Okuduğum pek çok yazarın kitabı farklı izler bırakmış, kimliğimin oluşmasında yapıtaşı olmuştur. Buna, insanlardan ve altmış beş yaşıma yürürken edindiğim tecrübeler de dahil.
Öğretmen Yazar Şair Ferda Balkaya Çetin’in de “Baktığım Yerden/Denemeler” isimli kitabı yaşama başlangıç ya da insanlığa başlangıç ilkeleri olarak okunmalı diye düşünüyorum. Başlıklarının altındaki her yazı konusuna dair bir öğreti denemesi/makalesi demek abartı olmaz bence.
Belki yazdıklarının pek çoğunu biliyoruz ya da bir yerlerden duymuşuzdur ama onu edebi dille okuyanını yormadan ve bir öğretmen değil! Anne yüreğiyle kaleme alması bambaşka duygular yaratıyor insana…
Çoğu kez dile getirdiğim gibi, “Faydalı/iyi” kitapları okuduğumda hayıflanırım: Daha ne kadar çok iyi kitap okumadım, faydalanamadım diye. O nedenle de iyi okur ve yazar dostlarımın önerilerine hep kulağım ve kalbim açıktır/açtır.
“Baktığım Yerden/Denemeler” kitabında, yüz otuz dört adat deneme var, her biri diğerinden kıymetli. Görünenin Ötesine Geçebilmek, Türkçemi Geri İstiyorum, Hayata Tek Pencereden Bakmak, Sen olmak Zor Çocuk, Geceye Dair ve daha pek çok denemede; kendinizden bir şey buluyor, kendinize yeni bir şey katıyor ve başka bir pencereden bakmanın ayrıcalığını yaşıyorsunuz. Kimi yerde şairlerden alıntılarla, kimi yerlerde de olayları yaşayan kişilerle yolculuk ediyorsunuz. Kimi zaman Kuğulu Park’ta geziniyor, kimi zaman hastane koridorlarında böbrek nakli bekleyen bir dostu ziyaret ediyorsunuz. Kimi zaman bir ulu çınar, Akile Teyzemin evine konuk oluyorsunuz, kimi zaman da Güler Sabancı ile takım ruhuna tanık oluyorsunuz.
Kitabın arka kapağında Gazeteci/Yazar Dursun Erkılıç şöyle demiş: “Ferda Balkaya Çetin; öğretmenliğin verdiği çocuk saflığı, şairliğin sunduğu duyarlılık ve insan olmanın nimetleriyle donattığı kalemi sayesinde bir sevgi coşkusu yaşıyor, yaşatıyor. Var olsun…”
Öğretmen Yazar Şair Ferda Balkaya Çetin’in, şiir kitaplarını da okudum. Şiirlerinde de düz yazılarına dair Felsefenin ipuçlarını veriyor. Seçilen kelimelerle kurulan cümleler sizi doyumsuz bir okuma yolculuğuna çıkarıyor.
“Geceye Dair” başlıklı denemesinin bir yerinde: “Yanıp sönen yıldızlar kusursuz işleyen bir düzene eşlik ederken, gümüş gibi parlar şehrin ışıkları geceye. Var olmanın insan olmanın muhteşemliği yansır, gecenin koynunda büyülü bir rüyayı düşleme özgürlüğümüze” diyor.
Kalemini yüreğine banıp kağıtlara duygu ve düşüncelerini damıtmak böyle bir şey olsa gerek…
Kalemine yüreğine sağlık ustam. Yolun açık okuyanın anlayanın çok olsun.