Geçtiğimiz hafta büyük bir gaflette bulunarak sabahın köründen geceye kadar televizyona mahkûm ettim kendimi. Neden böyle bir işkenceyi kendime layık gördüğüm başka bir yazının konusu olabilir, neyse.

Sabah haberleriyle başladım güne. 24 saat öncenin tüm felaket haberlerini verdiler, ekonominin durumundan, muhalefetin ve iktidarın gündelik sabun köpüğü atışmalarından bahsettiler, arada cinayet haberleri, gasp, dolandırıcılık vesaire… Son dakika gelişmeleri oldu sonra. Malumunuz bu memlekette son dakika haberi dediğinizde felaketten başka bir şey olmaz. Depremler, gözaltılar, narkotik operasyonları, yangınlar, saldırılar vesaire.

Sabah haberleri bitti, en çok izlenen gündüz kuşağı programına takıldı gözüm. Kim kimi düdüklemiş, kim kimi öldürmüş, hangi aile ferdi diğerinin kuyusunu kazmış, kaçırtmış, tecavüz ettirmiş, dolandırmış vesaire.

İçim sıkıldı, X Platformuna gireyim dedim. Komplo teorisyenleri, birbirini linçleyenler, yalancılar, felaket tellalları, hırsızlık, gasp, tecavüz, dolandırıcılık vesaire. Of dedim İnstagram`a bakayım. Bakmaz olaydım. Ne iş yaptığı belli olmayan, eğitimleri şüpheli birkaç abla, sadece mabadlarını kapatan kıyafetlerle, lokantalardan, kafelerden, milyonluk arabalardan, evlerden pozlar veriyor. Yetmiyor psikolojik açıklamalar yapıyor bununla da kalmıyor, Türkçe yazma lütfunda bulunanlar, kelimeleri bile yanlış yazıyor. Yok dedim abicim, eski falan ama gir Facebook`a. Aman Allah’ım… 70 yaşındaki dayıların abazanlıklarına eklenen, teyzelerimizin yalan yanlış hezeyanlarını gördüm.

Geç dedim oğlum bu sosyal medya işlerini, okumadığım bildirimlere kaptırdım kendimi. Faturalar, ekstreler, bir şey satmaya çalışanlar, illegal bahis sitelerinden gelen göçertme mesajları vesaire.

En iyisi birkaç arkadaşımla konuşayım dedim. Kimi aradıysam dert anlattı. Kimi sevgilisinden, anasından, babasından, eşinden dert yandı kimi patronundan, kimi parasızlıktan, kimi sağlıktan, bazısı hükümetten bazısı muhalefetten…

Yok dedim abi en iyisi yine televizyon. Yeniden döndüm baktım da ne göreyim? Ana haber öncesi kim kimi boynuzlamış, kim kimi kaçırmış, öldürmüş programları başlamış. Onlar bitti ana haberler başladı, tüm kötü olayları arka arkaya verdiler. Yetmedi, ertesi gün olabilecek felaketlerden de bahsettiler. Biter bitmez televizyon dizilerine takıldım. Berdelle hayatı kaymış kadınları, tecavüzleri, birbirine silah çeken mafyaları, kavuşamayan aşıkları, kavgayı, dayağı, dolandırıcılıkları filan izledim.

Sonra dayanamadım en iyisi uyumak dedim. Yine demez olaydım. Uyuyabildiğim birkaç saatte de bilinçaltımın leşliğine eklenen, tüm gün maruz kaldığım leşliklerin oluşturduğu çöplükle uğraştım, sıçrayarak uyandım.

Hani soruyoruz ya “ne oldu bize, neden herkes psikopat, neden mutlu tek bir insan bile göremiyoruz, toplumdaki bu nefretin, bu kavganın sebebi nedir” diye… Eee nolacağdıki?