Şiddetsiz Toplum Derneği, çok büyük sıkıntılara, ulusal medyanın ve halk kesimlerinin hayretle ve şaşkınlıkla karşılanması gereken ilgisizliğine ve belki de güvensizliğine karşın gönüllü çabalarını sürdürüyor. 

İnsana, hayvana, çevreye ve doğaya yönelik her çeşit şiddetin önlenebilmesi için, kamu kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler, dernek, federasyon, konfederasyon, oda, baro, sendika ve benzeri demokratik kitle örgütlerinin iletişim ve işbirliği içinde olmasına yönelik çabalar da Dernek için öncelikli bir hedef.

Dernek, 08 Mart 2015 tarihindeki kuruluşundan başlayarak sürdürdüğü çalışmaları, “ Kadın-Erkek Dayanışmasında, İşbirliğinde, İnsana, Hayvana, Çevreye, Doğaya Yönelik Şiddete Karşı, Ulusal ve Uluslararası Toplumsal Uzlaşı, İttifak, Mutabakat Girişimi” ile hızlandırdı.

Dernek, rüya gibi büyük bir hedef belirledi Türkiye ve Dünya, hatta uzay için, ulaşılabilecek gezegenler için.

O rüya gibi büyük hedefin ana başlığı şöyle. “ŞİDDETSİZ, SİLAHSIZ, TEMİZ TÜRKİYE, DÜNYA ve UZAY İÇİN ÖNCELİKLER”.

Bu girişimin önderliğini Dernek Başkanı Rıza Sümer, gönüllü olarak yapıyor.

Ülkemizin şiddetten uzak yaşamasına çok büyük, belki de ilk büyük katkıyı yapacak diğer bir girişim ise “Herşey Ailede Başlar, Sevgi Öğretilebilir, Şiddet Önlenebilir” ana başlığını taşıyor. Büyük bütçelere değil,  kamu kuruluşları, yerel yönetimler, basın ve demokratik kitle örgütlerinin işbirliğine gerek duyan bu girişimin önderliğini ise uzman psikolog, Dernek Başkan yardımcısı Şenay Ölmez, yine gönüllü olarak üstlendi.

Şiddete karşı şiddetsiz yöntemlerle mücadele etmek, sevgi, saygı, hoşgörü ve dostluk içinde, korkusuz, huzurlu ve güvende yaşamak konusunda çok az insanın yaptıklarından, yapabildiklerinden, yapmaya çalıştıklarından örnekler vermeyeceğim. Belgesellerde izlediğimiz hayvan soyu arasındaki örgütlenmeden, işbirliğinden, dayanışmadan da söz etmeyeceğim. 

Yaşadığımız, betonlaştırdığımız alanlardaki yeşil canlılardan, bitkilerden örnekler vereceğim.

Üstünü taşlarla, betonlarla örttüğümüz, yerin üstü ile ilişkisini kestiğimiz, havasız bıraktığımız toprak ana, kentlerde yağmur ve kar suları ile buluşamıyor. Toprak ana beslediği ağaçlardan, günü gelince  dökülen çiçeklere, meyvelere ve yapraklara kavuşamıyor. Bu,  kentleşme adı altında toprağa, suya, havaya, ağaca, çiçeğe, ota ve meyveye karşı insan soyunun insafsızca uyguladığı ağır bir şiddettir. Bu şiddet, insan soyunu da etkiliyor, hayret nasıl görülemez, görülüyorsa nasıl yöntemler değiştirilemez.

İnsan soyu, örgütlenmek, iletişim kurmak, güç birliği yapmak, dayanışmak, dayanmak, direnmek, tükenmemek ve mücadele etmek konularında bitkilerden, otlardan, ağaçlardan ve hayvanlardan örnek almalı.

Evinizin dışına çıktığınızda, bahçenizden başlayarak sokaklarda, caddelerde, meydanlarda, duraklarda, okullarda, üniversitelerde, hastanelerde,  fabrikalarda ve benzer yerlerde çevrenize özenle bakınız. Kuşkusuz, ilk görecekleriniz, sigara izmaritleri ve diğer çöpler. Belki de siz atmışsınız veya atmak üzeresiniz. Milli Eğitim Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve tüm belediye başkanlıklarında çalışanların büyük çoğunluğu sadece masalarının ve sandalyelerinin temiz olmasına özen gösterirler. Halkın bilgilendirilmesi ve uyarılması konusunda benim için hepsi sınıfta kalmış, belge almış öğrenciler gibiler.

Betonların, taşların arasından, duvarların dibinden çıkan yeşillikler, onların birleşmesi ile oluşan sarmaşıklar, topluluklar, yakılan, kesilen ormanlarda, oyulan dağlarda, yok edilen çayırlarda, meralarda, yaylalarda yeniden çıkmaya başlayan yeşillikler, fidanlar, otlar, sizlere  bazı şeyler, aslında çok şeyler söylemiyor mu?

Fotoğraflar: Üstlerindeki ağır yüklerin çatlamasını, delinmesini veya zayıflığını fırsat bilerek yerin üstüne çıkmayı ve çoğalmayı başaran yeşil canlılar. 

(İkinci ve son bölüm gelecek yazıda)