8 Mart Cumartesi günü, sosyal medyada, “ Suriye’de Alevi Katliamı” adlı bir sitede kan dondurucu görüntüler yayınlanıyor, üzerinde de “El Kaide bozması katil sürüleri, Suriye’de iş başında” notu düşülmüş. Dizlerinin üzerinde yerlerde sürüklenen yaşlı-genç çok sayıda insan, çevrelerinde ve arkalarında elleri silahlı, terör örgütü militanları, sürüklenenlerin ayaklarına, bacaklarına, vücutlarına, kafalarına bir hışım içerisinde öfkeyle rastgele ateş ediyorlar, mermilerin saplandığı yerlerden kanlar fışkırıyor, bağırışıyorlar, ölüp ölüp yere yığılıyorlar.
Kısa bir süre sonra sosyal medya yönetimi, “Şiddet içeren veya sansürlenmiş içerik” notu düşerek, sayfayı karartıp görüntüleri kapatıyor.
Arkasından bir başka paylaşımda yerde sürüklenen bir insanı, tekme tokat döven, sonra da mavzerinin dipçiğiyle vura vura, bağırta bağırta öldüren teröristin canlı görüntüsü yayınlanıyor. Yaşlı bir paylaşımcı, “Allah’ım soylarını kurut, nesillerini yok et” mesajı ile duada bulunmuş, bunun altına bir kısım paylaşımcılar, “Amiiin, amiin, amiin, İnşallah” diye mesajlar gönderiyorlar, bir başkaları ise “Bu mübarek Ramazan gününde Müslümanım diyen katiller sürüsü, Allah sizleri kahretsin” diye yazmışlar.
“Kürtler, Suriye’de silah bırakırlarsa, sonları Arap Alevileri gibi olur!” diye not yazılmış canlı bir katliam görüntüsü yayınlanıyor ki, dehşet verici... Doğrudan Türkiye’ye mesaj gönderiliyor; son günlerde “PKK ve Abdullah Öcalan” ile başlatılan silah bırakma sürecinin doğurabileceği tehlikelere dikkat çekiliyor!..
Bir yandan da Türkiye’nin, adım adım Ortadoğu bataklığına çekilmeye çalışıldığı, hatta geçmişte acı örneklerini yaşadığımız içerideki mezhep çatışmalarına sürüklenmek istendiği hissediliyor.
Birkaç gün önce yine Suriye’de Alevi Katliamı adlı bir sitede korkunç görüntüler yayınlanmıştı, altına bir izleyici, “Şiiler de Sünnilere daha kötülerini yapmışlardı” notunu düşmüştü.
Dayanamıyorum, ben de korkunç görüntülerin altına küçük bir not düşüyorum; “İnsanlığımdan utanıyorum” diyorum. Hemen biri bana saldırıyor:
“Hayrola, sen de mi Suriyeli Alevisin?..”
Tartışmaya girmek istemiyorum, “Sünni kökenliyim, ancak geldiğimiz süreçte her türlü din, dil, mezhep, inanç çatışmalarına ve savaşlara karşı bir insanım” demeyi düşünüyorum, vaz geçiyorum.
Sosyal medyada bu dehşet verici paylaşımları izlerken, Almanya’nın önceki Başbakanı Angela Merkel’e ait olduğu belirtilen bir paylaşım dikkat çekiyor. Merkel şöyle diyor:
“Hindistan ve Çin, birlikte iki milyar beş yüz milyon nüfusa sahip. 150 tanrısı, 800’den fazla inancı var ve de binlerce yıldan beri barış içerisinde yaşıyorlar. Ama Müslümanların 1 Allah’ı, 1 Peygamberi, 1 kitabı var... Ama sokakları birbirinin kanıyla kıpkırmızı!.. Katili, ‘Allah’u Ekber’ diyor, kurbanı ‘Allah’u Ekber’ diyor!.. Ve her iki taraf da öldürülenlere ‘Şehit’ diyor!..”
Başından beri Afganistan’dan Filistin’e, Yemen’den Suriye’ye kadar mezhep ve inanç farklılıklarından kaynaklanan çatışma ve savaşlara hep karşı durdum, yazılar kaleme aldım; Ortadoğu’nun kurutulamayan bir bataklığa dönüştüğünü belirterek Türkiye’nin her aşamada tarafsız kalması gerektiğini anlatmaya çalıştım.
Suriye’deki son gelişmeler patlak verdiğinde de “1914’lerde Osmanlı’nın yaşadığı Sarıkamış felaketine dikkat çekerek, “Türkiye tarafsız kalmalı, felaketlere sürüklenmemelidir” şeklinde yazılar yazmıştım; Suriye’de yönetimin cihatçı terör örgütleri tarafından ele geçirilmesinin, hiç bir zaman iç savaşı bitiremeyeceğini öne sürmüştüm. Ne yazık ki bizim devletimizi yönetenler, Suriye’deki zaferi kendileri kazanmış gibi tavırlar sergilediler, 13 yıl önce niyetlendikleri Şam’a giderek Emevi Camii’nde namaz kıldılar.
Şimdi bakıyoruz, devlet yönetimini ele geçiren cihatçı terör örgütlerinin silahlı militanlarının büyük bir kısmı yabancı kökenli... Avrupa’dan, Asya’dan, Afrika’dan renk renk parayla tutulmuş teröristler, ellerindeki silahlarla Alevi, Sünni, Müslüman, Hristiyan demiyor, “Allahu Ekber” diye tekbirler getirerek, acımasızca insan katlediyorlar.
Geçtiğimiz pazar günü yapılan katliamlarda bir günde binden fazla insanın öldürülüğü haberleri geliyor.
Suriye’nin geçici devlet başkanı Ahmet El Şara ve hükümeti ile çok yakın temas halinde bulunan Hükümetimizden, beklenen bir tepki, ya da uyarı gelmiyor.
Suriye’de yaşananlar, ne Sünnilere, ne Alevilere, ne Hristiyanlara, ne Musevilere ne de İnsanlığa en küçük yarar sağlamayacaktır.
Suriye’de tüm dinler, mezhepler ve insanlık katlediliyor.