Ali DEMİRASLAN - Sonsöz Haber Merkezi

Ankara Kulübü Derneği, Cumhuriyetimizin 100. yılı nedeni ile gerçekleştirdiği faaliyetlere hız kesmeden devam ediyor. 27 Kasım'da Ankara Kulübü Derneği Genel Merkezi'nde "Gelenekten Geleceğe Keçe Sergisi"nin açılışı yapıldı.

Açılış konuşmasını Ankara Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yakup Odabaşı ve Yönetim Kurulu Üyesi Emel Koç yaptı.

Birbirinden değerli çalışmaların sergilendiği sergide, keçe sanatçılarımız bizlerle Geleneksel Keçe Sanatı ile ilgili bilgiler paylaştı.

Ankara Kulübü Derneği'nde Keçe serginizin açılışı yapıldı. Bizlere öncelikle keçenin nasıl elde edildiğini anlatır mısınız?

Keçe, tiftik keçisi, koyun, deve, tavşan, lama gibi memeli hayvanların yünlerinin su, sabun ve ısı yardımı ile oluşturulan alkali ortamda liflerin birbirinin arasına girmesi ile elde edilen atkısız-çözgüsüz sıkıştırılmış tekstil ürünüdür. Bilinen en eski kumaş cinsidir. 

Keçe Sanatı'nın tarihine baktığımız zaman bilinen en eski çalışmaların hangi dönemde yapıldığına dair bilgiler var mı?

İlk oluşumu ile ilgili birçok söylence vardır. Bunlardan en masalsı olanı Nuh Tufanı ile ilgilidir. Bu söylenceye göre Nuh’un gemisinde yer alan hayvanlar küçük bir yerde oldukları ve tufanda sallandıkları için stresten postlarını dökmüşler. Yerlerde ıslanan yünlerin üstüne bastıkça yünler keçeleşmiş ve keçelesen yünlerin içinde de yedikleri ot parçalarından desenler çıkmış. Tufan sonrası gemiden çıkarlarken, dünyanın en güzel keçe halısını geride bırakmışlar. 

Bir başka söylence ise; eskiden at binerken, yumuşak oturabilmek için atın sırtına yün serpilirmiş, ter ile hareket bu yünleri keçeleştirmiş. Kuzey ülkelerinde de, kullanılan tahta ayakkabılar içerisine daha rahat olsun diye yün koyarlarmış, yine ter ve hareketle yün keçeleşmiş.

Diğer bir anlatıya göre yüzyıllar önce keçeyi keşfeden keçe ustası Ebu Said Libabid’dir. Ebu Said Libabid yünü sıkıştırmak için ayaklarıyla döverek (teperek) günlerce uğraşmış. Ancak bu uğraşları sonuç vermemiş. Dövülen yünler tekrar açılmaya başlamış. Uzun süre bu işlemi yapan Ebu Said Libabid kederinden ağlamaya başlamış. Ancak daha sonra fark etmiştir ki, gözyaşlarının düştüğü yerlerdeki yünler dağılmamaktadır. Böylece Ebu Said Libabid keçe oluşumu için yünü döverken su katılması gerektiğini anlamış ve bundan sonra keçe dövme işlemini su ile yapmaya başlamıştır. 

Keçenin kullanımına ait en eski yazılı belge ise Homeros’un İlyada adlı eserinde yer almaktadır. İlyada destanında keçe sözcüğünün geçmesi, Anadolu’da keçenin o dönemlerde bilindiği olasılığını kuvvetlendirmektedir. 

Geleneksel yöntemlerle yapılmış ilk keçe örneklerine M.Ö.IV. ve III. yüzyıla tarihlendirilen Pazırık Kurganında rastlanmıştır. Kurganda tepme keçeden yapılmış bir eyer örtüsü bulunmuştur. Tepme keçe yüzeyler daha sonra kesilmiş keçelerle veya deri  yüzeylere aplike tekniği kullanılarak yerleştirilmiştir.

Anadolu ve özellikle de Türk Kültüründe keçe kullanımının çok yaygın olduğunu biliyoruz. Keçenin Anadolu ve Türk Kültüründeki yeri ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Orta Asya Türklerinde keçe kullanımı oldukça yaygındır. Çadırlarda, yaygılarda,, dokumalarda, at koşumlarında, eyerlerde, başlıklarda, çizmelerde vb. kullanılmıştır. Malazgirt Zaferi ile Anadolu’ya gelen Türkler diğer sanatları ile birlikte keçeyi de getirmişlerdir. Mevlevilerin giydikleri sikkeler keçeden yapılmıştır. Selçuklular döneminde kurulan Ahilik teşkilatı Osmanlı döneminde yerini Loncalara bırakmıştır. Osmanlı şenliklerinde Loncalar arasında Keçeçi’lere de yer verilmiştir. 

Keçe, yazın serin kışın sıcak tutması nedeni ile bir nevi tekstil ve yalıtım malzemesi görevi görmektedir. Farklı kültürlerde farklı şekillerde kullanılmıştır. Anadolu’da çobanlar tarafından kepenek olarak halen kullanılmaktadır. Ayrıca son yıllarda yeniden değer bulmuş ve hobi malzemesi olarak da kullanılmaya başlamıştır. Keçe ile resim ve heykel yapılması keçeyi sanatsal anlamda başka bir boyuta taşımıştır.

Oğuz Koç 1964 Yılında Konya’da doğdu. 1986’da G.Ü. Teknik Eğitim Fakültesini bitirdi. Çeşitli kamu  kurumlarında görev yaptı. 2000 yılında keçe ile tanıştı. Yurt içi ve yurt dışında pek çok kişisel ve karma sergi açtı. Festivallere eserleriyle katkıda bulundu. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı somut olmayan  kültürel miras taşıyıcısı ünvanı aldı ve Ankara Kalesi’ndeki Atölyesi’nde keçe ve Ecoprint çalismalarina devam etmektedir.

Canay Kilit, 1967 yılında Zonguldak’ta doğdu. 1990 yılında ODTÜ Metalurji Mühendisliği’ni bitirdi. Savunma Sanayii ve Telekomünikasyon sektöründe çeşitli görevlerde çalıştı. 2005 yılında Geleneksel Keçe Sanatı'yla tanıştı.

Muhabir: Ali Demiraslan