“Kadınlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde” yetim öksüz “kalan çocuk olur.Bir anne gider…Bir dost…Bir arkadaş…Bir sevgili.Ne...

“Kadınlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde” yetim öksüz “kalan çocuk olur.

Bir anne gider…

Bir dost…

Bir arkadaş…

Bir sevgili.

Ne çok kişi yok olur aslında, bir kadın gittiğinde.” (Bekir Yıldız)

Toplumsal olaylarda kadınlarımızın rolü her zaman için ön plandadır. Yaşam için özgürlük için, daha güzel bir hayat için. İlk ateşin fitilini korkusuz kadınlarımız yakar. Tüm bunlara karşı maalesef ülkemizde kadına şiddet ve ölümler her geçen gün artmaktadır.

Oysa şiddeti uygulayanı da katil olanı da bir kadın doğurmuştur. Gel gör ki erkek gücü ve kafası o an ne yaşar kadına neden zor kullanır ya da ölümüne sebep olur onu çözebilmiş değiliz.

Gün geçmiyor ki kadın cinayeti, tecavüz darp işkence haberlerini her an duyuyoruz, okuyoruz. Sanki olaylar normalmiş gibi bu haberler medyanın artık üçüncü sayfalarında yer bulmaya sıradanlaşmaya başladı.

İnsan ölümleri özellikle kadın cinayetleri artık sayılarla ifade ediliyor. (Bugün şurada 2 kadın öldürüldü, 3 kişiye tecavüz edildi.) Bu duruma insanoğlu nasıl geldi, anlamakta zorluk çekiyoruz.

Nazım Hikmet Ran ne diyor:

“Sizi de bir ana doğurmadı mı”

Analardır adam eden adamı

Aydınlıklar önümüzde gider.

Sizi de bir ana doğurmadı mı?

Analara kıymayın efendiler.

Bulutlar adam öldürmesin.”

Artık bulutlar değil insanlar adam öldürüyor Nazım ustam! Sokak ortasında elinde bıçak, pala, silah kadını yere yatırmış kurbanlık koyun keser gibi vahşet uygulayan caniler karşımızda. Kimsenin cesaret edip yanaşmadığı katil ruhlu adamlar mantar gibi çevremizde çoğalmaya başladılar.

Devletin kolluk güçlerini bile dinlemeyen bu canilerin işledikleri cinayetler karşısında yasalardaki boşlukları bilip, hayatlarını özgürce korkusuzca yaşamalarına artık dur demeliyiz.

Her geçen gün bu durumu gören, içindeki şeytanı gün yüzüne çıkarmaya davet edilen bu insan müsveddelerine dur deme vakti geldi geçiyor.

Canımız yanıyor, ekranlarda duyulan feryatlar, genç yaşta yok olan hayatlar, solan gençler ve umutsuz yarınları çoğalan genç kadınlar ve kızlarımıza her zaman destek olmak gerekiyor.

Kadın ölümleri bir sayı olmaktan çıkarılmalı. Ağıtlar yerine sevinç çığlıkları atılmalı.

Kadına şiddet yerine gülen eğlenen genç kızlarımız, neşe içinde çocuğunu büyüten annelerin sesini duymalıyız.

Yasalar en ağır bir şekilde bu canilere uygulanmalı. Kesinlikle kâğıt üstünde yasalar olarak kalmamalı derhal hayata geçirilmeli. Yoksa dünyada ve ülkemizde kadınlarımıza karşı şiddetin boyutları her gün kartopundan çığa dönüşerek hareket etmeye devam edecektir.

Gece geç vakitte arabası ya da toplu taşımayla evine giden erkekler gibi kadınlarımız kızlarımızda gece geç saatte korkusuzca evine gidebilmeli.

Bu güven ortamı ve denetimlerin artması hem bu canilere dur diyecek hem de cinayetlerin önüne geçilmiş olunacaktır.

im olursa olsun üç maymunu rolünü unutup “görmedim, duymadım, bilmiyorum” yerine, Gördüm, Duydum, Biliyorum cesaretini göstermeliyiz. Yoksa her işimiz gibi kadın cinayetlerine dur dememiz bir başka bahara kalır.

Gelişen teknolojiyle anında müdahale etmek ve dur demek artık elimizde deyip “Bekir Coşkun” ustamıza yenide kulak verelim…

Kadınlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde” yetim öksüz “kalan çocuk olur.

Bir anne gider…

Bir dost…

Bir arkadaş…

Bir sevgili.

Ne çok kişi yok olur aslında, bir kadın gittiğinde.