Geçtiğimiz hafta hayli kalabalık bir meclisteydim, her muhabbetin, önünde sonunda olduğu gibi “ne olacak bu memleketin hali?” sorusu arz – ı endam eyledi. Hemen belirteyim ki, bu kalabalık meclis, genelde iktidarın uygulamalarından memnun olmayan insanlardan oluşuyordu.
İmamoğlu`nun yargılanmasından, Türk Lirasının düşüşüne, dış politikada olanlardan, eğitim sistemine kadar her şey konuşularak, hükümetin bu işi beceremediğine kanaat getirildi ve her zamanki gibi çözüm önerisi asla sunulmadı. Her haltı didiklemeyi seven ben, “öneriniz nedir?” diye sordum.
Hükümeti beğenmeyenler, muhalefeti de beğenmiyordu ama “bundan kötü olamaz” diye düşünenlerle, “yeni gelen de önce karnını doyurur” diyenler arasında gidip gelen muhabbet bir yere varmamak üzereydi ki, biri bir laf attı ortaya; “Atatürk gibi biri gelmeden hiçbir şey düzelmez.” Atatürk gibi biri öyle mi?
Atatürk`ü sadece bir insan olarak algılayan, Atatürk`ün bir fikir olduğunu bile anlayamayan, mürekkep yalamış, yurt dışında da yaşamış, kalbur üstü insanların arasındaydım yine. Hatta biri tam Halk TV ağzıyla “keşke bir daha çıksa gelse Samsun’dan” dedi. Eyvahlar olsun…
Çok net ifade ediyorum ki; Atatürk`ü ya da onun gibi bir lideri bekleyenler yüzünden bu haldeyiz. Onun çizdiği yolu takip etmeden, Atatürk gibi olmaya çalışmadan, o fikri anlamadan, fikrin içeriğini özümsemeden, neyin, niçin yapıldığını kavrayamadan, egemenliğini bir liderin sultasına devretmek için bekleyenler yüzünden…
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”, “Benim mirasım ilim ve akıldır”, “İlim ve fennin, yaşadığımız çağda gelişmesini idrak etmek ve ilerlemesini zamanında izlemek şarttır”, “Eğer ülkeyi kurtaracak bir lider beklemekteyseniz ben size hiçbir şey öğretememişim demektir” diyen adamın, ne dediğini anlayamayan ve hala onu bekleyen, tahsilli, medeni, çağdaş ve ilerici insanlar… Bir daha eyvahlar olsun.
Onun çizdiği yolun doğru olduğuna inanıyorsak neden onun gibi olmayı seçmek yerine, onun gibi birinin gelmesini bekliyoruz? Onun vizyonuna sahip olmak için, neden onun kadar okumuyor, onun gibi düşünmeye çalışmıyor, onun hedeflerini çağdaş dünyayla uyumlamaya uğraşmadan, sadece bekliyoruz. Bizim bu lider bekleme sevdamız ne olacak? Diyelim ki lider bekliyoruz çok güzel. Peki, neden bir gün o lider çıkıp gelir diye kendimizi hazırlamıyoruz? Birisi bizi gütsün, birisi bize emir versin de biz yapalım diye neden çırpınıyoruz? Niye her ismi öne ÇIKARILANI lider olarak kabullenmeye hazır bekliyoruz? Birileri onu unutturmaya çalışıyorsa biz de sürekli hatırlamak ve hatırlatmak için neden çaba harcamıyoruz?
Elbette ve şükürler olsun ki “asker millet” kavramının vücut bulmuş haliyiz de bu kadar emir bekleme sevdamız fazla değil mi? Fikri manada kendimizi geliştirmeden, birinin başımıza geçmesini beklemek ve onun fikirleri doğrultusunda hareket etmek için can atmak neden? Her şeyi tek bir kişinin omuzlarına yüklemek neden? Her şeyin en doğrusunu, kayıtsız şartsız o gelmesi beklenen liderin bileceğine dair inanmışlık neden?
Lider, hareketten doğar, harekete geçmek için lider beklenmez. Haydi, kalın sağlıcakla.