağlık ve toplumsal yaşamın diğer alanlarında eksiksiz demokrasiyi, yüz yüz ve göz göze iletişimi, “silahsız ve şiddetsiz Türkiye ve Dünya’yı hatta uzayı, gezegenleri” kararlılıkla ve umutla savunmaktadır.

Rosenberg’den şöyle bir görüş farklılığım bulunuyor. Bir yönteme iletişim diyebilmemiz için içinde şiddet ögesi bulunmamalıdır. İletişim, araçlı veya araçsız hiçbir şekilde şiddetin bulunmadığı insana, canlıya yakışan bir yaklaşımdır, yöntemdir.

Evimiz Türkiye için kesinlikle söylüyorum, yüz yüze iletişime çok fazla gereksinim var.

Uzun sayılabilecek yıllara dayalı olarak, arkadaşlarımla birlikte verdiğimiz mücadele; yakın, yüz yüze, göz göze, hiddetsiz, öfkesiz iletişimi, şiddete şiddetsiz tepki yöntemlerini esas almaktadır.

Bir siyasetçi değil, yaşadığım toplumun bir gönüllüsü, gazetecisi, yazarı ve sporcusu olarak söylüyorum, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in Genel Başkanlığını yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 4 aydır il ve ilçelerde sürdürdüğü açık alan toplantılarının, Rosenberg’in “şiddetsiz iletişim”, benim farklı bir şekilde tanımladığım “İletişim” anlayışına çok uygun olduğunu belirtmek istiyorum. Hatta CHP’nin bu şekilde yeni bir dönemi başlatmasını da doğrusu beklemiyordum. CHP’nin, halkla iletişim kurma ve şiddetsiz tepki gösterme yöntemlerini, il ve ilçelerde, Genel Başkan Özgür Özel’in tanımı ile eylem yapmasını, demokrasimiz açısından mutlulukla, gururla, umutla karşılıyorum. Bir gün gelir, bu şekilde şiddetsiz tepki, karşı çıkış herkese gerekebilr.

CHP’nin eylem diye nitelendirdiği mitingler neden düzenleniyor?

31 Mart 2024 tarihinde yapılan belediye seçimlerinde göreve gelen bazı CHP’li il ve ilçe belediye başkanlarına ve çalışanlarına karşı 19 Mart 2025 tarihinde, “yolsuzluk” savıyla gözaltı ve ardından tutuklama hareketi başlatıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları gözaltına alındı, sonrasında tutuklamalar çoğaldı.

CHP’li belediye başkanlarına ve çalışma arkadaşlarına karşı, gizli tanık, ihbar ve itiraf yöntemleriyle yargının başlattığı gözaltı, tutuklama ve yargılama sürecine karşı CHP’nin başlattığı şiddetsiz tepki ve halkı aydınlatma yöntemleri Türkiye için de bir fırsattır.

CHP’nin eylem dediği açık hava toplantılarına farklı siyasal partilerden de katılımların olması, toplanma, izleme ve alandan ayrılma sırasında olgun insanlara yakışır ve “şiddet” içermeyecek şekilde hareket edilmesi, sevgi, dostluk ve barış içinde yaşanacak Türkiye hedefine yürünen yolda umut olarak değerlendirilmelidir.

Yolsuzluk savı ile gözaltına alınan ve tutuklanan CHP’li belediye başkanları ve çalışma arkadaşlarının, yargılama sonunda aklanacakları, hiçbir şeyden korkmadıkları ve inançlarını korudukları yönündeki sözlerinin de umudun ve sabır gücünün göstergeleri olarak algılıyorum. Genel Başkan Özgür Özel başta olmak üzere, Parti sözcülerinin TBMM içinde veya dışında sabır ve umut dolu sözleri, yalanlara, iftiralara, kumpaslara, tehditlere ve adaletsizliklere karşın, şiddetten uzak ve iletişim yöntemleri ile hareket etmeleri, içinde şiddet barındırmayan her inancın ve görüşün temsil edildiği demokrasi anlayışında, dahası siyasetimizin olgunlaşmasında çok önemli bir aşamaya gelindiğini göstermektedir.

Dikkatimi çeken çok önemli bir konuyu paylaşmak isterim. CHP’li belediye başkanları ve çalışma arkadaşlarından, Emniyete veya Mahkemeye götürülürken, yüzünü saklamaya, kameralardan ve objektiflerden kaçmaya çalışan birisini gördünüz mü? Bunlar, çok anlamlı dik duruşlardır.

Gerçekten, haklarında soruşturma açılan, gözaltına alınan veya tutuklanan CHP’lilerin umutlarını korumaları, hukuka, haklara ve yasalara uygun şiddetsiz yöntemlerden uzaklaşmamaları, hareket halinde, ancak sabırlı olmaları, suçlananlar ve aileleri ile iletişimi ve dayanışmayı canlı tutmaları, üyelerin her türlü desteğini isteyerek suçlananların yanında yer almaları, sonuçta suçlu varsa yasalara uygun olarak gereğini yapmaları, şiddetsiz; hak arama, hak koruma ve tepki yöntemlerini sürdürmeleri Türkiye ve Dünya için çok gereklidir.

CHP, hiç beklenmeyen yöntemlerle kuşatılmış durumdadır. CHP, iktidarı destekleyen televizyonların, gazetelerin ve sosyal medya kullanıcılarının, suç sayılması gereken yalanları, iftiraları, tehditleri ve hakaretleriyle karşı karşıyadır. İktidarın bazı sözcülerinin, birkaç gazete ve televizyonun, daha gözaltı süreci yaşanırken, hiçbir ifade alınmamışken bile CHP’li belediye başkanlarını, hatta Partiyi, ağır ve suç niteliği taşıyan sözlerle itham etmeleri karşısında duygularımı anlatmak için kelime bulamıyorum. Hayır, yalan, iftira, hakaret ve tehdit içeren sözler, yazılar, başlıklar, partili partisiz iyi yürekli insanları utandıracak kadar, siyasetin ve gazeteciliğin ilkelerine, özüne, iki kelime ile insanlık anlayışına aykırıdır. Aklıma bir de, delikanlılık kelimesi geldi, aniden.

Türkiye, hak etmediği, ürünleri, daha fazla acı ve gözyaşı olabilecek bu süreçte, ivedilikle tutuksuz yargılamayı sağlamalıdır.

Umut ve sabırla, hak ve hukuk içinde, şiddetsiz yöntemlerle, haydi CHP’nin içindeki ve dışındaki melek kişilikli insanlar, her yerde ve her zaman, kadın-erkek birlikte, cennet Türkiye için, haydi…