Birçok ünlünün menajerliğini yapan aynı zamanda ID ajansının sahibi olan Ayşe Barım geçtiğimiz aylarda Gezi parkı olayları sırasındaki aktif rolü sebebiyle tutuklanmıştı. Ayşe Barım hakkında yazılan iddianame kabul edildi.
Davasının ilk duruşma tarihi 7 Temmuz ünlü menajer hakkındaki hapis istemi 30 yıla kadar çıkıyor.
Öte yandan verilen bu karar sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Menajerliğini yaptığı birçok ünlü bu karara itiraz etti. Ayşe Barım cephesinden henüz bir açıklama yapılmış değil.
NE OLMUŞTU?
Ünlü menajer Ayşe Barım, 2025 yılı başında Gezi Parkı eylemlerine ilişkin yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Barım, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla tutuklanarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanacak.
Ayşe Barım'ın Menajerlik Kariyeri ve Etkisi
Ayşe Barım, ID İletişim adlı menajerlik ajansının kurucusu olarak Türkiye’nin en ünlü oyuncularının menajerliğini üstlenmesiyle biliniyor. Hande Erçel, Hazal Kaya, Serenay Sarıkaya, Halit Ergenç ve Bergüzar Korel gibi önemli isimlerin menajerliğini yapmış olan Barım, sektörün önde gelen figürlerinden biriydi. Ancak, son yıllarda sektördeki "tekelleşme" iddiaları ve bazı oyuncuları piyasadan uzaklaştırma iddialarıyla da gündemde yerini almıştı.
Savcılığa Sunulan Tanık İfadeleri ve İddialar
Soruşturma sürecinde Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Nejat İşler, Mehmet Günsür, Ceyda Düvenci, Rıza Kocaoğlu ve Nehir Erdoğan gibi ünlü oyuncular tanık olarak ifade verdi. Tanıkların, Ayşe Barım’ın sektördeki güçlü etkisini doğruladığı ancak eylemlere katılım ve finansal destek iddialarına dair herhangi bir somut kanıt bulunmadığı belirtildi. Barım ise savcılıktaki ifadesinde tüm suçlamaları reddederek, Gezi Parkı eylemlerine katılmadığını ve finansal destek sağlamadığını iddia etti.
Ayşe Barım’ın Mahkeme Süreci ve Geleceği
Ayşe Barım’ın duruşması 7 Temmuz 2025 tarihinde İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak. Bu dava yalnızca Barım’ın kişisel geleceğini değil, aynı zamanda Türkiye’nin medya ve eğlence sektöründeki güç dengelerini de yakından etkileyecek gibi görünüyor.