NOT: Bu bir siyaset yazısı değildir, siyasete çekenlerin günahları boyunlarınadır.
Değişimi kabullenmek hep zor olmuştur. Gelin biraz tarihe bakalım.
Atalarımız, doğal afetlerden sakınmak, daha iyi beslenebilmek ve bilumum sebepten ötürü, mağara değiştirmek, bölge değiştirmek hatta kıta değiştirmek zorunda kaldıklarında bunları çok severek mi yapmışlardır sizce?
Anaerkil sistemden ataerkil sisteme geçiş sancısız mı olmuştur?
İlk evvela teolojik bir sisteme geçiş, oradan belki monarşiye belki demokrasiye ya da her neyeyse işte, ona geçiş kolay kabullenilmiş olabilir mi?
Göçebelikten tarım toplumuna, tarım toplumundan ülkelere, ülkelerden krallıklara geçiş aşamaları sakince aşılmış mıdır?
Topraklarımıza gelelim.
Biz matbaayı yüzyıllar boyunca kabul etmemiş toprakların sahibi olarak, reformun, rönesansın etkilerini nasıl kabullenebilirdik? Demokrasiyi kabullenebildik mi? Bize demokrasi sadece sandığa gidip oy vermek olarak lanse edildi, biz sadece onu kısmen kabullendik.
Sanayii devrimi, soğuk savaşın başlaması bitmesi, uzay yarışı, Berlin Duvarının yıkılması Sovyetlerin dağılması, başlayan biten konvansiyonel ve iç savaşlar, İnternet, globalleşen dünya, kripto para, robot teknolojisi, yapay zekâ, güneş sisteminin uzağına seyahatler, binlerce bilimsel gelişme…
Dünya bu kadar şeyin sayesinde değişirken bizim değişimi kabullenmemek için harcadığımız çaba niye? Yüzyıllar, hatta binyıllar öncesinden bakmak niye? Geleneklerimizi kaybedelim demiyorum elbette, sadece hala Ortadoğu bataklığına doğru gitme çabamız niye diye soruyorum. At gözlüğünü anlamak istemesem de anlıyorum da dinozor gözlüğü takmak niye diye soruyorum.
Albert Einstein`in “Zekanın ölçüsü değişme yeteneğidir” lafını düşündüğümde zekâ konusunda en altlarda kalma çabamız niye diye soruyorum. Sokrates`in “Değişimin sırrı, tüm enerjinizi eskiyle savaşmaya değil, yeniyi inşa etmeye odaklamaktır” lafını neden bilmek istemiyoruz diye soruyorum.
Değişimden korkmanın aptallık olduğunu, değişimin seve seve geleceğini ve değişmek istemeyenleri bir sel gibi altına alacağını neden görmüyoruz diye soruyorum. Direnenlerin, kendi hegemonyalarını devam ettirmek için yaptıkları baskı çabasını, kendilerini değiştirmek için neden harcamadıklarını soruyorum.
İlk kez neden uzun yazdığımı da kendime soruyorum ama cevabını bilmiyorum. Bu vesileyle bir değişiklik yapıp büyüklerin gözlerinden, küçüklerin ellerinden öperek iyi bayramlar diliyorum. Haydi, kalın sağlıcakla.