Çok ama çok sorunumuz var elbette ama bence en büyüklerinden biri başlıktan da anlayabileceğiniz üzere oy kaygısı. Neden mi? Anlatayım.

Oy kaygısı olan adam her kesime yaranmak, her kesimden oy almak için nefret ettikleriyle bile uzlaşmak zorundadır.

İnancı, yaklaşımı, eğitimi elvermese de koltuğunu korumak ya da seçilmek adına kendinden uzak insanlara / kuruluşlara tavizler vermek zorunda kalır.

Tek çözümün kendisi olduğu düşüncesini yaratmak adına, sorunu kökünden çözmez çünkü bir sorunu temelden çözmek hem çok maliyetlidir hem de zaman alır. Bunun yerine, kısa vadede, göz boyama yöntemiyle, sorunun sadece görünür olan yönlerini çözer, sorunun temeline inme işini, seçileceği diğer döneme saklar.

Birilerinin desteğini almak için zaten dolu olan kadrolara yeni elemanlar almaya başlar. Eleman sayısı şiştikçe şişer, kasa boşaldıkça boşalır. O da yetmezse, manasız ama adı havalı konumlar yaratır oraya eleman almaya başlar. 

Bir daha seçilebilmek adına işbirlikleri kurmaya başlar, işbirliği kurduklarının desteğinin devam etmesi için o tiplere avantajlar sağlar. Burası Türkiye`dir lafta kanaatkar ama gerçekte açgözlü olduğumuzdan, işbirlikçilerin de istekleri hiç bitmez.

Danışman olarak kendisini pohpohlayacak insanlar seçer, doğruyu söyleyen, yanlıştan döndürmeye çalışanları uzaklaştırır, kaygılarını besleyecek herkesten uzak durur. Hal böyle olunca yalakalar artar, gerçekçiler kaybolur gider.

Kendisine hiçbir şartta oy vermeyecekleri düşman gibi görür. Herkesi başkanı olmak istemez, amaç oy olduğu için, amacına ulaşmasına yardımcı olmayacak herkesi yok sayar.

Yarım elmayla gönül alma ustasıdır, koklatır ama vermez, gösterir ama elletmez.

Kendisine muhalefet edenlerin fikirleri ülke ya da bölge çıkarınaysa bile asla ciddiye almaz. Muhalefetten birinin, çözümün kendisinin fikri olduğunu açıklama ihtimalini göze alamaz.

Yerel seçimlerin iyice yaklaştığı, adayların büyük oranda belli olduğu bu günlerde oy kaygısı için hamaset yapan o kadar çok insan göreceksiniz ki. Yönetme kabiliyeti olmayan, bırakacağı yeri bilmeyen, seçimden sonra sizin yüzünüze bile bakmayacak siyasiler; gelip elinizi sıkacak, sorunlarınızı çözeceğini söyleyecek. Aman ha! Önünü, ardını düşünmeden tek silahınızı oyunuzu boşa harcamayın. Ölçün, biçin, tartın ama ne olursa olsun sadece ülkenizi düşünün. Sadece ülkenizi… 

Haydi, kalın sağlıcakla.