Atatürk diyor ki:
“Ordu, Türk ordusu!.. İşte bütün milletin göğsünü güven, gurur duygularıyla kabartan şanlı ad! Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. 1937,
Bütün millete kararlılıkla ve kalp güvenliğiyle bildiririm ki, cumhuriyet orduları cumhuriyeti ve kutsal topraklarını güvenle koruma ve savunmaya güçlü ve hazırdır. 1925,
Türk vatanının ve Türklük topluluğunun şan ve şerefini, iç ve dış her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan görevini her an yapmaya hazır ve hazırlanmış olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve güvenimiz vardır… büyük bir nefis feragati ve yaşamı hiçe sayma ile her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğunuza eminim. 1938,
… Bunun içindir ki Türk milleti, tehlikelere karşı elinde kılıç yürümeye hazır bulunan kahraman çocuklarına derin güven beslemiştir ve bu güveni daima besleyecektir. Bundan sonra da, Türk milletinin yüce idealinin gerçekleşmesi için kahraman asker evlâtları hep önde gidecektir. 1925
Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir.”
KAHRAMAN TÜRK KADINI
Atatürk muhtelif şehirlerde ve tarihlerde yurt gezilerinde yaptığı konuşmalarda kadınlarımız için bakınız neler söylüyor?
Kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın…
Çok büyük şükranla görüyoruz ve görmekteyiz ki, hiç bir yerde kadınlarımız erkeklerden aşağı değildir. Hemen her yerde kadın ve erkek seviyesi arasında bir eşitlik görmekteyim. Bu durum övgüye değerdir…
İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?...
Kadınlarını okutmayan milletler yıkılmaya mahkumdur…
Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şeyi kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olmak zorundadır…
Bu kadın sorununda cesur olalım. Kuruntuyu bırakalım, açılsınlar, onların beyinlerini ciddî bilim ve bilgi ile süsleyelim. Namusu, bilgiyi sağlıklı şekilde açıklayalım. Şeref ve onur sahibi olmalarına birinci derecede önem verelim…
Ben, saygıdeğer hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, tersine pek çok yönlerde onların üstüne çıkacak bilgi ve kültürle donanacaklarına asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle inananlardanım…
Kızlarımızın vatan ve milletin yüksek menfaatlerini savunup koruyabilecek kabiliyette yetiştirilmesi milli eğitimde esas tutulmalıdır. Ve kız çocuklarımıza entelektüel yetkinlik kazandırılması elzemdir…
Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar…
Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez…
Fakat yine o arkadaşlara söyleyiniz ki, Türk Milleti’ne, Türk Cumhuriyeti Devletine karşı yapmaya mecbur olduğumuz görevler bitmemiştir ve bitmeyecektir.
Bu dünyadan göçerek Türk Milleti’ne veda edeceklerin, çocuklarına, kendinden sonra yaşayacaklara son sözü şu olmalıdır :
“Benim, Türk Milleti’ne, Türk Cumhuriyeti’ne Türklüğün istikbaline karşı ödevlerim bitmemiştir. Siz onları tamamlayacaksınız. Siz de, sizden sonrakilere, benim sözümü tekrar ediniz.
...Yüksek Türk, senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.’’
Millî Savunma Üniversitesi (MSÜ) Kara, Deniz ve Hava Harp Okulları Diploma ve Sancak Devir Teslim Törenleri yapıldı. TSK tarihinde bir ilk olarak Kara Harp Okulundan Teğmen Ebru Eroğlu, Hava Harp Okulundan Teğmen İkra Kuyumcu ve Deniz Harp Okulundan Teğmen Şeyda Yıldırım eğitimlerini birincilikle tamamlayarak okullarından başarıyla mezun oldular.
Atamız ileriyi görmede bir kez daha haklı çıktı.