Bir ekonomide işlerin iyi gittiğinin iki temel göstergesi vardır. Bunlarda ilki istihdam rakamlarındaki pozitif durum, bir diğeri ise düşük enflasyon seviyesidir. Ülkemiz için bu iki temel göstergeye bakarsak işlerin iyi gitmediğini, her geçen gün biraz daha bozulduğunu söyleyebiliriz.
Ülkemizde ne yazık ki uzunca bir süredir derin bir ekonomik kriz yaşanıyor. Siz bakmayın kameralar karşısında her şeyin iyi olduğunu, daha da iyileşeceğini söyleyenlerin sözlerine. Bugün ülkemizde genel tanımlı işsizlik rakamlarına göre çalışabilecek her üç kişiden biri işsiz. Rakamları Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açıkladı. Haziran ayı verilerine göre geniş tanımlı işsizlik yüzde 32.9 ile yeni bir rekor kırdı.
TÜİK, verilerine göre haziran ayında dar tanımlı işsizlik, bir önceki aya göre 52 bin kişi artarak 3 milyon 47 bin kişiye yükseldi. İşsizlik oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşti. Geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 32,9 ile mayıs ayı verilerinin de üstüne çıktı. Mayıs ayında bu oran yüzde 31,1 olarak açıklanmıştı.
Gelelim işin merkezindeki kuruluşların açıklamalarına. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) da geniş tanımlı işsizlik raporunda, geniş tanımlı işsiz sayısının son bir yılda 1,6 milyon kişi arttığı belirtilerek, dar tanımlı işsizlik ile geniş tanımlı işsizlik arasındaki uçurumun derinleştiği ifade edildi. Raporda, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısının Haziran 2025’te 13 milyon 383 bin kişi olarak gerçekleştiği belirtilerek, TÜİK’in 3 milyon 47 bin kişi olarak açıkladığı dar tanımlı işsizlik ile DİSK-AR’ın hesapladığı geniş tanımlı işsizlik arasındaki işsiz farkının 10 milyonu aştığı ifade edildi.
Dar tanımlı işsizlikteki artış benzer seyirde ilerlese de geniş tanımlı işsizliğin katlanarak arttığı belirtilen raporda şu görüşler dikkat çekti: “Haziran 2023’te 3 milyon 228 bin olan dar tanımlı işsiz sayısı Haziran 2024’te 3 milyon 253 bin, Haziran 2025’te ise 3 milyon 47 bin oldu. Dar tanımlı işsizlik her ne kadar benzer seyirde izlemiş olsa da geniş tanımlı işsizlik bu dönemde tırmandı. Haziran 2023’te 9 milyon 151 bin olan geniş tanımlı işsiz sayısı Haziran 2024’te 11 milyon 740 bine ve Haziran 2025’te 13 milyon 383 bine yükseldi. Böylece dar tanımlı ve geniş tanımlı işsizlik arasındaki makas hızla açıldı.”
Bu rakamlar size de ürkütücü gelmedi mi?
Ülkemiz için işsizlik gerçekten çok önemli noktalara doğru olanca hızıyla gidiyor. Çalışabilecek kadınlar arasında da geniş tanımlı işsizlik rekor kırıyor. Kadınlar arasındaki işsizlik oranı yüzde 40’ları aşmış durumda. Neredeyse çalışabilecek her iki kadından biri işsiz.
Geniş tanımlı işsizlik girdabına giren işsiz sayımız bir yılda 2.2 milyon kişi arttı. Bunun 1.2 milyonu son bir ayda görüldü. Bunun elbette ki temelinde çok önemli nedenler yatıyor. Bu yılın ilk altı ayında 2 bin 276 firma konkordato başvurusunda bulunmuş. Yine bu yılın sadece temmuz ayında 6 fabrika icra yoluyla satışa çıkartılmış. Şimdi, buradan sağlıklı bir sonuç çıkartabilir miyiz?
Her yıl yüzbinlerce gencimize iş ve aş bulmak zorunda olduğumuzu bu sütunlarda onlarca kez yazdık. Ama gelin görün ki, bırakın gençlerimize istihdam sağlamayı, çalışırken işsiz kalan yüzbinlerce insanımıza da iş ve aş imkanı sağlamak durumuna düştük.
Özetle;
Türkiye’nin temel sorunları içinde ilk sırayı yıllardır süren ve kronikleşen işsizlik alıyor. Yıllar boyunca genç nüfusumuzla övündük durduk. Batılı gelişmiş ülkelerin, Türk gençlerine çalışma hayatında ihtiyaç duyacaklarının hesabını yaptık. Ama geldiğimiz noktada batılı gelişmiş ülkeler, gençlerimizi emeğine başvurdu, ama elimizdeki tüm değerleri kaybettik. Okumuş, bilim ve irfan sahibi gençlerimiz istikballerini bugün gelişmiş batılı zengin ülkelerde arıyorlar ne yazık ki.
Burada kalanlar için durum çok parlak değil. Bakın, kredi kartıyla yapılan toplam ödemeler 2 trilyon liraya dayandı. Bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 51 oranında bir artışa işaret ediyor.
Adam işsiz evde babalarının dönmesini bekleyen bir eş ve çocuklar var. Şimdi, bu baba ne yapsın, elleri boş o eve nasıl dönsün?
Sizin de tahmin edeceğiniz gibi, elindeki kredi kartının limitini son kuruşuna kadar kullanarak evine birkaç parça yiyecek götürebiliyorsa kendini “o an için” şanslı sayıyor. Sonrası mı ? Allah kerim, gün ola harman ola!
İşte bugün her üç çalışanımızdan biri işsizse, işte bu evlerde her gün böyle bir dram yaşanıyor. Türk Ekonomisinin yaşadığı bu kan kaybının süratle durdurulması gerekiyor. Faizle daha kolay ve rahat para kazanma alışkanlığı ülkemizdeki temel işveren ahlakını da bozuyor ne yazık ki! Günümüzde, ülkesi için fedakarlık yapan, iş kuran, işçisiyle birlikte bir gelecek kuran patronluk zihniyetinden işte bugünlere geldik. İşçi-İşveren-devlet sacayağı ne yazık ki her geçen gün biraz daha yok oluyor!