Ali Koçer; Aslen Muş’un Varto ilçesinden olan Koçar, 1983 yılında Erzurum’un Hınıs ilçesine bağlı Mollakulaç Köyü’nde...

Ali Koçer; Aslen Muş’un Varto ilçesinden olan Koçar, 1983 yılında Erzurum’un Hınıs ilçesine bağlı Mollakulaç Köyü’nde doğdu. On yaşına kadar köyünde yaşadı. Yaşanılan coğrafyadaki koşulların zorluğundan dolayı 1993 yılında İzmir’in Karşıyaka ilçesine bağlı Yamanlar mahallesine göç ettiler.

Ali Koçer, ilkokul eğitiminden sonra çeşitli nedenlerle okuma hayatına devam edemedi. Doğuştan engel nedeniyle sol kol ve bacağını kullanamıyor.

Daha önce SİYAH GÖZYAŞLARIN isimli kitabı “CEREN KÜLTÜR” tarafından yayınlanan Koçer’in DENİZ MAVİSİ isimli ikinci kitabı, ADA YAYINEVİ tarafından yayınlanmış.

Şair Ali Koçer; iki kitabındaki şiirlerinde aşk, doğa, emek/sermaye çelişkisi, gurbet, hasret, kadın hakları gibi daha pek çok konulara yer vermiş.

Elbette her şair bulunduğu coğrafyanın kültüründen, doğasından, geleneklerinden ve en çok da ekonomik/sosyal/siyasal yapısından etkilenir. Koçer’in on yaşında doğduğu köyünden ayrılmasının, şiirlerinde etkisi elbette vardır, çünkü on yaş bir çocuk için, çevresinde olup bitenlerden haberdar olabileceği bir yaş. Bu göç zorunlu olsa da bir şair için avantaj sayılabilir, doğduğu coğrafyanın kültürünü öğrendiği yaşlarda köyünden ayrılıyor ve kent kültürüyle tanışıyor. Şiirlerinde yer yer kentin ve köyün etkisi olsa da daha çok kent/köy sentezinin izlerini görmek de mümkün.

Anadolu insanı kente geldi diye bir eli yağda diğeri balda olacak değil ya, kentte de işsizlik yoksulluk ötekileştirme gibi sorunlar yaşanmaktadır. Bu elbette şair Koçer’i de etkilemektedir. Bireysel olarak etkilenmese bile! bir sanatçının toplumun sorunlarına duyarsız kalması asla beklenemez. Şair Ali Koçer de şiirlerinde gerek kendisinin/ailesinin gerekse toplumun sorunlarına karşı duyarsız kalmamış ve dizelerine yansıtmış.

DENİZ MAVİSİ kitabının arka kapağında şöyle yazmaktadır Koçer; Sivri karanlık şarkılar söyleyen/Hüküm sürmekteydiler/Çığlıklar geliyor duymazlar/Şarkılar gibi karanlığı aydınlığa/Döndürebilen kadınlar…

SİYAH GÖZYAŞLARIN’ın arka kapağındaysa; Kan içindeyim/Kara suratım/Kaşlarım altında/Tehdit dolu gözlerim/Bakışlarım endişeli/Yanımdan ölüm geçti/Kan içindeyim/Çıplak ayaklarım kanda/Ölümüm ayağa kalktı/Başım dimdik durdu/Kavgam kavgam dedim.

Yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi; toplumsal sorunlara duyarsız sanatçı halkın sanatçısı değildir. Hangi dilde ve dille yazarsanız yazın mutlaka yaşayan halk sizi duyacak ve toplumda hak ettiğiniz yere koyacaktır. Şair Ali Koçer kitaplarındaki şiirlerinden birer örnekle yazımı bitirmek istiyorum.

KELEPÇE

Kolumda kelepçe

Elimde çiçek

Kelepçe mahkumluğu mu?

Çiçek özgürlüğü mü?

Kelepçe yaşamak ister

Çiçek yaşam ister

Kelepçe barış şarkıları söylemek istemez

Çiçek barış şarkıları söylemek ister.

GÜVERCİN

Güneşin mutluluğu

Benim özgürlüğümdü

Kanatlarımı çırparak

SAVAŞA KARŞI uçtum dağlara

Rüzgâr karşı uçarım ben kırlangıç

Havadaki yansımamla

Kanatlanmam kimin için

SAVAŞA HAYIR demek için

Derinliklerde sevdam

Gözlerimde inanç

Güvercinim uçarım

SAVAŞA HAYIR demek için