IMF dayatması ekonomi politikalarının en önemli ayağı bütçe açıklarına neden olan sosyal güvenlik açıklarının azaltılması ve en nihayetinde kapatılmasıydı. Açık ve net olarak söylemek gerekirse AKP iktidarı bu yönde IMF’den aldığı talimatların gereğini bütün iktidarı boyunca harfiyen uygulamış bulunmaktadır.

IMF dayatması ekonomi politikalarının en önemli ayağı bütçe açıklarına neden olan sosyal güvenlik açıklarının azaltılması ve en nihayetinde kapatılmasıydı. Açık ve net olarak söylemek gerekirse AKP iktidarı bu yönde IMF’den aldığı talimatların gereğini bütün iktidarı boyunca harfiyen uygulamış bulunmaktadır.

EYT, intibak ve düşük ABO yani Aylık Bağlama Oranları AKP’nin uyguladığı bu IMF’ci politikaların sonucudur.

Bu gün tüm sabit gelirliler hiperenflasyona kıvamına gelen bir enflasyon seviyesi yüzünden ezilmekte, çok büyük bir geçim sıkıntısı ve borç batağı içinde çırpınmaktadırlar.

Bu doğru fakat sabit gelirliler içinde de en büyük sıkıntıyı da emekliler çekmektedirler. Emeklilik yaşlılık, hastalık ve yahut da sakatlık yüzünden çalışamaz hale gelen bir insanın ele güne muhtaç olmadan yaşamını sürdürebilmesi için kurulmuş bulunan Sosyal Güvenlik Sisteminin en önemli parçasıdır. Bu sistemin gelirleri çalışan kişiler tarafından sağlanmaktadır, yani ödenen emeklilik maaşları zamanında kesilen primlerin bir karşılığıdır. Her ne kadar sistemi devlet işletiyor olsa da sistemin finansmanı en temelde kamu kaynakları ile yapılmamaktadır. Kaldı ki kamu kaynakları ile yapılsa dahi bu neticede kimsenin babasının parası değildir, vergi veren vatandaşlardan toplanan bir kaynaktır.

Siyasi iktidarlar sosyal güvenlik sistemini iyi yönetemeyip gelir gider dengesini bozucu işler yapınca normalde kendi kendini finanse etmesi gereken sistem açık vermektedir. Bu açıkların sebebi ise kesinlikle pirim ödeyen ve emeklilik maaşı alan çalışanlar değildir, iktidarlardır.

İktidarlar öncelikle topladıkları kaynakları verimli ve üretken işlerde değerlendirmek yerine enflasyona ezdirecek popülist yöntemler ile kullanmaktadırlar. Bu yüzden emeklilik ve işsizlik sigortası gibi fonlar enflasyon karşısında erimekte buharlaşmaktadır, açıkların en önemli sebebi işte budur.

Diğer yandan hatalı vergi politikaları, kayıt dışı çalışmaya göz yumma ve hesapsız kitapsız yanlış emeklilik politikaları da sosyal güvenlik açıklarının diğer bir önemli sebebidir.

Tamam, o ya da bu sebepten sosyal güvenlik sistemi açık veriyor olabilir lakin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası açık ve nettir Anayasal hükme göre Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir ve sosyal bir devlet olmanın gereğini yapmalı gerekli olan ödemeler kamu kaynakları kullanılarak karşılanmalıdır.

Hiçbir şekilde kabul edilemeyecek husus ise geçmişte yapılan ve bu gün devam ettirilen hataların bedelinin emekliye ve emekliliğe hak kazandığı halde bu hakkı yenilen EYT’li olarak tanımlanan kesime ödetilmesidir.

Bakınız AKP iktidarının eleştirel manada sık sık kullandığı eski Türkiye’de emekli olan kişi emeklilik ikramiyesi ile başını sokabilecek bir ev alabilmekteyken bu gün bir evin bahçesinde köpek kulübesi dahi alamamaktadır!

Eski Türkiye’de en düşük emekli maaşı asgari ücretin üzerindeydi, bu gün ise asgari ücret açlık sınırının altında ve ortalama emekli maaşları bile asgari ücretin altındadır!

En düşük emekli maaşı 2 bin 500 liradır bugünkü kurla bu 170 dolara karşılık gelir. Bütün ömrü boyunca sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olarak çalışmış, primini ve vergisini ödemiş bir insanı yaşlılığında bu seviyede bir maaşa mahkûm etmek resmen ve alenen zulüm değil midir?

AKP Genel Başkanı Erdoğan, 2018 Ekim’deki bir grup toplantısında EYT’lilerle ilgili söylediği, “Erken emekli olacak. Ondan sonra ne olacak? Gidip başka işte çalışmaya devam edecek. Çift dikiş yapacak” demişti. Erdoğan’a sen iktidarın başı olarak çalışanlara emekliliklerinde insan onuruna yakışır bir hayat sürebilecekleri maaşı verdinde onlar buna rağmen mi yaşlılıklarında iş arıyorlar diye sormak gerekmez mi?

AKP resmen hem suçlu hem güçlü, zeytinyağı gibi üste çıkmaya emekliye reva gördüğü zulmü haklı çıkarmaya çalışmaktadır.

Demedi demeyin, eğer bizler çalışanların emekliliklerinde insan onuruna yakışır bir gelir elde edebilmelerini sağlayamazsak sadece emeklileri mağdur etmeyiz, bu tabloyu gören gençlerin geçimini ve geleceğini yurtdışında aramalarının da önüne geçemeyiz.