TBMM’de bütçe görüşmelerinde milletvekilleri ilginç konuşmalar yapıyor. Kimi fıkra anlatıyor, kimi günümüz olaylarını tarihten örnekler vererek aydınlatmaya çalışıyor.

Geçtiğimiz gün CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, teğmenlerin yemin töreninden sonra “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye kılıç çekmeleriyle başlayan ve genç teğmenlerin ordudan atılmasına kadar giden olayları Meclis gündemine getirdi.

Bülent Tezcan, “Gencecik çocuklarımız, bizim evlatlarımız, okullarında başarılı çocuklar; hani uğraşıyorsunuz ya trol ordularını saldınız üzerlerine. Her konuda başarılı olmuş, 1'inci olmuş, dönem 1'incisi ve Türkiye'nin geleceğiyle ilgili umut olan gencecik teğmenlere, şimdi onlara kancayı takmışsınız, hırpalayacaksınız” direk tarihimizden örnekler verdi.

CHP Milletvekili Bülent Tezcan yüzyıl önce geçen olayı şöyle anlattı :” Mustafa Kemal Atatürk Harp Okulundadır. Harp Okulunda o dönem Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele bunların tamamı "Osmanlı nasıl kurtulur, memleket nasıl kurtulur? Yedi düvel bize saldırmış, parçalıyorlar; bu badireden tekrar devleti nasıl düze çıkarırız?" diye uğraşıyorlar.

Bunlar, o vatanseverlikle yasak kitaplar okurlar, yasa dışı gazete çıkarırlar, Harp Okulunda yasa dışı gazete çıkarırlar. Tabii, bir okul komutanı, Harp Okulu komutanı iyi, babacan bir komutandır, vatansever biridir; Rıza Paşa. Bir de jurnalci vardır, o jurnalci de Zülüflü İsmail Paşa'dır. Zülüflü İsmail Paşa ihbar eder bunları ve Atatürk ve arkadaşları suçüstü yakalanırlar. Saraya jurnal edildiği için Rıza Paşa baskın yapmak zorundadır, yapmazsa kendi durumu tehlikede; baskın yapılır ve yasak gazeteler, her şey yakalanır.

Normalde okuldan atılmaları lazım, ciddi ciddi suç. Rıza Paşa bakar, vatansever, genç subay adayları ve der ki: Hafta sonu izin yasağı, sonra hafta sonu izin yasağını da kaldırır,

Sonra Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları 1905 yılında Harp Okulundan mezun olurlar, Selanik ve Edirne'ye 2'nci, 3'üncü Ordulara gideceklerdir, bu sefer yine Zülüflü İsmail Paşa arkalarını bırakmaz. Bu sefer yanlarına bir ajan sokar ve İstanbul'da arkadaşlarıyla Atatürk'ün evi basılır, yine suçüstü, artık bu sefer zinhar kurtuluş yok, ihraç edilecekler. Yine Rıza Paşa girer işin içerisine ve Mustafa Kemal ve arkadaşları ordudan atılmazlar. Abdülhamit'e suikasttan hücreye atılırlar, sorgulanırlar ama en sonunda 3'üncü Orduya değil de Şam'a, Suriye'ye gönderilir ve bu kadro 1919'da Samsun'a çıkarak Millî Mücadele'yi başlatan kadrodur, Millî Mücadele'yi başlatan kadrodur

Şimdi bir karar vereceksiniz, ya Rıza Paşalar gibi olacaksınız ya Zülüflü İsmail Paşa gibi olacaksınız! Tarihin neresinde duracağınıza karar vereceksiniz!  Zülüflü İsmail Paşa'nın yanında durursanız tarihin beddua edilenler sayfasına adınızı yazdıracaksınız! Rıza Paşa'nın yanında durursanız "Bu memleketi yokluktan ayağa kaldıranların önünü açmıştı. Allah razı olsun bundan." diyenlerin yerinde adınız yazılacak! “

Bülent Tezcan’ın anlattığı olay doğrudur, ancak düzeltilmesi gereken bir yeri vardır. Rıza Paşa Harp Okulu’nun, yani o dönem adı Mekteb-i Harbiye-i Şahane'nin müdürü değildir, öğretmendir. Okul Müdürü Zülüflü İsmail Paşa’dır.

ZÜLÜFLÜ İSMAİL PAŞA KİMDİR ?

Zülüflü İsmail Paşa, Padişah Abdülmecid’in gayrimeşru çocuğu olarak 1857 yılında İstanbul’da doğar. Annesi Feleksu Hatunun Abdülmecid’ten hamile olduğu anlaşılınca, genç bir paşa ile evlendirilerek saraydan uzaklaştırılır.

Sultan Abdülmecid, yenilikçi bir Osmanlı Padişahı olarak nam salmıştır, henüz 19 yaşlarındayken, cariyeleri arasında 14 yaşındaki bir kıza (Feleksu Hatun) gönlünü kaptırmış ve sarayda haremde herkesin içinde oldukça samimi duruşlar sergilemişler.

Sultan Abdülmecit, paşalarını, vezirlerini topladığı bir esnada abdest almak ister ve abdest alırken su dökmesi için bu cariyeyi gönderirler. Gelen cariyeyi görünce padişahın yüzü güler lakin cariye abdest suyunu şakalaşmak maksadıyla padişahın kafasından aşağı dökünce güler ve Padişah Abdülmecid bu duruma çok sinirlenir.

Cariye bu olayı baş başa iken yapsa sorun etmeyecek olan padişah, tüm devlet erkanının olduğu sırada yaşanmasından ötürü Harem Ağasına emir verir ve bu cariyeyi saraydan uzaklaştırır. Genç paşalardan biri ile evlendirilen cariye, lakin Abdülmecid Han’dan hamile kalmıştır. Hamile olması anlaşıldığı üzere olay örtbas edilir ve doğan çocuk saray dışında doğduğu için şehzade olamamıştır.

Zülüflü İsmail’in varlığı uzun süre gizlenir. Abdülmecid’in ölümünden sonra tahta geçen V. Murat, Zülüflü İsmail’in varlığından haberdar olur ve 6 yaşında paşa unvanı verilir.

Aradan birkaç yıl geçtikten sonra amcası Sultan Abdülaziz'in mabeyincisi olmuştur, daha sonra aynı zamanda da gene aynı babadan kardeş VI. Mehmed ile dünür olmuştur. II. Abdülhamid tahta çıktığında babası Sultan Abdülmecid ile cariyesi ile geçen olayı hatırlar ve ona vazifeler vererek gözünün önünden ayırmaz. Ekber ve Erşed sistemi gereği en büyük oğul olmasına rağmen gayrimeşru doğduğu için veliahtlık ve tahta oturma hakkı kendisine tanınmaz. Zülüflü İsmail Paşa yıllar boyunca orduda çeşitli görevler alır ve 1925 yılında vefat eder.

Zülüflü İsmail Paşa’nın soyu bugün halen daha devam etmektedir. TRT'de sunuculuk, televizyon dizilerinde oyunculuk yapan Billur Kalkavan’ın dedesidir.