İçerisinde yer aldığımız Ortadoğu coğrafyası, adım adım felaketlere sürükleniyor. Hiç bir iddiası, beklentisi veya çıkarı bulunmayan Cumhuriyetimiz de, adım adım bu bataklığın içerisine itilmeye çalışılıyor.
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Suriyedeki gelişmeler ve bölgemizin geleceği ile ilgili yaptığı son açıklama, tartışma yarattı. Tom Barrack, “Bir federasyon değil ama onun biraz altında herkesin kendi bütünlüğünü, kendi kültürünü, kendi dilini korumasına izin veren ve İslamcılık tehdidi olmayan bir yapı düşünülmelidir” diyor. Siyasal gözlemciler, bu açıklamayı, “Ortadoğu’da, Osmanlı benzeri bir yapılanmanın hedeflendiği” şeklinde yorumluyorlar.


Ak Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başbakan olarak göreve başladığı 2002 yılını izleyen süreçte açıkladığı üç önemli başlık vardı; “Dindar ve Kindar Nesiller yetiştireceğiz... Ben Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eş Genel Başkanıyım... Türkiye’nin bir Kürt Meselesi vardır, onu da biz çözeceğiz... ” demişti.
Ak Parti iktidarı ile birlikte Türkiye, çok farklı, hareketli ve alışılmışın dışında bir siyasal sürece girmiş, tarihi ve dinsel argümanları çok sıkı şekilde kullanan Recep Tayyip Erdoğan, her geçen gün toplumsal kesimlerin gözünde ve gönlünde büyümüştü. Nitekim 2009 yılında Davos’ta İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres’e “Van minüt” çıkışı ile Erdoğan, sadece Türkiye’de değil Müslüman Arap dünyasında da ünlenmiş, “Ümmetin Lideri” olarak anılmaya başlamıştı.


Aynı süreçte Ak Parti iktidarı tarafından, “Vesayet rejimini bitiriyoruz... Darbeler tarihini kapatıyoruz... Yüz yıllık reklam arası sona erecek... Allah’ın kanunları dururken iki ayyaşın kanunlarına mı uyacağız?..” şeklinde söylemlerle başlatılan Ergenekon ve benzeri operasyonlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ağır darbeler vuruyordu. Bir yandan da Kürt, Alevi, Roman, Ermeni açılımları, “Analar ağlamasın, barış süreci başlatıyoruz” denilerek, toplumsal kesimlerin iktidara destekleri sağlanıyordu...


Bu aşamada “Yeni Osmanlı” tartışmaları başlatıldı, “Osmanlı Ocakları” faaliyete geçirildi, ülke geneline hatta yurt dışına yayıldı. “Keşke Yunan kazansaydı da Atatürk kaybetseydi” diyen meczuplar, iktidarın yakın ilgisini gördü. Tom Barrack’ın son açıklaması üzerine Çerkez Ethem ismi gündeme getirildi; Kurtuluş Savaşımız sırasında beş bin kişilik bir çete kuran, Kuvayi Milliye’ye katılması beklenirken, Yunan Ordusuna sığınan ve askerimize karşı savaşan Çerkez Ethem adına etkinlikler düzenlendi...


Çok iddialı ve hızlı bir şekilde örgütlenen ve büyüyen Osmanlı Ocakları’nın Genel Başkanı Kadir Canpolat, 2024 yılında yolsuzluk suçlaması ile tutuklandı. İşte sosyal medyada hızla yayılan o haber:
“13 Aralık 2024 Cuma / Artı Gerçek adlı haber sitesi:
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için “Kefenli liderin kefenli askerleriyiz” diyen Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, dolandırıcılık suçlamasıyla tutuklandı. İzmirli bir iş insanının şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, Canpolat’ın Milli Emlak’a ait hazine arazilerini satma veya kiralama vaadiyle 13 milyon TL dolandırdığı iddia edildi.”
Kurtuluş Savaşımızın en önemli günlerinden birisi olan 26 Ağustos günü Cumhur İttifakı liderleri, Malazgirt’te 1071 tarihinde yaşanan Büyük Selçuklu İmparatoru Alp Arslan’ın Zaferini kutladılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine tarihi kıyafetleri, kılıç, kalkan ve mızrak gibi silahları ile çevresine dizilmiş savaşçılar arasında konuşmasını yaptı; “Türkler, Kürtler, Araplar” söylemleri ile “Terörsüz Türkiye” hedeflerini anlattı. CHP ve muhalefet kesimi ise Büyük Taarruz’un yıldönümünü Afyon Kocatepe’de yürüyüşlerle ve etkinliklerle kutladılar. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, 26 Ağustos Zaferi’ni kutladığı mesaj ve görsellerde Atatürk’e yer verilmemesi, sosyal medyada büyük tepki gördü, kısa süre sonra da mesajlar ve resimler değiştirildi, Atatürk yeniden eklendi.


Yeni Osmanlıcılık hayalleri, Ümmetin Birliği ve Ümmetin Liderliği heveslenmeleri, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), İsrail’in durdurulamayan katliamları gibi çağdışı ve akıl dışı projeler öteden beri birbirlerini izlerlerken, 2022 yılında Suudi Arabistan Baş Müftüsü, “Türkler Mevali’dir, İslamı temsil edemezler” diye fetvalar vermişti; unutuldu gitti.
Arada bir iç politikaya yönelik hamasi nutuklar atıyoruz, bağırıp çağırıyoruz ama; burnumuzun dibindeki dokuz milyon nüfuslu İsrail’in, Gazze’deki insanlık dışı katliamlarını durdurmaya gücümüz yetmiyor; Müslüman Arap Dünyası ise İsrail’in Arz-ı Mevud iddiası ile bölgede hızla yayılmasına, katliamlarına sesini bile çıkaramıyor.


ABD’li Trump’un önceki Başkanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı tehdit mektuplarının, “Ver papazı al papazı” tartışmalarının, “Rahip Bronson” hikayelerinin henüz izleri silinmemişken, Ahmet El Şara liderliğindeki terör örgütünün elini kolunu sallayarak Şam’a ulaşması, Suriye’de devlet yönetimini ele geçirmesi üzerine Erdoğan’a övgüler dizen Trump’un özel temsilcisi Tom Barrack’ın son açıklamaları, bölgemizin yeni ve tehlikeli bir sürece itelenemekte olduğunu gösteriyor.
Bizler, günümüzde gerçekleşmesi mümkün olmayan Yeni Osmanlı, Ümmetin Birliği, Ümmetin Liderliği gibi hayallerin peşinden felaketlere sürüklenmek istemiyoruz, Cumhuriyetimizi koruyalım yeter! Gerekirse de Cumhuriyetimiz için canlarımız feda olsun.