Öner Önder hocamla, Kırıkkale’de Kırıkkaleli Şairler ve Yazarlar derneğinin ve bileşenlerinin düzenlemiş oldukları; Kırıkkaleli şair ve...
Öner Önder hocamla, Kırıkkale’de Kırıkkaleli Şairler ve Yazarlar derneğinin ve bileşenlerinin düzenlemiş oldukları; Kırıkkaleli şair ve yazarların yer aldığı Antoloji tanıtım ve dağıtım töreninde ve daha sonra yine Kırıkkale’de yapılan imza etkinliğinde tanıştım.
İmza etkinliğinde vermiş olduğu kitabını okuduktan sonra da köşemde konuk ettim.
Hemşehri olmak ülkemizde insanlar arasında yakınlaşmak ve daha sıkı ilişkiler kurmak bakımından öne çıkan bir özellik. Kentleşmiş ve gelişmiş toplumlarda bu tali plana çekilse de en azından bizim kuşak ve öncesi için böyleydi. Elbette hemşehrilik belirleyici bir unsun olarak tek başına yeterli değil. Asıl insanları bağlayan ve birlikte hareket etme olanağı sağlayan şeyler; dünya görüşleri, sanata bakış açıları ve daha pek çok şey…
Öner hocamın şiirleri ve sanata bakış açısı hemşehriliğimizi de pekiştiren bir unsur oldu.
C. Öner Önder hocamın biyografisini kendi kaleminden okuduktan sonra, bir şiirini de siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.
1949 yılının, aralık ayının, birinci gününde Kırıkkale’nin Keskin ilçesine bağlı, Cankurtaran köyünde doğmuşum. 5 yaşıma kadar köyümüzde, üzüm bağlarımızda, ekin tarlalarında geçen çocukluğumun güzel anılarımdan sonra, Kırıkkale’ye yerleştik. 8 yaşıma kadar okula gidemedim. Evde okuma yazmayı öğrendiğimden dolay, Atatürk İlkokulu’na 2. sınıftan başladım. Orta okuldan sonra astsubay hazırlama okulu sınavlarını kazanıp 1969 yılında mezun oldum. Askerliği pek sevemedim. Ailemizde 6 kardeşin en küçüğüyüm. Askerliği meslek olarak sevemediğimden dolayı yapamayacağımdan dolayı, kafamda başka iş planları oluşturmaya başlamıştım. Bu nedenle hem çalışıyor hem lise fark derslerini verip üniversiteye devam için kendime çizdiğim rotada yol alıyordum. 3 yıl Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesinde görev yaptıktan sonra, tayinim Sarıkamış’a çıktı. Bu arada evliliğimi gerçekleştirdim. Daha sonra doğu hizmetine gittim. Sarıkamış görevim sırasında, Erzurum Atatürk Üniversitesi’ni kazandım. İstanbul’a tayin olarak, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne yatay geçiş yaptım. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldum. Ordudan ayrılıp ücretli öğretmenliğe başladım.
1973 yılı, Sarıkamış doğumlu bir kızımız var. Eşim öğretmen halen çalışmakta. İstanbul Bahçelievler’de ikamet ediyoruz.
İlk şiirimi 1965 yılında yazdım.
“O GÜN
O gün
O gün yandı ellerim,
Dillerim seninle konuştuğum gün sustu.
O kayısı ağacının altında yandı gönlüm.
Gönlüm ancak o gün sevdiğine kavuştu.”
Hem asker olduğum zamanlardaki nöbetlerimde hem daha sonrasında şiirler yazdım. Geçim derdi ve çabaları içinde 2000 yılına kadar şiir yazamadım. Tekrar yazmaya başladığımda, artık bırakamıyorum. Hemen hemen her gün yazdım, hep yazdım. Halen de yazmaya devam ediyorum.
DÜŞSÜN SEN, ELLERİMİ ÇÖZ ve NEFES adlı üç kitabım yayınlanmış bulunuyor. Ayrıca, Mısraların Arasında, Yeni Kalemler ve Mısraların Dili isimli antolojilerde ve Önce Vatan Gazetesinde şiirlerim yayımlandı. Konu seçmeden serbest ve vezinli şiirler yazıyorum… Tasavvuf, Lirik, Pastoral ve Yergi konulu şiirlerim mevcut.
Bu arada, şarkı sözlerim, güftelerim var. Halk müziği, pop ve sanat müziği dallarında, Ergisoy Acarbaş, Ali Ünen, Özer İlgen ve Murat Demirhan ustaların besteleyip seslendirdikleri ortak çalışmalarımız mevcut.
Canım sağ oldukça, aklım yerinde olduğu sürece; insan odaklı, sevgi yüklü ve hasret kokan mısraları yazmaya devam edeceğim.
Siz okurlarla buluştuğumda yorumlar almam beni mutlu ediyor. Sağlık, mutluluk ve sevgi yolunuz ve yoldaşınız olsun.
SARMA!
Bu akşam da beni, sensizliğim karşıladı…
Kimsesiz odalarımla paydaş, öptü, sardı…
Kucakladı.
Bilemediğim,
Yüreğimde konaklayan,
Sessiz feryatlarım mı?
Yoksa, sevda hasretliğim mi acı!?
Rengi soluk duvarlarda portren asılı.
Kara kalem misin yoksa,
Tanıyamadığım anıların mı?
Defterlerimde bükülü kalmış sayfam…
Ucu kırılmış kurşun kalemim.
Gırtlağımda düğümlenen sözcükler
Okunmayan…
Anlaşılmamak dipsiz elemim.
Sen yoklukla özdeş karın sancımsın.
Ne hallere düşmüşlüğüm mü?
Gözlerimde yağış başlamadan önce
Bulutlanmam mı acım?
Adına ne denir bilemem,
Kırlangıç misali gelip gitmenin…
Hayalinle bile doygunluk tadar ruhum,
Haydi gülelim dediğin akşamlardayım,
Tadı buruk halde damağımda
Sevilmemin
Bencileyin.
Kucaklama beni akşamlarda,
Sensizlik geliyor ansızın aklıma.
Yanar dururum
Savrulduğuma.
Uzak dur…
Sarma.
C. Öner Önder
6 Temmuz 2019/İstanbul