AKP’nin, 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak seçimde işinin zor olduğunu söylerken, ana muhalefet partisi CHP’nin 15. Olağanüstü Kurultay’ında Türkiye ve dünya kamuoyuna verdiği mesajların içeriğine işaret etmek istiyorum.
Yapılan kamuoyu araştırmalarında CHP’nin oyları yüzde 31’i geçiyordu.

Kılıçdaroğlu’nun verdiği mesajlar oylarını daha da yukarılara çıkarması halinde AKP iktidarı kaybetme ile karşı karşıya kalabilirdi. Kurultay’da siyasetin kirlendiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, temiz siyasete yol açılmasını isteyerek: Çözümün parçası olmak istiyorsanız CHP çatısı altına girin. Bu çatı özgürlük çatısı olacaktır. Biz umudun, özgürlüğün, emeğin partisiyiz. Temiz siyaset mi istiyorsunuz, yol açın bize. Kendi yargıçlarını kendi mahkemelerini yarattılar. Tutukluluğu infaza dönüştürdüler, aydınları hapse attılar, korku yarattılar. Kendi çetelerini kurdular. Haklarını arayan üniversite öğrencilerinin üzerine coplarla, biber gazlarıyla gidenler mi özgürlük getirecek? diyordu.

Türkiye’de görülmemiş bir parti enflasyonu var. Seçimlere girmeye hak kazanmış parti sayısı 16 iken, bu hakkı kazanamamış parti sayısı ise 30’a yakındır. Kılıçdaroğlu, bu parti enflasyonu içinde “parti genleri” ile oynanmamış tek partinin CHP olduğuna işaret ederek: Türkiye’nin binlerce sorunu varsa, CHP’nin de binlerce çözümü vardır. CHP köklü, büyük ve yerli partidir. CHP genleriyle oynanmamış bir partidir. Türkiye ağır ağır faşizme doğru gidiyor, tek parti yönetimine doğru gidiyor. Böyle bir ortamda Başbakan ‘Her şeyi çözdüm bir tek CHP kaldı’ diyor. Bizi çözemezsiniz.

Bir toplumun geleceği gerçekten kadınlar ve gençlere bağlı… “Ana gibi yar, vatan gibi diyar” sözü boşuna söylenmemiş… Konuşmasında kadını ve gençliği anımsat Kılıçdaroğlu: Umudumuz gençler, hayatı sorgulayan kadınlar. Siyasette yeteri kadar genç ve kadın yok. Kadın ve genç kardeşlerime sesleniyorum: Sizin ocağınız CHP’dir. Bütün kadınlarımız CHP’ye destek vermeli. Verin ki CHP’yi sizin mübarek ellerinizle iktidara taşıyalım, diyordu.

Başbakan RTE, “Kılıçdaroğlu, şunu yapacağım, bunu yapacağım diye atıp tutuyor. Paraya nereden bulacak?” diyor ya… Kılıçdaroğlu Erdoğan’a şu yanıtı verdi:  Benim sözüm işçi, emekli, yurtsever Kemal’in sözüdür. Biz sözümüzde duracağız. Benim adım Recep Tayyip Erdoğan değil, Kemal Kılıçdaroğlu. Ben ‘Parayı bulacağım’ diyorsam bulurum. AKP, halkı aldatanlar ve kandıranlar partisidir. Hükümetin her dediğine ‘Evet’ diyen sendikacılara sesleniyorum: İşçileri satıyorsunuz. Onlardan isteğim emekten yana olmaları, şeklinde konuştu.

Türkiye’de kurulmuş olan siyasi partilerin hiç birinde parti içi demokrasinin olmadığını biliyoruz. Bu eleştirilere CHP’de dâhildir. Kılıçdaroğlu bu konuda: ‘CHP’ye parti için demokrasiyi getireceğim’ dedik. Tüzük kurultayı gelecek, tüzüğü göreceksiniz. Çok partili demokrasiyi getiren CHP, parti içi demokrasiyi de getirecek. Bütün demokratik kanalları açacağız. Başkanlık Divanı önünde adaylar için imza atma şartını kaldıracağız. Çünkü biz düşünce özgürlüğünü ve demokrasiyi istiyoruz, dedi.
Kılıçdaroğlu; İş adamını, sanayiciyi, yargıçları, görsel ve yazılı basını, esnafı, işçiyi, çiftçiyi, memuru, üniversiteyi, kadın ve gençleri ayağa kalkmaya ve demokratik isyana çağırdı. Bu kesimler, seçimlerde AKP’nin aleyhine ayağa kalkarsa, AKP’nin işi çok zor. Bu zorluk AKP’yi iktidardan edebilir.

Korkuya gerek olmadığına işaret eden Kılıçdaroğlu’nun en fazla alkış alan sözlerinden biri de “Korkaklar her gün ölür, yürekliler ise bir gün.” sözüydü.  CHP Kurultay’ından geçmişte kısa izlenimlerimi aktardım. ( Devam edecek)