Avrupa’nın en büyük kenti İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan davalar ve verilen tutuklama kararlarını hukuka uygun bulmadığımı, bu suçlamalara inanmadığımı defalarca yazdım çizdim, anlattım.

Özellikle de sosyal medyada bu görüşlerimi dillendirdiğim zaman iktidar yanlısı bir çok troll hesap beni taraflı yazmak, objektif olmamak ve hatta para almakla suçladı.

Peki, ben mama kabıma biri biraz kemik koydu diye yazı yazar, laf eder miyim?

Beni şahsen yakından tanıyanlar paraya pula, şana şöhrete, makam mevkiye önem vermediğimi daima burnumun dikine gidip başımı belaya sokma riski olsa dahi doğru olduğunu düşündüklerimi söylediğimi ve asla güce biat etmediğimi bilir.

Ama elbette beni herkes kişisel olarak tanıyamaz ve bunlar nemalanmak derdine düştüğümü falan sanabilir bende buradan onlara açık açık soruyorum; Yahu derdim mamalanmak olsa neden muhalefet ile uğraşayım?

Herkes biliyor makam mevki, para pul dağıtma gücü iktidarda çok ama çok daha fazla, üstelik iktidara yandaşlık etmek çok daha risksiz ve konfor alanı çok daha büyük. Eğer derdim nemalanmak olsa iktidara yanaşıp kolayca amacıma ulaşabilirim değil mi?

Ben aptal mıyım da kolay ve risksiz yolu seçmek varken zor zahmetli ve riskli yoldan gideyim nemalanmayı muhalefetten bekleyeyim?

Şimdi gelelim asıl konuya; ben neden Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının suçsuzluğuna inanıyorum?

Cevap çok açık aynı anda:

1- Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edildi.

2- Ekrem İmamoğlu hakkında mali suçlardan dava açılıp tutuklandı.

3- Ekrem İmamoğlu hakkında Kent Uzlaşısı üzerinden terör suçlaması yöneltildi dava açıldı şimdilik tutuksuz yargılanmasına karar verildi.

Şimdi sizce de bu üç olayın aynı ana tesadüf etmesi işin hukuki değil önceden planlanmış siyasi bir operasyon olduğuna işaret etmiyor mu?

Bu operasyonun önceden planlanmış olduğunun en büyük göstergesi ise Recep Bey’in “Turpun büyüğü heybede” iddiasını dillendirdiği konuşması değil midir?

Diploma işini geçelim çünkü oradan bir şey çıkmaz cinayet olsa 30 yılda zaman aşımına uğrar kazanılmış hak kapsamına girer kimse bir şey yapamaz.

Geriye iki dava kalıyor:

1- Mali suçlarla ilgili dava:

Bakın bir kişi mali suç işliyorsa öncelikle yakalanmayacağına ya da yakalansa bile cezasız kalacağına inanması gerekir.

Adi suç kapsamındaki bir hırsızlık olayında bile hırsız yakalanacağını bilirse bu suçu işlenmez değil mi?

Peki, Ekrem İmamoğlu baldırı çıplak karnı aç naçar bir ser sefil biri değil malı mülkü, varidatı olan zengin bir iş insanı aptal mı ki kamu yöneticiliği yaparken yolsuzluk hırsızlık yapıp onca malını mülkünü riske atsın?

Üstelik Ekrem İmamoğlu iktidarın gözünün üstünde olduğunu, en ufak bir hatasının kollandığını çok net bir şekilde biliyor! Herkesin malumu belediyede bin bir müfettiş fink atıyor, deşmedikleri dosya, açmadıkları dolap yok yani en ufak bir yolsuzluğun eninde sonunda ortaya çıkacağı kesin. Hal böyleyken Ekrem Başkan aptal mı da kendine Cumhurbaşkanı olmak gibi bir siyasi kariyer planlarken böyle bir yolsuzluğa kalkışsın?

Zaten dava açanların elinde ciddi bir kanıt ya da suçlama olsa gizli tanıklara falan ihtiyaç duymazlardı değil mi?

Sonuç olarak bu davalardan bir şey çıkma olasılığı yoktur.

2- Terör suçu ile ilgili dava:

Bu suçun dayanağı seçimlerde DEM parti ile iş birliğine girmek Kürtlerin batıda da seçilme ve temsil hakkı kazanmasına yol açmak!

Yahu DEM TBMM’de temsil edilen yasal bir parti değil mi?

DEM yasal bir partiyken bu parti ile iş birliği yapmak nasıl suç olabilir ki?

Üstelik bugünlerde bebek katiline af ve başkent uzlaşısı çerçevesinde AKP ve MHP DEM ile pek yakın bir işbirliği yapmıyor mu?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bebek katili için umut hakkı çerçevesinde af talep etmiyor mu?

Yani sonuç olarak bu terör dosyasınında hem içi ve hem de manası boştur Ekrem Başkana buradan bir suç isnat edilemez.

Ayrıca bu iki suçlamadan tek bir tanesinin içinin dolu olduğuna inanılsa diploma iptali gibi saçma sapan, yapanı komik duruma düşüren bir işe kalkışılmazdı değil mi?

Böyle düşündüğüm için Ekrem Başkan ve arkadaşları suçsuzdur diyorum.