1971 yılında Amerika`da Stanford Üniversitesinde bir deney gerçekleştirilir. 24 psikoloji öğrencisinin katıldığı bu deney, günümüz dünyasını da aydınlatır. Deneyde, öğrencilerin bir kısmı mahkûm rolünü oynar, geri kalanlarda gardiyan. Deneyin hemen başından itibaren bir şey olmaya başlar ve giderek şiddetlenir. Gardiyan rolünü oynayanlar gücü eline geçirince mahkûm rolünü oynayan arkadaşlarına eziyet etmeye başlar. Önce psikolojik şiddet, sonra fiziksel şiddet… Deney erken bitirilir çünkü mahkûm rolünü oynayanlar ölümle bile yüzleşir…

Yazıya neden bu deneyle mi başladım?

İnsan fıtratından bahsedeceğim çünkü. İnsanın gücü eline geçirdiğinde neye dönüşebileceğini maalesef sürekli tecrübe ediyoruz. Ders çıkarmıyoruz. Tarih, sürekli tekerrür ediyor ve alenen bir bataklığa sürükleniyoruz. Görece eğitimsiz, dogmalara inanmaya meyilli, okumayan, düşünmeyen, sorgulamayan insanların oluşturduğu toplulukları, paranın ve güya seçimlerin getirdiği gücü sürekli kötüye kullanan liderler yönetir. Bu liderler, hazmederek gelmedikleri için güç zehirlenmesine kapılmaya da mahkûmdur. Hayır, İsrail, Hamas, Filistin, İran ve diğer dünya devletleri arasında henüz yaşanmaya başlanan ve altında çok bariz bir planın olduğuna neredeyse emin olduğum hadiselerden bahsetmeyeceğim. Birçok analist ve uzman bunları değerlendiriyor zaten. Yazılarımı okuyanlar bilir ki, işin özüne inmeye çalışıp, günlük siyasi gelişmelerden çok, hadiselerin neden ve nasıl olduğu konusuna eğilirim.

Konumuz güç! Daha doğru anlatımla; insan gücü eline geçirirse ne olur?

*Güç zehirlidir, gücü hisseden bir daha bırakmak istemez ve her geçen gün artan bir tutkuyla güce bağımlı olur. Gücü biraz bile azalırsa dengesizleşir. Dün inkâr ettiğini bugün kabullenir ya da tam tersi. Her şey gücünün artarak sürmesi içindir.
*Etrafında bir anda oluşan ve kendisine adeta tapan güruh her seferinde yalakalık dozunu arttırır ve güç sahibini “Tanrı” yerine koymaya başlar. “Tanrı” olduğunu zanneden sıradan insan, herkesin kaderini etkileyecek kararları son derece kolay almaya başlar. Kendisini denetleyen tüm organizasyonları, son derece demokratik(!) yollarla ortadan kaldırır ya da çıkarına göre düzenler.
*Kendini güya “Tanrılaştıran” insan, hata yaptığını kabul edemez. Kendinden o kadar emindir ki, aksini söyleyenlere şiddet uygulamaktan çekinmez. Kendisine karşı olanları her türlü uygulamayla korkutur, cezalandırır, yok eder. Etrafında sadece kendisine biat eden insanlar kalan “sahte Tanrı”, daha da fütursuzca hareket etmeye başlar.
*Gücün, gücünden faydalanan asalak tayfa, yalakalık tazminatı olarak; kendi cebini doldurmaya, tepeden düşen güç kırıntılarıyla başkalarını ezmeye başlar. Kraldan çok kralcı olur ama sanki kral kendisiymiş gibi davranır.
*Adalet, insanlık, ilahi korku gibi kavramlar artık kimsenin umurunda değildir. Güç tamamen onların elindedir ve dünya gerçeklerinden uzaklaşırlar.
*Kendilerini uyaranları ciddiye almazlar, sadece kendileri ve kendi gerçekleri vardır, dönüp tarihe bakmazlar, ders almazlar. Devran ilelebet sürecekmiş gibi düşünürler. Ülkelerin, insanların kaderlerini yazmaya başlarlar.
*Elbet gemi su almaya başlar, bazı fareler gemiyi terk eder ve gemi hakkında üstü kapalı bilgiler verir. Bu, güç sahibinin hoşuna gitmez, bir şekilde başkaldıranın sesini kesmek ister. Bazen maddiyatla, bazen şiddetle, bazen de ortadan kaybolmasını sağlayarak, güç imparatorluğunu devam ettirmek ister. İlk başlarda başarılı da olur. Bir müddet daha egemen gücün korkusu insanların üzerinde kalır ancak, her şeyin bir son kullanma tarihi vardır, gün gelir ya güç sahibi bir şekilde bertaraf olur ya da güç sahibinin yönettiği kavramlar tarih olur.

İşte yazının ve insanlığın ana fikri de burada ortaya çıkar. Güç sahibi gittiğinde, yeni geleni de mi “Tanrılaştıracağız”? Eskinin intikamını almasını isteyip onun da bir hınç ve güç imparatorluğu kurmasını mı seyredeceğiz? Yoksa eskinin yalakalarını adaletli bir adalete teslim etmesini, herkesi olması gerektiği gibi eğitip, birlik içinde bembeyaz bir sayfa açmasını mı isteyeceğiz? İnsanlığın en büyük açmazı budur. Çözebilir miyiz? Hiç sanmıyorum. Onun için siz, siz olun güç zehirlenmesine yakalanmaya başlayan birini görürseniz kendiniz için tedbir almaya başlayın çünkü güç zehirlenmesine yakalanan birinin tedavisi imkânsızdır.

Haydi, kalın sağlıcakla.