Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) düzenli olarak haftalık bülten yayınlayarak sektördeki son durumu açıklıyor. Bizde buradan hareketle vatandaşın durumunu değerlendirme şansı elde ediyoruz. Öncelikle açıklanan rakamları alt alta sıralayalım sonra da görüşlerimizi açıklayalım.
BDDK’nın yayınladığı elimizdeki son rapora göre, bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi, Haziranın ilk haftasında 16 milyar 687 milyon lira artarak 18 trilyon 898 milyar 506 milyon liradan 18 trilyon 915 milyar 194 milyon liraya yükselmiş. Bankacılık sektöründeki toplam mevduat ise bankalar arası dahil 92 milyar 321 milyon lira azalarak 22 trilyon 3 milyar 276 milyon liraya düşmüş.
Tüketici kredilerinin tutarı, haziran başı itibariyle, 12 milyar 679 milyon lira azalarak 2 trilyon 300 milyar 60 milyon liraya gerilemiş. Bu tutarın 577 milyar 548 milyon lirası konut, 60 milyar 741 milyon lirası taşıt ve 1 trilyon 661 milyar 770 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluşmuş.
Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı, 28 milyar 416 milyon lira artarak 2 trilyon 740 milyar 394 milyon liraya yükselmiş.
Bankaların bireysel kredi kartı alacakları ise binde 2 artarak 2 trilyon 185 milyar 950 milyon lira düzeyine ulaşmış. Bireysel kredi kartı alacaklarının 737 milyar 387 milyon lirasını taksitli, 1 trilyon 448 milyar 562 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşmuş.
Bankacılık sektöründe takipteki alacaklar, yine aynı dönemde önceki haftaya göre 4 milyar 982 milyon lira artışla 412 milyar 358 milyon liraya yükselmiş. Takipteki alacakların 305 milyar 67 milyon lirasına özel karşılık ayrılmış.
Aynı dönemde bankacılık sisteminin yasal öz kaynakları, 4 milyon lira azalarak 3 trilyon 897 milyar 146 milyon lira olarak gerçekleşmiş.
Kur korumalı Mevduat (KKM) bakiyesi ise 4 milyar 710 milyon lira azalarak 571 milyar 516 milyon liraya gerilemiş. Böylece KKM büyüklüğü, toplam mevduatın yüzde 2,6’sı olarak kayıtlara geçmiş.
Görüldüğü gibi, vatandaşların içine düştüğü borç sarmalı her geçen gün biraz daha etkisini artırıyor. Vatandaşların kredi ve kredi kartı borçlarındaki artış, en başta sosyal yapıda derin uçurumlara neden oluyor. Birçok ailede borçların ödenemez boyutlara ulaşması sonucu parçalanmalar yaşanıyor, aile birliği bozuluyor.
Borç, yiğit olanı bile namerdin elinde oyuncak yapıyor. Çocuklar, okula aç gidiyor, yatağa aç giriyor. Bu durumu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verileri de doğruluyor. Sosyal yardım alarak hayatta kalmaya çalışanların sayıları her geçen yıl biraz daha artıyor.
Ne yazık ki; ülkemizde yoksulluk artıyor. Sosyal yardımlar dahi artık yetersiz kalmaya başladı. Her altı kişiden biri düzenli sosyal yardıma muhtaç durumda. Nitekim, 1.5 milyon hane yakacak yardımı alıyor. Geçtiğimiz yılın son verilerine göre, 3 milyon 537 bin 185 haneye yani, 14 milyon 148 bin 740 kişiye düzenli sosyal yardım yapılıyor. 85 milyon nüfusumuzun yüzde 16’sı düzenli sosyal yardıma muhtaç durumda. Bu rakama tek seferlik yardımlar, doğum yardımı, genel sağlık sigortası, prim desteği, vefat yardımları da dahil değil.
Son bir veriyi daha sizlerle paylaşalım. Mesela, 2014 yılından 2024 yılına kadar geçen on yıllık süreçte, ülkemizde aşevi yardımı alan kişi sayısında yüzde 87’lik bir artış olduğu gözleniyor.
2014 yılında aşevine yardım alan kişi sayısı 34 bin 911 iken, 2024 yılında 65 bin 414 kişiye çıkmış bu yüzde 87’lik bir artışa işaret ediyor. Buna belediyeler tarafından sağlanan yardımlar dahil değil.
Özetle;
Gelecek her bir yılın bir öncekinden çok daha iyi olacağını dillerinden düşürmeyenler bu gerçekleri elbette ki, hepimizden daha iyi biliyorlar. Ancak, içinden geçmekte olduğumuz ekonomik tablo, mevcut durumu iyileştirmekten çok uzak. Çünkü yapılan hataların ve yapılan hatalarda ısrar etmek, ülkemiz nüfusunun yüzde 80’den fazlasını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.
Bir ülke düşünün, bankalardaki mevduatın yüzde 87’ sine nüfusun yüzde biri sahipken, gelir ve paylaşım adaletsizliği tamamen bozulmuşken, gelecek yılların daha iyi olacağını tekrarlamak vatandaşlarımıza sadece bir masal dinlemek gibi geliyor.