Osmanlı İmparatorluğu’nu belini kıran mali ve ekonomik yapının temelinde vakıflar bulunuyor.
Bu vakıf ve imaretlerin çok büyük bir bölümü dini bütün Müslümanların desteğinde kurulmuştu. Bu vakıfları kuranlar “Hayır-hasenat işleri yapıyoruz” sözleriyle formüle ediliyordu.
Osmanlı’da gerçekten niteliği ve niceliği vurguna, yolsuzluğa ve rüşvete dayanmayan gerçek vakıflar çok önemli işler yapmışlar, dul ve yetimlerin hakkını yemek söyle dursun, onlara destek olmuşlardı.
Bugün halen ayakta duran büyük külliyeler yapmışlardı.
Ama Osmanlı döneminde kurulan ve faaliyet gösteren vakıfların tümü “dini devlet düzenine” hizmet üreten kurumlar oldu.
Osmanlı vakıflarından hiç biri çıkıp da “Kula kulluk yapılmaz!” ya da “Bizler, padişahların ne tebaasıyız ne de emir erleri değiliz!” diyen olmadı.
Ama o vakıflar Osmanlı’nın çöküşünü hızlandırdı.
Atatürk ve arkadaşları halkı “tebaa” olmaktan çıkardı.
Emperyalistleri topraklarımızdan kovan Atatürk, özgür yurttaşlar devleti Türkiye Cumhuriyeti’ni Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kurdu.
Ama şimdi iktidarlara bağlı bir genel müdürlük var.
Adı Vakıflar Genel Müdürlüğü…
Bu genel müdürlük tescili yapılan vakıfların kuruluş amaçlarına uygun olup olmadığını, faaliyetleri vakıf senedinde yazılı olan amaçları dışında çalışıp çalışmadığını ne kadar, hangi elemanlarıyla kontrol ediyor?
Bu vakıfların vurgun, soygun, rüşvet gibi yolsuzluklara karışıp karışmadığını, vakfedilen araziler ve paraları bu vakıflar hangi kanallardan elde ettiklerini, inceliyor mu?
Hele bu vakıflar iktidar destekliyse, hesabı ve kitabı kim inceleyecekti?
Böyle kurulmuş olan vakıflardan biri Bilal Erdoğan’ın yönetiminde bulunduğu TÜRGEV olursa…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 2014 yılının Ocak ayının son haftası içinde TÜRGEV ile ilgili bir açıklama yaptı.
Kılıçdaroğulu; TÜRGEV’in hesabına 100 milyon doları kimin yatırdığını ve para transferlerinin neden MASAK’a bildirilmediğini soruyordu.
TÜRGEV nasıl türemişti?
Mal ve para kaynakları nereden geliyordu?
Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği Bilal Erdoğan’ın yönetiminde olduğu TÜRGEV’in hesabına 99 milyon 999 bin 990 dolar para yatırıldığı iddiasının ayrıntıları netleşiyordu.
Kılıçdaroğlu’na da iletilen belgelerde söz konusu paranın Vakıfbank’taki iki ayrı hesapta gezdikten sonra yarısının İstanbul Fatih’teki bir inşaat için harcandığı, kalan yarısının da Albaraka Türk Bankası’na aktarıldığı ifade ediliyordu.
Bu kadar yüksek miktardaki “kaynağı belirsiz para transferlerinin” MASAK’a neden bildirilmediği ise ayrı bir tartışma konusu oluyordu.
Cumhuriyet Gazetesi’nin de gündeme getirdiği TÜRGEV’e milyarlık arazilerin devri planı kamuoyunun gündemindeydi. Kılıçdaroğlu CHP’nin grup toplantısında şu soruları yöneltmişti: “TÜRGEV’in Vakıf Bankası’nda bir hesabı var. TR 2200 0150 0158 0480 1323 9675 No’lu hesap. TÜRGEV’in böyle bir hesabı var mı? Bu hesaba 26 Nisan’da 99 milyon 999 bin 990 dolar para yattı mı? Bu para neyin parasıdır? Bu para bir rüşvet parası mıdır?”
Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri, milyarlık arazilere talip olan vakıfla ilgili yeni ve esrarengiz bir para trafiğini de gündeme getirdi. (Sürecek) &&&