Türkiye’de ve Dünya’da çocukların öldürülmesi ve annelerin gözyaşları sürüyor.
İnsan soyunun utanması gereken ağır ve onarılamaz şiddet türlerine yüreklerimizin nasıl dayandığına, nasıl nefes aldığımıza, yediğimize, içtiğimize, sonuçta da sonsuza dek sevgi, dostluk ve barış içinde yaşamak umudunu nasıl en yüksek düzeyde koruduğumuza hayret ediyorum.
Gerçekten, cinayetler, cinayet gibi sözde iş kazaları, maden kazaları, trafik kazaları, tren kazaları, uçak kazaları, helikopter kazaları, suikastler, birilerinin bildiği, halkların bilmediği, ancak güçlü verilerle tahmin ettiği sözde faili meçhul cinayetler, depremler, yangınlar, gözaltılar, tutuklamalar, koca koca (!) siyasetçilerin, atanmışların, gazetecilerin, gazetelerin, televizyonların, hukuku adalet anlayışı içinde uygulaması gerekenlerin; yalanları, hakaretleri, tehditleri, iftiraları, sahtecilikleri, kumpasları, ağır veya hafif silah üretimleri, satışları, hibeleri (!) kaçakçılığı, açlıktan ve hastalıktan ölümler, vahşi insan türünün ürünü olan ve göklerden yağdırılan bombalardan ölen, öldürülen çocuklar ve hıçkırıklarla ağlayan, gözyaşı döken anneler. Gel de dayan yüreğim, nasıl dayanacaksan, bu ağır ve utanılası şiddet çeşitlerine!
İsrail’in karadan ve havadan vahşice yağdırdığı silahlarla kentleri, doğası ve toplumsal yaşamı darmadağın olan Filistinli çocuklar açlıktan ölüyor. Aslında öldürülüyor. Doğumunda mutlulukla kucağına aldığı çocuğunun, bebeğinin yine aynı kucakta, aynı göğüste açlıktan ölümüne engel olamayan bir anne için dayanılamaz bir acı, şiddet.
Katillerde utanma ve vicdan yok anladık, ancak demokrasi ile yönetilen ülkelerin devlet başkanları, cumhurbaşkanları, başbakanları neredeler? Birleşmiş Milletler Örgütü, Avrupa Birliği nerede? Vatikan, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi inanç örgütleri nerede?
Türkiye ve Dünya’daki sevgili anneler, gönül anneleri, daha fazla beklemeyin, gücünüze güvenin, her yerde ve her zaman birlikte olun. Erkekleri, babaları da sizlerle birlikte, dayanışma içinde olmaya davet edin.
Dünya, ancak annelerin, kadınların önderliğinde sevgi, dostluk ve barışın yaşandığı huzurlu ve güvenli bir gezegen haline getirilebilir. Anneler, kadınlar olmadan asla.
Dünya annelerine şöyle soruyorum. Yerin üstünü cehenneme çevirenler kimler? Evlatlarınız. Evlerinizden, ülkelerinizden, dünyaya getirdiğiniz topraklardan binlerce kilometre uzakta, başka diyarlarda insanlara, canlılara, doğaya, ormanlara, tatlı veya tuzlu sulara kıyıyorlar, kan döküyorlar, annelerin gözyaşlarına, çığlıklarına ve dizlerini dövmelerine neden oluyorlar.
Evlatlarınıza ve onları yönettiğini sananlara ancak sizler engel olabilirsiniz.
Sizler çocuklarınızı, iyi dileklerle ve gülerek uğurluyorsunuz, denizlere, okyanuslara, dağlara, ormanlara, çöllere, kentlere. İçinizin güldüğü, huzur içinde olduğunuz kanısında değilim. Kesinlikle korkarak, titreyerek, gözyaşlarınızı içinize akıtarak uğurluyorsunuz evlatlarınızı. Acaba içinizde, şu veya bu nedenlerle evladının savaşmaya, işgal etmeye, ölmeye, öldürmeye gitmesinden mutluluk ve gurur duyanlar da var mıdır, sevgili anneler, sevgili kadınlar?
Biliyorsunuz ki, uzak diyarlara uğurladığınız evlatlarınızdan bazıları ölecek veya öldürecek. Bazı evlatlarınızın cenazeleri evlerinizin önüne gelecek veya bazı evlatlarınızın öldürdüklerinin cenazeleri başka topraklara, başka evlerin önlerine gidecek.
Dünyayı kan ve gözyaşı ile boğmaya çalışan, karadan, havadan ve sudan yayılan silahlı saldırıların, iletişim, ulaşım, örgütlenme, demokrasi, ekonomi, üretim, eğitim ve sağlık alanlarındaki adaletsizliklerin sonlandırılması ancak annelerin, her yerde ve her zaman birlikte ve dayanışma içinde olmalarına bağlıdır.
Dünya anneleri, uzak topraklardaki, uzak diyarlardaki asker çocuklarınız, ölmeden, öldürmeden, silahları ve araçları ile birlikte geri çağırınız. Dağları, ovaları, ormanları, gölleri, nehirleri, denizleri, okyanusları, sizlerin evlatları olan, ancak bizlerin “yabancı askerler” dediklerimizden kurtarınız. Bu aynı zamanda evlatlarınızın da kurtuluşu olacaktır.
Evlatlarınızı başka ülkelere, ölmeye ve öldürmeye gönderen, bunu yaparken sizlerin vergileri ve katkıları ile oluşturulan kaynakları kullanan politikacıları, yetkili organları etkileyiniz, yönlendiriniz veya seçim sandıklarında değiştiriniz. Değiştirmelisiniz. Dünya anneleri, keşke birleşebilseniz ve onlara “Evlatlarımızı geri getirin, oralara kendi evlatlarınızı gönderin veya sizler gidin” diyebilseniz.
Ülkemizdeki annelere umutla şunları da söylemek istiyorum.
Türkiye'de, kadın hareketi, annelerin birlikteliği önemsenecek düzeydedir. Ancak, asla yeterli değildir. Türkiye'nin annelerine, çoğunluğunun gönül annesi olduğuna inandığım kadınlarına, sevgi ve dostluk dolu, şiddete karşı olan erkeklerle birlikte hareket etmelerini, dayanışma içinde bulunmalarını yeniden öneriyorum.
Önce Türkiye'de, sonra Dünya'da dayanışma içinde hareket edecek annelerin, kadınların yanında yer alacak erkeklerden birisi olmak istiyorum.
Haydi Dünyanın anneleri, başka ülkelerde, başka topraklarda, başka sularda ve başka havalardaki evlatlarınızı ülkelerinize geri çağırınız. Başka topraklarda kan ve gözyaşı dökülmesine, şiddetsiz yöntemlerle ve birlikte engel olunuz. Ülkelerinizdeki şiddet yanlısı siyasetçileri de "iyi"leştiriniz. Bedenlerindeki kin, nefret ve düşmanlık duygularını sabırla, annelik sevgisi ve şefkati ile yok ediniz, yerin üstünü; insanı, hayvanı ve doğası ile mutlu, sağlıklı ve güven içinde yaşanacak hale getirmenin somut adımlarını daha fazla atınız.
Melek kişilikli anneler, kadınlar, haydi. Ben hazırım. Milyonlarca erkek insan da hazır. yanınızda olmak için. "Ben varım" veya "Biz varız" diyen anneleri bekliyorum, bekliyoruz. Haydi...