Kim istemez emeksiz yemeyi, düzenli kira gelirini ya da sırtını devlete dayayıp, her ay belli bir maaşı belli bir günde kesin olarak alabilmeyi?

Kim istemez iş garantisini? Ömrünün sonuna kadar belli bir konumda, saygınlıkta ve görevde kalabilmeyi?

Kim istemez hiç kafasını çalıştırmadan, sadece kendine verilen bilgileri doğru kabul etmeyi? Araştırmadan, öğrenmeye gayret etmeden her şeyi bilmeyi?

Kim istemez sürekli güçlü olabilmeyi ya da güçlüden yana durabilmeyi? Kim gücü eline geçirirse ondan taraf olup, sorunsuzca yaşayabilmeyi?

Kim istemez sürekli pohpohlanmayı? Her konuda kendine danışılmasını, her süreci kendinin yönetmesine izin verilmesini?

Kim istemez sorgusuz sualsiz inanacağı şeyler olmasını? Kafasında hiçbir çelişkiye düşmeden, soru sorma ihtiyacı hissetmeden inanmayı?

 ...

Birileri istiyor kardeşim! Emek harcayarak, sırtını birilerine dayamadan, gücün esiri olmadan yaşamayı istiyor birileri. Katma değer yaratabilmeyi, alın teriyle kazanmayı istiyor.

Sorular sormayı istiyor, sorgulamayı istiyor. Kayıtsız şartsız gelen hap bilgileri değil, kendini geliştirmeyi istiyor. Yanlışa yanlış demeyi, gördüğü hataları düzeltebilecek çözümler üretmeyi, inandığı şeyleri gerektiğinde değiştirebilmeyi, kendince mantıklı fikirlerini insanlara anlatabilmeyi istiyor.

 Tartışmak istiyor, tartışılmak istiyor. Okumak, araştırmak, sorgulamak, öğrenerek bilmek istiyor… Ve siz, bu insanları dışlayıp, etkisizleştirip, ötekileştiriyor, düze böyle çıkabileceğinizi zannediyorsunuz… Tüm alkışlar, tüm övgüler sizin, böyle devam edin. Haydi, kalın sağlıcakla.