İster yüzlerce, ister binlerce, ister milyonlarca yıl geçsin, hatta milyarlarca, bir gün gelecek, havası, suyu ve toprağı ile Dünya’yı  “iyiler” yönetecek. Hatta, Dünya yetmemiş gibi vahşi insanların silahlandırdığı Uzayı da  “İyi” insanlar yönetecek.

            Dünya’yı şimdi “iyi”insanlar yönetmiyor mu, nasıl insanlar yönetiyor?

            Soru sizlere değil. Kendime soruyorum. Gazetecilik, gazete yazarlığı yöntemidir kendine soru sormak ve kendi soruna kendin yanıt vermek.

            Milyarlarca yıl geçse bile Dünya’yı ve Uzayı neden iyi insanların yöneteceğini, yazımın sonunda göreceksiniz.

            Uzun geçmişe değinmeden, 7 Ekim 2023 tarihinde silahlı bir örgütün başlattığı, İsrail’in katliama, vahşete, utanılacak düzeye taşıdığı Filistin’e yönelik saldırılarında öldürülenlerin sayısı 40 bini geçti. Katillerin sayısı ise belli değil. Ancak, bazı isimler biliniyor.

            Silah üreteler, uluslararası ticaretini veya kaçakçılığını yapanlar, taraflara silah taşıyorlar. Sözde bilim insanı ve uzman denenen vahşilerin ürettiği, yine vahşilerin, katillerin kullandığı silahlarla hastaneler, pazar yerleri ve insanların toplu olarak bulunduğu alanlar vuruluyor. Çocuklar, anneler, kadınlar, ileri yaşlılar, hayvanlar öldürülüyor, doğa, çevre yok ediliyor. Canlara, emeklere ve umutlara kıyılıyor.

            Rusya-Ukrayna Savaşına bakar mısınız, sözde Batılı, sözde uygar denilen, ancak, özde vahşi insanların yönettiği ülkeler, barışı sağlamak için çaba göstereceklerine, çatışanları durduracaklarına Ukrayna’ya maddi ve silah yardımı yapıyorlar. Oysa, silahsız ve şiddetsiz yöntemlerle, annelerin, kadınların, gönüllülerin önderliğinde, Ukrayna-Rusya Savaşı önlenebilir.

            Dünya’nın diğer ülkelerinde, insan soyunun ayıbı olarak yaşananlar, baskıcı yönetimler engellenebilir.

            Dikkatinizi çekti ise insanlık ayıbı değil, insan soyunun ayıbı diyorum. İnsan türünün de diyorum bazen. İnsanlığın olmadığı, “İnsanlık Tarihi” denilen sürecin başlamadığı bir Dünya’da yaşadığımızı söylerim ve yazarım fırsat buldukça. Kanımca, “İnsanlık Tarihi”, insana, hayvana, doğaya-çevreye yönelik insan şiddetinin, her yerde   sonlandırıldığı gün başlayacaktır.

            Bu yazıyı hazırladığım akşam biri televizyon haberlerinden, diğeri sosyal basından iki haber gördüm.

            İki kadınımız daha öldürüldü, eşleri tarafından. İkisinde de Devlet kurumlarının çok büyük hataları, ihmalleri var. Çocuklarımızı, kadınlarımızı, annelerimizi koruyamıyoruz. Bireysel silahsızlanmayı gündeme bile getiremiyoruz. Evinde, iş yerinde veya sokakta bir kadının, erkek şiddetinden korunması kolay gibi görünmeyebilir, ancak hiç de zor değil. Erkekleri engellemenin, kadınların kendisi, ailesi ve çevresi tarafından korunmasının da yöntemleri var. Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı olarak da yıllardır haykırıyorum, sesimi duyan yok. Ulusal basından ve kamu kuruluşlarından “tık” yok. Sanırım, bizi önemsemiyorlar.

            Oysa, önerilerimiz önemsenseydi, öldürülen kadınlarımızın çoğu, belki de tümü yaşıyor olacaktı. Çocuklar kaçırılamayacaktı, sözde trafik kazaları, özde trafik cinayetleri yaşanmayacaktı.

            Katil erkekler utanın, utanın, utanın. Biz erkekler, utanmalıyız, utanmalıyız, utanmalıyız.

            Haberin ikincisi de ayıp ve utanç verici. Ankara’da, bir bölgede, açık alanlarda, sokaklarda yaşayan köpeklerin etrafı belediye ekiplerince sarılmış. Üstelik silahlı güvenlik güçleri de sözde görevlileri koruyorlar.

            Hayal ediniz. Ortada köpekler, çevrelerinde silahlı, silahsız insanlar, onları yakalamak, barınak denen ve vahşi insan türünün buluşu olan utanç verici hapishanelere yığmak isteyenler. Hepiniz utanın, insanlığınızdan. Sanıyorum, köpeklerin etrafını saranların tümü de erkektir. İşte, erkeklerin ürettiği, hepimizin utanması gereken bir şiddet ve vahşet örneği daha.

            Sizlere, insana, hayvana ve çevreye yönelik ölümcül şiddet olan iki savaşı, bir de hayvana yönelik şiddeti örnek vermeye çalıştım. Geçmişte veya bugün yaşananlardan  başka örnekler verilebilir.

            Hayvana yönelik şiddet konusunda bir örnek daha vereyim. Hayvan hakları, hayvanların korunması ve beslenmesi konusunda Ankara’da bir kadın eğitimci, gerçek bir kahraman var. Tenay Yücel. Birkaç gün önce gönderdiği videoda ağlıyor, görüntüde kendisi yok, sesi var. Beslediği, güvence altına aldığı, insanlardan uzakta yaşattığı köpeklerin kulübeleri yıkılmış. Hayvanlar kavurucu sıcakta, açıkta. Videoda o canım köpeklerin çırpınışlarını görünce gerçekten kıpırdayamaz oldum.

            Hayvanların kulübelerini yıkanlar, sevgili Tenay Yücel gibi “İyi” değil “Çok İyi” bir insanı ağlatanlar insanlar. Gerçekten insan mı onlar? Acaba, Tenay Yücel ve benim gibilerin ödediği vergilerden mi maaşlarını alıyorlar, köpeklerin çevresini saranlar ile kulübeleri yıkanlar?

            Yetkiyi Kanun veya kimden alırlarsa alsınlar, maaşları ile ilgili, benim hakkım olan kısmı için ne diyeyim? Yasayı düşünenlere, önerenlere, hazırlayanlara, çıkaranlara ve uygulayanlara hakkımı helal etmiyorum.

            Bir gün gelecek bunlar yaşanmayacak. Güven içinde, korkmadan, aç ve susuz kalmadan, yoksunluk, yoksulluk, savaşlar, silahlı veya silahsız şiddet olmadan, savaşsız bir Dünya’da barış kelimesinin kullanılmasına gerek duyulmadan yaşayacak insanlar, hayvanlar ve doğa.

            İşte, bizim göremeyeceğimiz o zamanlarda insan soyu, hayvanlar ve doğa ile birlikte Dünya’yı ve Uzayı, yerin üstündeki gerçek cennet haline getirecek.

            Bir sorun kalacak o dönemlerde yaşayacaklara. Vahşi insan türünün ürettiği ağır ve hafif silahların  birer örneğini geniş ve tek bir yerde sergilemek, bir “ Silah Sergi Ülkesi” kurmak, diğer silahları geri dönüşümle, “İnsanlık Tarihi” için değerlendirmek.

            O zaman, Dünya’yı ve Uzayı “iyiler” yönetecek. Çünkü, iyiler çoğalacak, “iyiler” diğerlerini “iyi”leştirecek, seçimlerde iyi”ler”, az sayıda olsalar da “iyi “olmayanlara oy ve destek vermeyecek.

            Uzak gelecekte, yerin üstünde, havada, gezegenlerde, hep iyiler olacak, kimse öldürülmeyecek, öldürmeyecek, gerçek cennette yaşanacak.

            Haydi, yerin üstündeki insan melekler, haydi.