Ankara’da yaşayıp da Gençlik Parkıyla anısı olmayan yoktur herhalde. İşyerime yakın olmasından dolayı öğle arası biraz...

Ankara’da yaşayıp da Gençlik Parkıyla anısı olmayan yoktur herhalde. İşyerime yakın olmasından dolayı öğle arası biraz hava almak ve kuşların seslerini duymak istediğimde kendimi gençlik parkına atıyorum. Parkı gezerken geçmişe bir yolculuk yapıyorum her seferinde.

Maalesef çocukluğumun, gençliğimin Gençlik Parkı değil bu park. O güzelim dokusunu 1980’den sonra yitirdi.

Geçmişin o güzelim havasını, beton kafeler, lokanta tarzı bir mimari büründürüp sanki Gençlik Parkından öç alındı. Cumhuriyetin değerlerinin yıkılıp silinmesine tanık olmak çok acı vericiydi.

Lunaparkında çarpışan arabalara binmek, çay bahçelerinde semaverle çay içmek, gölde kayıkla gezmek, buz gibi fıçı birasını yudumlamak, minyatür trenle gölün etrafında tur atmak, aile gazinosunda ünlü sanatçıları dinlemek çok büyük bir keyifti. Artık bu saydıklarım anılarda kaldı.

Parkın kuruluş hikâyesi de bakın nasıl olmuş.

*Ankara’nın başkent yapılması serüveni içerisinde İncesu Deresinin taşkın alanı olan bataklık ki toplam 270.000 metrekare arazidir bu alan, şehrin büyük park ihtiyacını karşılamak üzere düşünülür. 1936’da Gençlik Parkını bu bataklık sahası üzerinde yapılması kararı verildiğinde tasarımcı olarak Fransız Theo Leveau seçilmiştir.

İncesu mecrası temizlenecek ve üzeri kapanacaktır. Filtre istasyonundan 40 milimetrelik borularla saniyede 150 litre akacak su getirilecektir. Meydanda büyük bir havuz olacak üzerinde bir adacık bulunan havuzda motor ve sandallar yer alacak ve ayrıca adaya iki de köprü yapılması planlanır.

İlk projeden sonra, Ankara ikliminde yaşayabilecek kuşlar için bahçe, açık hava halk tiyatrosu, çocuk bahçesi, labirent, yüzme havuzu ve atlı gezintiler için 2200 metrelik bir gezi yolu düşünülür. 1951 yılında gösteri için gelen İtalyan Lunaparkı benzeri Gençlik Parkı içinde kurulur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında bataklıklarla kaplı olan yaklaşık 28 hektar büyüklüğündeki arazide park kurulur. Park yapılmasına karar verilen arazinin bir bölümünde zamanında “Ay-Yıldız” adında bir futbol sahası bulunur.

Parkın inşaatına 1936 yılında başlanır. TBMM tarafından 600 bin TL ödenek ayrılarak iki yılda bitirilmesi planlanan park 22 Nisan 1941 tarihinde jandarmalar tarafından evlerinden alınan 12 bin gayrimüslim erkeğin bir bölümü 20 Kur’a İhtiyatlar adı verilerek parkın yapımında çalıştırılır. (Tanzimat sonrası askerlik işlerinde kullanılan bir usul)

Park 19 Mayıs 1943’te tamamlanarak hizmete açılır. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda açıldığı için de parka “Gençlik Parkı” adı verilmişti.

Park açıldıktan sonra yıllarca, semaverde çay, İstanbul’un en gözde ses sanatçıları parkta Başkent’in sahiplerini ağırlar. Parkın büyük havuzunda sandallarla gezmek dışında yüzmek ve diğer sportif etkinlikler için de yararlanabileceği düşünülür. 1944 yılının 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda havuzda yüzme, kürek ve yelken yarışları düzenlenir. Ankara gibi susuz, kurak bir kentte böylesine büyük bir havuz ve ağaçlık alanın önemi küçümsenecek gibi değildir.

Benim yaşadığım ve gördüğüm Gençlik Parkı artık anılarımızın arasında kalmış bulunmakta. Yine de nefes almak, göl kenarında gezmek, lunaparktan gelen müzik seslerine karışan insan seslerini duymak, Gençlik Parkı’nın içinde olmak güzel diyelim.

Sizde anılarınızı yorumlarınızı köşe yazımı okuduktan sonra yazarsanız çok sevinirim.

*Çeşitli kaynaklardan alıntılar.