EBRU APALAK
1 Ağustos’ta başlayacak olan ve 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri öncesi, KESK’li kadınlar taleplerini bugün (17 Temmuz 2025 Perşembe günü) Genel Merkez’de düzenledikleri basın açıklamasında duyurdu. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreteri Döne Gevher’in okuduğu açıklamaya Eş Genel Başkan Ayfer Koçak ile sendikaların kadın Merkez Yürütme Kurulu üyeleri de katıldı.
KESK, toplu sözleşme masasında kayıt dışı ve güvencesiz istihdam edilen kadınların güvenceli çalışma taleplerinin konuşulmayacağını öne sürdü: “Ne bütçe düzenlemelerinde ne de Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında cinsiyet eşitliğini sağlamaya öncelik verilmeyecek.”
KESK’li kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi ve 8 Mart’ın resmî tatil ilan edilmesi taleplerini yeniden gündeme getirdi. Taleplerinin toplu sözleşme mutabakat metninin yalnızca ‘sosyal haklar’ başlığı altında sembolik biçimde yer almasını kabul etmediklerini vurguladı. Görüşmelerde ve mutabakat metninde taleplerinin ayrı başlık altında ele alınması için kamu emekçisi kadınları KESK’te örgütlenme ve mücadele çağrısı yaptı.
Döne Gevher, kadın kamu emekçilerinin bugüne kadar yapılan tüm toplu sözleşme görüşmelerinde yok sayıldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Yine kadınların bulunmadığı, temsil edilmediği bir masa kurulacak. Bu masada da milli ve yerli aile anlayışının tehlikede olduğu algısı yaratan iktidara arka çıkan, halihazırda sakıncalı ilan edilen ‘toplumsal cinsiyet’ kavramını hedef alan yetkili konfederasyon bizleri ilgilendiren kararlara imza atacak. Kadınların müzakere gücünün tanınması ve toplu sözleşmede temsil edilebilmesi için mücadele etmeyi sürdüreceğiz.”
“CİNSİYET TEMELLİ AYRIMCILIK KAMUDA FİİLEN SÜRÜYOR”
Kadınların kamuda görünmez kılındığını ve bakım emeğinin (çocuk, yaşlı, hasta vd.) tüm yükünün kadınlara bırakıldığını vurguladı. Bakım emeğine karşın kadınların erkeklerden daha düşük ücretler aldığına dikkat çekti: “Ataerki ve sermayeyi kutsal addedenlerin toplu sözleşmesinin en çok kadınların emeğini un ufak edecek bir sistemi sürdüreceğini, evde karşılıksız bakım emeğini yüklenelim diye bir ‘kutsallık’ hikayesi anlatmalarından biliyoruz. Esnek çalışalım, evden çalışalım istiyorlar, yarı zamanlı istihdam teklif ediyorlar ki onların yerine getirmedikleri sorumlulukları biz üstlenelim. Kreş olmadığı için kreşe veremediğimiz çocuklarımıza bakmak için evde kalalım. Bakım evleri olmadığı, sağlık sistemi ve sosyal devlet çökertildiği için tüm bakım emeğini tek başımıza biz üstlenelim istiyorlar.
Bakım ve yeniden üretim emeğini hesaba kattığımızda aynı işi yapan erkeklerden daha düşük ücret alıyoruz; yapısal sorunlar çözülmediği için cinsiyete dayalı ücret açığı da kapanmıyor. Yani aslında Anayasa ile güvence altına alınmasına rağmen cinsiyet temelli ayrımcılık kamuda fiilen sürüyor.”
Toplumsal cinsiyet eşitliğine (TCE) dayalı sosyal politikaların toplu sözleşme sürecine dahil edilmesi gerektiğini “Kadınların güvenli ve güvenceli çalışması sağlanmalı, cinsiyet temelli şiddeti ve yoksulluğu engelleyecek tedbir ve önlemler derhal hayata geçirilmelidir.” diyerek belirtti.
KESK’Lİ KADINLAR, NELER TALEP EDİYOR?
KESK’li kadınların 8. Dönem görüşmelerinde hükümetten talepleri şunlar:
- Mevzuatta cinsiyet eşitliğini sağlayıcı ve destekleyici kanunlar olmalı, bu kanunların gereği yerine getirilmeli ve çalışma yaşamını düzenleyen kanunlarda bu doğrultuda düzenlemeler yapılmalı, Bakanlıklarda TCE Komisyonları olmalı ve toplu sözleşmelerde bu komisyonlar da temsil edilmeli,
- Kadınların yönetim düzeylerinde yer almaları sağlanmalı,
- Okullarda müfredat TCE esas alınarak yeniden düzenlenmeli, tüm kurumlarda ve iş yerlerinde toplumsal cinsiyet konusunda meslek içi eğitimler verilmeli,
- Genel anlamda ev ve bakım sorumluluklarını kadına yükleyen anlayıştan uzaklaşılmalı, uygulamada ve zihniyette bu anlayışı ortadan kaldırmaya yönelik politikalar geliştirilmeli,
- Engelli kadın kamu emekçi istihdamı artırılmalı ve engelli kız çocuklarının eğitime erişimi kolaylaştırılmalı,
- Uygulamada keyfiliğe yer vermeyecek şekilde ücretli iki gün regl izni hakkının sağlanmasına yönelik düzenlemeler yapılmalı,
- Daha fazla ve nitelikli kamu hizmetini, TCE’nin sağlanmasını ve bakım emeğinin paylaşılmasını gündemine alan bir sosyal politika ve bütçeleme çerçevesi oluşturmalı,
- Doğum öncesi ve sonrasında izinler ebeveyn ve çocuklar lehine düzenlemeli, doğum öncesi sekiz, doğumdan sonra 24 hafta analık izni ve sonrasında altışar ay devredilemez ebeveyn iznine yönelik düzenlemeler yapılmalı,
- Kadın erkek fark etmeksizin ve istihdam biçimine bakılmaksızın en az 50 çalışanın olduğu işyerlerinde, tüm çalışanların yararlanacağı ücretsiz, nitelikli, anadilinde ve 7/24 hizmet veren kreşler açılmalı,
- Kadınların güvenli ve güvenceli çalışması sağlanmalı, cinsiyet temelli şiddeti ve yoksulluğu engelleyecek tedbir ve önlemler almaya dönük sosyal politikalar yapılmalı ve derhal hayata geçirilmeli,
- İstanbul Sözleşmesi’nin feshi iptal edilmeli, 6284 Sayılı Kanun etkin bir biçimde uygulanmalı,
- Nüfusu 50 bini geçen belediyelerde şiddete ve istismara uğrayan kadın ve çocuklar için sığınma evleri açılmalı, bu hizmetlerden trans kadınların da yararlanması sağlanmalı,
- Mobbinge, şiddete, tacize ve istismara uğrayan kadın emekçilerin tayin ve yer değişikliği talepleri herhangi belge ibrazı istenmeksizin kabul edilmeli,
- Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylanmalı, cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir çalışma ortamı sağlanmalı,
- Kadın ve kız çocuklarının yoksulluktan kaynaklı oluşabilecek sağlık sorununu önlemek amacıyla regl dönemlerinde kullandığı ürünlerdeki vergiler kaldırılmalı, bu ürünler kamu kurumlarında ücretsiz ulaşılabilir olmalı, her kadının 45 yaşına kadar ücretsiz HPV aşısı olabilmesi sağlanmalı,
- 8 Mart resmî tatil olmalı ve TİS’te tanınmalıdır.