Teşbihte hata olmaz demişler memlekette İmralı’ya gidip bebek katilinin eteğine yüz sürmeye meraklı amma da çok kişi varmış, izledikçe şaşırmamak elde değil vallahi... Gören de zanneder ki adam sakalı göbeğinde keramet sahibi bir evliya, ziyaret edilmesi hayırlara vesile olacak mübarek bir zat!

Yahu düne kadar dediklerinizi ne çabuk unuttunuz, lafınızı sözünüzü nasıl böyle yalayıp yuttunuz da asker sivil, genç yaşlı, kadın erkek demeden binlerce insanımızın katledilmesinden sorumlu “bebek katili” namı ile bilinen bu teröristi şimdi “umut” olarak pazarlamaya çalışıyorsunuz?

Daha düne kadar kürsülerden ip atıp “asın bunu” diye çığlık çığlığa bağıranlara ne oldu da şimdi o teröristi zindandan kurtarmak için böyle bir gayretkeşlik içine girdiler insan merak etmez mi?

Doğrusu bunu bende çok merak ediyorum ve vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun da çok merak ettiğini biliyorum...

Bakınız iyi kötü mürekkep yalamış, siyasi konularda okuyan, yazan çizen biriyim ama ben dünyada bu kadar büyük bir politik çark ne duydum ve ne de gördüm.

Ömrü boyunca MHP çizgisinde siyaset yapan birinin durduk yerde o çizgiye tam ters politikalara savrulmasının muhakkak bir açıklaması olmalıdır.

Doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir açıklamayı yapmak Devlet Bahçeli ve onu savunan MHP’lilerin vatandaşlarımıza borcudur.

Kimse unutmasın: Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından “kurucu önder olarak” tanımlanan bebek katili terörist Şubat 1999'da Kenya'nın başkenti Nairobi'de yakalanıp getirildi ve İmralı’da özel olarak inşa edilmiş bir hücreye hapsedildi.

Şunu da hatırlatmak isterim ki bu dönemde Türkiye MHP’nin de içinde olduğu bir koalisyon hükumeti tarafından yönetilmekteydi.

Yargılama 31 Mayıs 1999'da başladı ve dava sırasında Öcalan; PKK'yı kendisinin kurduğunu, örgütü sevk ve idare ettiğini ve yakalandığı ana kadar örgütün kendisinin liderliği ve komutası altında faaliyetlerini sürdürdüğünü itiraf etti.

29 Haziran 1999'da yapılan son duruşmada, Öcalan ayrılıkçılık ve vatana ihanet nedeniyle oybirliği ile idama mahkûm edildi.

Karar 25 Kasım 1999'da Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandı. Mahkemenin gerekçeli kararında, Öcalan'ın, "eylemlerinin şiddeti, yoğunluğu ve sürekliliği ve içinde bebek, çocuk, ihtiyar ve kadınların da bulunduğu binlerce insanın öldürülmüş olması ve ülke genelinde ciddi tehlike oluşturması" nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 59. maddesinde düzenlenen cezai sorumluluğu kaldıran veya azaltan nedenlerden yararlandırılmasının uygun görülmediği açıklandı.

Türkiye Cumhuriyeti'nde idam cezası, 1984'ten bu yana uygulanmamaktadır ve 2004'te kaldırılmıştır. İdam cezası önce 2001'de savaş tehdidi ve terör suçları hâlleri dışındaki suçlar için kaldırılmış, 3 Ağustos 2002'de "savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç" şartı ile kaldırılmıştır.

7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Kanun ile Anayasa'dan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu'ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, böylece ölüm cezası Türk Hukuku'ndan tamamen kaldırılmıştır.

Bu çerçevede Öcalan'ın idam cezası da ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmişti.

Peki, şimdi ne oldu da 25 yıldır tecritte olan bir mahkumu birileri terörü bitirecek bir umut olarak sunmaya çalışıyor?

Daha önce de bu terörist bir çok defa silah bırakma çağrısı yapmış ama sonuç alınamamıştır değil mi?

Şimdi ne değişti de terör bitecek?

Yoksa sahneye konan bu tiyatro Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de kurulması için uğraşılan bir Kürt Devletinin önünü açabilmek için PKK ve terörizm gerekçesinin ortadan kaldırılması için yapılan pazarlıkların bir sonucu mu?