Bazı insanlar hayatı boyunca büyük fırsatlar bekler. Daha güvenli, daha garantili, daha net görünen bir yol olsun isterler. Ama gerçek şu ki, büyük kazançlar asla herkes için bariz olan yollardan gelmez. Kazananlar her zaman erken görenler, inananlar ve harekete geçenlerdir.
Tarihte ve iş dünyasında defalarca gördüğümüz bir gerçek var: Bir fırsat geldiğinde, onun gerçekten bir fırsat olup olmadığı hemen belli olmaz. Çünkü yeni olan her şey, belirsizlik taşır. Ancak en büyük girişimciler, iş insanları ve yatırımcılar, belirsizliği yönetebilen, cesurca adım atan kişilerden çıkar. Tabi burada fikri getiren ve organize eden kişinin veya kurumların ciddi fizibilite raporları büyük önem arz eder.
Düşünün, yıllar önce biri size şunu söyleseydi:
* “İnsanlar kahve içmek için sıraya girer mi? Saatlerce bir kahve dükkanında oturup çalışır mı?”
* “Ofisler gereksiz olacak, insanlar bilgisayarlarını alıp paylaşımlı ofislerde çalışacak.”
* “Online toplantılar, fiziki ofislerden daha fazla tercih edilecek.”
O zamanlar bu fikirler belki de fazla radikal görünüyordu. Ama bugün ne görüyoruz?
* Küçük bir kahve dükkanı olarak başlayan bazı markalar dünya çapında dev zincirlere dönüştü.
* Paylaşımlı ofisler ve sanal ofisler artık kurumsal şirketlerin bile kullandığı standart bir iş modeli oldu.
* Dijital toplantılar, klasik iş modellerini tamamen değiştirdi.
İşte fırsat tam da budur. Önce görenler kazanır. Ama “Biraz daha şekillensin, otursun, sonra girerim” diyenler, o fırsatın sadece izleyicisi olur.
Bir zamanlar küçük bir kahveciye yatırım yapmayı reddeden biri, bugün o markanın global bir zincir haline geldiğini izliyor olabilir. Bir zamanlar “Ofisler gereklidir” diyen biri, bugün şirketlerin sanal ofislere geçtiğini görüyor olabilir.
• Fırsatlar gelip geçicidir. Hiçbir fırsat sonsuza kadar sizi beklemez.
• Bekleyenler hep kaybeder. Çünkü zaman, sadece ilerleyenler için çalışır.
• Yeni iş modelleri her zaman birilerine “riskli” gelir. Ama en büyük kazananlar, o riskin içinde potansiyeli görebilenlerdir.
Bugün bir girişimcinin fikri var, potansiyeli var ama desteğe ihtiyacı var. Onun yanında duranlar, iş büyüdüğünde en büyük kazananlar olur. Ama ne olur? İnsanlar bekler. “Acaba olur mu?” diye düşündükleri sırada, iş ilerler, değerlenir ve sonrasında aynı fırsatı 5 katına verseler bile alamazlar. Çünkü işin başında ihtiyacı olan kişi, artık kimseyi istemez.
Yıllar sonra dönüp “Keşke o zaman girseydim” diyenlerden mi olmak istersiniz, yoksa “İyi ki o fırsatı değerlendirdim” diyenlerden mi?
Bunu belirleyen tek şey zamanında harekete geçme cesareti!