Tamam, memleketimizde bazı politikacıların diploması ya da en azından ciddiye alınabilecek, ağırlığı olan bir diploması yoktur, bazı politikacıların diplomasının olup olmadığı ise çokça tartışılmaktadır ve lakin Mehmet Şimşek’in Mülkiye mezunu olduğu bir gerçektir ve burada herhangi bir diploma tartışmasına yer yoktur.

Tabi şunu da not etmek lazım her diploma sahibi olan diplomaya hakkıyla sahip olmuş ve konuyu mükemmelen biliyor da olmayabilir. Fakat Mehmet şimşek olayında bunu da söyleyemeyiz, eğer diplomayı hak etmemiş olsaydı uluslararası finans kuruluşlarında böylesine ciddi bir kariyer yapmış olamazdı.

Mehmet Şimşek’in diploması konusunu neden açtım derseniz; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ihracat performansı ve kurun seyri üzerine sosyal medya hesabından açıklama yaptı.

Bu açıklamasında Şimşek, "İhracatın ana belirleyicisi yurt dışı talep olup kurun önemli bir etkisi yoktur” demiş. 

Bunu diyen kişi gerçekten de bir ekonomi diplomasına sahipse ve konuyu da hakkı ile öğrenmişse geriye tek bir olasılık kalır bu kişi politika yapıyor, algı operasyonu peşinde koşuyor ve milletin gözünün içine baka baka onları kandırmaya, yanlış yönlendirmeye çalışıyordur…

Olayı bağlamından kopardığımı düşünmemeniz için Mehmet Şimşek’in X platformundaki paylaşımın tamamını yazayım:

Şimşek, "İhracatın ana belirleyicisi yurt dışı talep olup kurun önemli bir etkisi yoktur. 2003-13 döneminde nominal sepet kur yıllık ortalama yüzde 3,3; reel ihracatımız yüzde 7,1 artmıştır. 2018-23 döneminde ise kur yüzde 36,4 artarken, ihracatımız sadece yüzde 5 artmıştır. Dünya ticaretinden daha çok pay almak ve kazanımlarımızı kalıcı hale getirmek ancak verimlilik artışı, inovasyon, yüksek katma değer ve markalaşma ile mümkündür. İhracatçımızı çok güçlü bir şekilde destekliyoruz, desteklemeye de devam edeceğiz" ifadelerini kullanmış…

Bu noktada yanlış iddiada bulunduğu temel husus elbette kurun önemli bir etkisi olmadığı iddiası. 

Bakınız Şimşeğin bu iddiası zerrece doğru olsaydı dünyada kur savaşları yaşanmazdı değil mi? 

Ekonomi diploması olan herkes bilir ki kurların yapay olarak yanlış bir noktada belirlenmesi ve bir para biriminin olması gerekenden daha değerli tutulması dış ticarette ithalatı cazip hale getirirken, ihracatta talebi düşüren en temel unsurdur.

Geçmişe dair verdiği örneklerin de bir anlamı yoktur çünkü Türkiye’de enflasyon doludizgin artarken 2018’den beri kurlar zaten baskı altına alınmakta ve yapay olarak düşük tutulmaktadır, ihracatın artmamasının temel sebebi de budur çünkü kurlar enflasyona paralel olarak artması gerektiği kadar artmamıştır.

Mehmet Şimşek paylaşımının devamında ise “Dünya ticaretinden daha çok pay almak ve kazanımlarımızı kalıcı hale getirmek ancak verimlilik artışı, inovasyon, yüksek katma değer ve markalaşma ile mümkündür.” Demiş bu kesinlikle doğru ama zaten bunları yapabiliyorsan bir kur ve ödemeler dengesi sorunu da yaşamazsın, kurları tartışmaya da gerek kalmaz.

Mehmet Şimşek bunu demiş ama bunların bir ülkede olabilmesi için:

1- Ülkede nitelikli işveren ve işgücü olması gerekir ki bu Türkiye'de yoktur! Yoktur çünkü bir ülkede nitelikli insan dokusu yaratabilmek tamamen bir nitelikli eğitim sorunudur ve bunun olabilmesi için bilim, sanat ve spor temelli bir eğitim sistemi gerekir. Yani fen lisesi, güzel sanatlar lisesi yerine imam hatip lisesi açarak, eğitimde matematik, fen, resim, müzik yerine dine ağırlık vererek bu insanları yetiştiremezsin!

2- Nitelikli insanların yaşamak ve üretim yapmak isteyeceği toplumsal iklimi yaratmak! Bu ise tamamen bir demokrasi ve hukuk sorunudur doktorlara giderlerse gitsinler diyen, parlamenter demokrasiden ayrılıp BAAS tip bir tek adam rejimi inşa eden bir zihniyet hiçbir şekilde bu iklimi yaratamaz…

Geriye kalan insan gücü de ancak rekabetin yüksek katma değerin çok düşük olduğu sıradan üretimleri ve fasonculuğu bir nebze yapabilir ve lakin bu da her yerde yapılabildiği için kurlar çok ama çok önemli hatta en önemli bir parametre haline gelir.