Dilimize yerleşmiş Pandoranın kutusunu herkes bir şekilde duymuştur.Bendeçocukluk yıllarımda Pandoranın kutusunu ilk duyduğumda alelade bir kutudanbahsedildiğini...
Dilimize yerleşmiş Pandoranın kutusunu herkes bir şekilde duymuştur.Bende
çocukluk yıllarımda Pandoranın kutusunu ilk duyduğumda alelade bir kutudan
bahsedildiğini sanmıştım.Meğerse Tanrılar tanrısı Zeus ve diğer tanrılar bu
kutunun içine insanlar için neler neler doldurmuşlar.Pandoranın kutusunun kapağı
açılınca,kötülükler ve dertler dışarı çıkıp,dünyaya yayılmış,tam umut dışarı
çıkarken kapak kapatılmış.İşte o gün bugündür Umudumuzun peşinde koşmaya
devam ediyoruz.
En kısa zamanda bu umudu yaşamak çok uzaklarda olmasa gerek diye
düşünüyorum.
Eğer Pandora kutusunu Zeus’un buyruğuna uymayıp veya küçük bir kaza
sonucu birkaç saniye geç kapatsaydı, belki dünyada dert eksik olmayacaktı.
Fakat umut da olacaktı dünyada. Pandora kutusunu,dertlerden sonra tam
umut da dışarı çıkacakken kapatılınca, bunun sonucu olarak tüm dünyayı ve
insanlığı dert sardı, insanlık tüm bu dertlerin karşısında çaresiz ve umutsuz
kaldı. Efsaneye göre dünyadaki kötülüklerin nedeni budur, yani Pandora’dır.
İş Bankası yayınlarında çıkan,Hesiodos’un İşler ve Günler adıyla bilinen epik
şiirinde anlattığı ünlü Pandora efsanesi bakın bizlere neleri sunmuş.
Pandora bütün tanrıların armağanı demekti.
Tanrılar yer altında gizlemiş besinleri.
Yoksa insan bir gün çalışıp rızkını sağlar.
Sonra bir yıl sırtüstü yatardı.
Asar bırakırdı sabanını ocak başında,
Çözerdi çiftini çubuğunu, öküzlerini.
Zeus kızınca Prometheus’a,
Kendisini aldatan o sivri akıllıya,
Sakladı varını yoğunu insanlardan,
O gün bugündür dertlere boğdu insanoğlunu,
Zeus gizledi ateşini insandan.
Ama laphetos’un güçlü oğlu Prometheus
Çaldı Zeus’un ateşini insanlar için,
Sakladı onu narthex kamışının içinde.
Kızdı bulut devşiren Zeus, dedi ki ona:
“laphetos oğlu, sivri akıllı kişi,
Seviniyorsun ateşi çaldın, beni aldattın diye,
Ama bil ki dert açtın kendi başına da:
Çaldığın ateşe karşılık bir bela,
Öyle bir bela salacağım ki insanların başına,
Sevmeye, okşamaya doyamayacaklar bu belayı.
“Böyle deyip kahkahayla güldü insanların, tanrıların babası,
Namlı şanlı Hephaistos’u çağırdı hemen:
“Bir parça toprak al, suyla karıştır,” dedi,
Bedeni güzelim genç kızlara.
“İçine insan sesi koy, insan gücü koy,
Bir varlık yap ki yüzü ölümsüz tanrıçalara benzesin,
Athena, sen de ona el işlerini öğret,” dedi,
“Renk renk kumaşlar dokumasını öğret.
Nur topu Aphrodite, sen de büyülerinle kuşat onu,
İstekler, arzularla tutuştur onu.
Yüz gözlü devi öldüren Hermeias, sen de
Bir köpek yüreği, bir tilki huyu koy içine.
” Böyle dedi Zeus, onlar da yaptılar dediğini:
Koca Hephaistos, topal tanrı hemen
Bir kız biçimine soktu toprağı.
Gök gözlü Athena süslü kuşağını sarıverdi beline,
O canım Kharitler ve o güzelim Peitho
Altın gerdanlıklar taktılar boynuna
Horalar bahar çiçekleriyle donattılar saçlarını,
Hermeias doldurdu göğsüne yalan dolanı,
Uzaktan gürleyen Zeus’un istediği oluyordu,
Ses koydu içine o tanrılar kılavuzu Ve Pandora adını taktı.
Pandora bütün tanrıların armağanı demekti,
Çünkü tüm Olymposlular armağan vermişti ona.
Tanrıların babası kurunca bu düzeni,
Epimetheus’a gönderdi Pandora’yı
Kılavuz Tanrı Hermeias’la.
Epimetheus unuttu Prometheus’un dediğini:
“Zeus’tan armağan alma,” demişti ona Prometheus,
“Alırsan, ölümlüleri derde sokarsın,” demişti.
Armağanı aldı ve alınca anladı Başına bela aldığını.
Eskiden insanoğlu bu dünyada
Dertlerden, kaygılardan uzak yaşardı,
Bilmezdi ölüm getiren hastalıkları.
Pandora açınca kutunun kapağını,
Bir tek Umut kaldı dışarı çıkmadık
Dağıttı insanlara acıları dertleri.
Kapağı açılan dert kutusundan.
Umut tam çıkacakken Pandora kapamıştı kapağı,
Böyle istemişti bulutları devşiren Zeus.
O gün bugündür insanların başı dertte,
Toprak bela doludur, deniz bela dolu,
Geceler dert doludur, gündüzler dert dolu,
Salgınlar başıboş dolaşır sessizce
Ölümlülerin çevresinde,
Derin düşünceli Zeus ses vermedi onlara
Sessizce gelişlerini duymasın diye insanlar.
Görüyorsun ya Zeus’un dileğine karşı gelinmez.