Hitlere özenip emperyalist hayaller peşinde koşan faşist diktatör Putin bu sefer fena çuvalladı, faka bastı ve...

Hitlere özenip emperyalist hayaller peşinde koşan faşist diktatör Putin bu sefer fena çuvalladı, faka bastı ve evdeki hesabı çarşıya uymadı.

Putin’in Kızılordu üç günde Kiev’e girer, zaten hepi topu bir komedyen olan Zelensky korkar kaçar, Ukrayna’da bir kukla yönetim kurulur ve bu ülkede Rus vesayetine kolayca girer hesabı tutmadı.

Batı da bir iki hık mık eder sonra susar kabullenir diye düşünmüştü Putin.

Bu hesabı elbette sadece Putin değil başta bizdeki birçok Avrasyacı yazarçizer olmak üzere birçok kimse yapmış ve Putin’in bu barbarca saldırısını hoşgörü ile karşılamıştı.

O günlerce bu vandalizme en çok itiraz eden ve Putin zorbalığına kesinlikle hoşgörü ile yaklaşmayan ender yorumcu ve yazarlardan biri de bendim daha işgalin ilk günlerinde ya Ukrayna Direnirse diye bir makale de kaleme almıştım isteyen bu makaleyi internette bulup okuyabilir.

Sonuç Ukrayna muhteşem bir direniş gösterdi Ukrayna halkı yurtlarına ve özgürlüklerine sahip çıktı Rus tanklarını Ukrayna bataklıklarına gömdü.

Ukraynalılar vatanlarına ve özgürlüklerine sahip çıkınca özgür dünya ve bu dünyada yaşayan vicdan sahibi kişiler Ukrayna’ya çok büyük bir destek verdiler ve saldırgan taraf olan Putin ile yardakçılarını son derecede ağır yaptırımlara tabi tuttular.

Dahası Putin in saldırgan yanını gören ve emperyalist hayallerinin bir sonraki hedefi olmaktan korkan Finlandiya ve İsveç NATO’ye üye olmak için başvuruda bulundu.

Putin NATO’nun bu şekilde genişlemesini engelleyebilmek için birçok provokasyon düzenletti, hatta Kuran’ın yakılması için birilerini azmettirdi bile amma ve lakin en nihayetinde Erdoğan’ın da direnci kırıldı ve Türkiye’de İsveç’in NATO’ya üye olabilmesi için onay verdi.

Şimdi aşağıdaki haritaya bakın; bu haritayı haritaya baktığınızda Baltık Denizinin artık bir NATO gölü olduğunu göreceksiniz…

Burada Gürcistan ve Ukrayna’nın potansiyel aday olduğunu ve dahası Ukrayna ile Rusya’nın savaşta olduğunu da düşünürseniz Rusya’nın Baltık Denizi ve Karadeniz’de ne kadar büyük ve stratejik bir sorun yaşadığını da görürsünüz. Putin Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan da olmuş bulunmaktadır.

Son bir ay içinde Türkiye’de Erdoğan yönetiminin ciddi bir makas değişimine gittiği de artık görülüyor. Baştan söyleyeyim bu makas değişimi Avrasyacı taifeyi çok büyük bir hayal kırıklığına uğratmış ve öfkelendirmiş bulunmaktadır.

Erdoğan’ın Ukrayna’nın Kırım başta olmak üzere toprak bütünlüğüne vurgu yapması, NATO üyeliğini desteklemesi ve Türkiye’de bulunan AZOV komutanlarını Zelensky ile birlikte ülkelerine göndermesi Türkiye’de yaşanan makas değişiminin en büyük kanıtıdır.

Görünen o ki Türkiye yönünü yeniden özgür dünyaya dönüyor ve Putin gibi azılı bir diktatör ile işbirliğine son veriyor, bu sadece Ukrayna için değil ülkemiz içinde son derecede olumlu ve umut verici bir gelişmedir.

Büyük bir olasılıkla Wagner isyanı Putin’in gücü ve başarı olasılığının sorgulanmasına yol açtı en nihayetinde bölgedeki tüm dengeleri kökten değiştirdi ve eski ittifakları çatlattı.

Bu noktada söylemeliyim ki Rusya, Çin ve İran gibi diktatörlüklerin kuyruğuna takılan herhangi bir ülkenin akıbeti karanlık olacaktır.

Gördüğüm kadarı ile Erdoğan bir süredir girdiği bu yanlış yoldan dönmeye çalışmaktadır ve ben de bu isabetli kararından dolayı Erdoğan’ı destekliyorum.