Boş zamanlarını kahkaha tufanı ile geçirmek isteyenler bilir. Bir araya geldiklerinde birbirlerine Nasrettin Hoca fıkrası ya da Aziz Nesin öyküleri anlatırlar. 

Bu anlatımları dinleyenlerden kaç kişi bu iki önemli adamın anlatımlarını anlıyor? Ne sonuçlar çıkarıyor? Yaşama uyguluyorlar mı? Pek bilinmiyor.

Ama bilinen bir konu var. 

İşsizlik… İşsizlikle pek kimse ilgilenmiyor. 

Devleti yönetenler, devletin piyasadan elini eteğini çekmesini sağladılar. “ Devlet bakkallıkla uğraşmaz!” mantığını topluma yayanlar, “devleti malsızlaştırma” siyasetini hızla uygulamaya koyarak devletin fabrika kurmasını, işyeri açmasının sorumluluğunu “özel ve güzel sektörün” üzerine yıktılar. Şimdi sizlere tek adam sistemine geçilmeden uygulamalardan söz etmek istiyorum.

Yıllardır işsizliğe çare bulamayan AKP iktidarı o tarihlerde sonunda olağanüstü bir bakan değişikliğine gitti. RTE’nin kurduğu 60. hükümette işsizliğe bir çözüm üretmiş olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’i; 61. AKP hükümetinin Milli Eğitim Bakanlığı’na taşıdı. Yerine Faruk Çelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı oldu.

“Neden oldu?” derseniz, buna ilk teşhisi koyan o tarihlerde gazeteci Vatan Gazetesi’nden Mustafa Mutlu oldu. Mutlu, 7 Ağustos 2011 tarihli yazısında, AKP iktidarının işsizliğe çare bulan projesini açıkladı. Bu projenin adının “ilacı olmayan kellere, kellik merhemi sattırma projesi!” olduğunu yazdı. Yazısında Mustafa Mutlu bu dâhiyane işsizlik projesini şöyle açıklıyordu:“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, iş bulmada başarısız olmuş üniversite mezunlarını, “İş ve Meslek Danışmanı” yapacakmış... 

Üniversite mezunu işsizler arasından 2 bin kişiyi, İŞKUR’da “İş ve Meslek Danışmanı” olarak çalıştıracakmış... Böylece 2 bin işsiz, iş arayanlara “uzman işsiz rehberliği” yapacakmış... Yani kendi kellerine bulamadıkları merhemi, başkalarına satacaklarmış...

Bu müthiş projenin mimarı, o tarihte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik... Dünyada bir eşi benzeri daha olmayan eseriyle ne kadar övünse azdır...

Ama merak ediyorum; neden sadece 2 bin kişi? Oysa bu formülle gerçekten mucizeler yaratabilirsiniz... Nasıl mı? Basit! Beş milyon resmi işsizimiz var değil mi? Bunların 1 milyonunu İşsizlere Rehberlik Hizmeti Verecek Uzmanları Eğitecek En Uzman İşsiz kadrosuna alacaksın... Geriye kaldı 4 milyon...

1 milyonunu da İşsizlere Rehberlik Hizmeti Verecek Uzman İşsiz kadrosuna dolduracaksın... Kaldı 3 milyon... En az 1 milyon kişiyi İşsizlere Rehberlik Hizmetini Denetleyen İşsiz Müfettiş yapacaksın...

Kaldı 2 milyon... İşe aldığın bu 3 milyon işsizin karnını kim doyuracak? Kayıtlarını kim tutacak? Masalarını kim temizleyecek? İşlerine kim getirip götürecek? Maaşlarını kim ödeyecek?

Demek ki; 1 milyon kişiyi de bu hizmetler için işe alacaksın...
Kaldı 1 milyon... Bunların tamamını da “İşsizlik Sorununu Çözmek İçin Proje Üretme” bölümü kurup, oraya kadrolayacaksın... Ne oldu? İşsiz kalmadı! İyi de diyelim ki aralarından ölenler ya da özel sektöre geçenler olunca ne yapacağız?
Eyvah, eyvah... Personel sıkıntısı başlayacak! Hemen ABD’den, Almanya’dan, Fransa’dan işçi göçü başlatmamız gerekir... Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nı, şimdiden ufuktaki bu çok çok önemli sorunu çözmeye ve ülkemizdeki olası “işçi sıkıntısı” için önlem almaya davet ediyorum! Yoksa... Hizmet ve üretim sektörleri duruverir Allah korusun, ekonomi kilitlenir!”

“Sosyal” sözcüğünün anlamını kavramayan RTE iktidarı şimdi istediği kişiyi bakan yaptığına göre işsizliğe çare bulmasa için Mustafa Mutlu’nun önersinin AKP iktidarı tarafından uygulamaya konması sorunu çözecektir!  Ne dersiniz? &&&