Merkezi yönetim bütçesi bu yılın ilk iki ayında büyük miktarda açık verdi. Bunda en temel etken yüklü faiz ödemeleri, cari transferler ile mal ve hizmet alımında ödenen yüksek faturalar etkili oldu. Yapılan açıklamalara ilişkin rakamlar gazetelerin ekonomi sayfalarında geniş şekilde değerlendirildi.

Bizim burada durmak istediğimiz temel konulardan birini faiz ödemeleri oluşturuyor. Bütçeden faiz ödemelerine, ocak ayındaki 163 milyar liradan sonra şubatta da 139,7 milyar lira ödenmiş ve iki aylık ödeme geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 72,1 artışla 302,7 milyar liraya ulaşmış. Faizin toplam bütçe giderleri içinde geçen yıl ilk iki ayda yüzde 12,1 olan oranı bu yıl yüzde 14,5 olarak gerçekleşirken, faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı da yüzde 19’dan yüzde 22’ye yükselmiş.

Ocak-şubat döneminde faiz dışı bütçe harcamaları ise, yüzde 39,4 artışla 1 trilyon 787,2 milyar lira olarak gerçekleşmiş. Geçen yıl ocak-şubat döneminde 128,6 milyar TL olan faiz dışı açık bu yıl aynı dönemde yüzde 14 artışla 146,6 milyar liraya ulaşmış.
Bütçe içinde ikinci en büyük gider kalemi oluşturan cari transferler, ocak-şubat döneminde yüzde 39,8’lik artışla 809,5 milyar lirayla yeni bir rekor kırmış. Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) aktarılan kaynak yine bu dönemde önemli bir bütçe giderini oluşturmuş. SGK’ya sağlık, emeklilik giderlerine katkı ve sosyal yardım şeklinde 325,3 milyar, İşsizlik Sigortası Fonuna da 10,6 milyar olmak üzere 335,9 milyar lira transfer edilmiş.Bu gider kalemlerine karşın temel bütçe gelirini oluşturan vergi tahsilatında gelinen noktaya da şöyle bir bakmakta yarar var.

Bütçenin en büyük gelir kalemini oluşturan vergide ocak-şubat dönemi tahakkuku geçen yılın aynı ayına göre yüzde 56,2 artışla 2 trilyon 602,6 milyar lira olarak gerçekleşmiş. Aynı dönemde tahsilat, yüzde 49,2 artışla, 1 trilyon 377,6 milyar lira olarak gerçekleştirilmiş. Buna göre geçen yıl ilk iki ayda yüzde 55,4 olan vergi tahsilatının tahakkuka oranı bu yıl yüzde 52,9’a gerilemiş. Burada, ekonomideki daralmanın etkilerini görmek mümkün. Çünkü; piyasada işler, nakit yetersizliğinden dolayı, 90 günden başlayarak, yıllık döneme yayılan vadeli çeklerle döner hale gelmesinin etkisi bir hayli fazla.

Vergi dışındaki en büyük genel bütçe gelir kalemi olan ve yılbaşında yüzde 43,93’lük yeniden değerleme oranında artırılan faiz, pay ve cezalarda iki ayda 774.4 milyar liralık tahakkuk gerçekleştirilirken bu cezaların 126,8 milyar liralık kısmı tahsil edilmiş. Faiz, pay ve cezalardaki bu artış, geçen yıl tahakkuk edilen toplam cezalarının yüzde 91’lik kısmına tekabül ediyor. Yani bu yılın ilk üz ayı içinde geçen yıl toplanan cezaların tutarına ulaşılmış olacak.

Bu cezaların içinde özellikle trafik cezalarına dikkat çekmek istiyorum. Trafik cezalarında iki ayda, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 106 oranında bir artış olmuş. Diğer artış kalemleri içinde idari cezalarda artış yüzde 215, vergi cezalarında yüzde 28 ve adli para cezalarında yüzde 5.5 oranında artışlar yaşanmış.

Özetle;
Görüldüğü gibi bu yılın ilk iki aynıda çizilen tüm pembe tablolara karşın ekonomide işlerin iyi gitmediği resmi rakamlarla doğrulanmış oluyor. Orta Vadeli Planda hedeflenen enflasyon rakamlarının tutturulamayacağı bir kez daha ortaya çıkmış durumda.
Bütçe kaynaklarının önemli bir kısmını, faiz giderleri, KOİ projelerinden kaynaklanan ödemelerin yuttuğu gibi acı bir tabloyla karşı karşıyayız. Daha önceki yazılarımızdan da belirttiğimiz gibi, 1 trilyon 417 milyar lirası gelir vergisinden, 701 milyar lirası kurumlar vergisinden, 519 milyar lirası KDV’den, 133 milyar lirası ÖTV’den, 233 milyar lirası da diğer vergilerden olmak üzere toplamda 3 trilyon 5 milyar lira tutarındaki vergi alacağından vazgeçilmesi tüm bu gerçekler karşısında ayrı bir önem taşıyor.
İki aylık verilere göre, tüm bütçe gelirlerinin kaynağını çalışanlar ve emekliler sağlarken eksik kalan kısmı da toplanacak cezalar oluşturuyor. Sizce de, bu durum sağlıklı bir ekonominin göstergesi olabilir mi?