Kampımızın hayata geçirilmesinde emek veren herkese teşekkür ederken, kamp alanının terasında denizin soluğunu dinleyerek ve iyot kokusunu ile anason kokusuna yoldaş ederek rakımı yudumluyorum.


Kimler mi bu teşekkür ettiklerim;

“TATİL BİZİM DE HAKKIMIZ” Sloganı ile yola çıkan; Başta Kadın Dayanışma Atölyemizin emekçilerine, sonra, Pir Sultan Abdal Keçiören Şubemizin emekçilerine, daha sonra da 19 Mayıs Mahallesi Muhtarı, Devrimci Muhtar/Muhtarımız Ali Gölpunar'a gönülden teşekkür ediyorum.

Yıllardır yapılan Kampa, ikinci kez katılıyorum. Geçen yılın coşkusu ve aile ortamı beni bu yıl da gelmeye zorladı. Zorladı diyorum; yapmam gereken işlerim vardı. En çok da oğlumun yanında olmam gereken işlerim, ama oğlum; kesinlikle gelmem konusunda tavrını koyunca, “babaların evlatlara karşı boynu kıldan incedir!” anlayışıyla yola düştüm. İyi mi ettim? Elbette iyi ettim.

Geçen yılki Kampımızı, sevgili abim, Ali Asker ve Güzel dost değerli Usta Ali Ekber Eren onurlandırmıştı. Hep birlikte sazlarımızı çalıp türkülerimizi söylemiştik. Benim de bir iki şiir okuyarak yemekte tuzum olmuştu.

Kampa katılan; Eli bağlama tutan, dili türkü söyleyen arkadaşların eşliğinde, her akşam müzik ve eğlenceleriyle şenlik havasında bir tatil geçirmiştik.

Her şey iyiydi, hiç mi kötü/olumsuz bir şey olmadı derseniz, tabii ki oldu derim. İçimizi acıtan, yakan, kamptaki herkesi istisnasız üzen; Kadın dayanışma atölyemizin emektarlarından Zerrin arkadaşın, düşerek dizini yaralaması belki de kampımızın nazar boncuğuydu. Maviye tezat, siyah bir nazar boncuğu...

Ciddi bir şey olmamasına rağmen kampımızda bir yas havası hakimdi, ta ki Zerrin arkadaş hastaneden dönünceye kadar. İyi ki de ciddi bir şey yoktu.

Bu yılın geçen yıldan daha da şenlikli geçeceği umudunu taşıyorum.

Nedeni mi?

Bugün kampımızın üçüncü günündeyiz. Yine güzellikler uç vermeye başladı. Müzik dinletileri, dostlar arasında sohbetler, akşamları birlikte ve ayrı ayrı kurulan masalarda; muhabbetler, müzik eşliğinde dostların şerefine kalkan kadehler...
Özgür Güneş ile başlayan müzik dinletimiz, her akşam değişik sanatçı arkadaşların dinletileriyle, devam ediyor/edecek. Önümüzdeki günlerde; Hasan Yağız, Deniz Soluğa, Hasan Kulaksız, Öykü Başkut ve genç yeteneğimiz, Özenç Yoldaş Kulaksız sahne alacaklar.
Kına gecesi, yöresel halk oyunları ve yerel geleneklerle her akşam tiyatro tadında görsellikler tatilimize renk katıyor/katacak. Kampa katılan arkadaşlar her yıl üzerine daha farklı etkinlikler koyarak coşku katıyor. Belli ki gelenekselliğin kalıplarını kıran sıra dışı bir tatil/kamp yaşayacağız.

Darısı seneye umudum ve dileğimle ayaküstü karaladığım bir şiirimle yazımı bitiriyorum.

Kamp alanımızın terasından
Denizi ve kayaları seyrediyorum
Deniz öfkeli ve hırçın
Deniz kayaları tokatlıyor

Denizin öfkesini gören herkes
Kayaların ensesine inen
Tokadın sesini de duyuyor

Kayalar umarsız köle misali
Her tokat kabulümdür diyor
Ve denizin her tokadına
Ensesini hazır tutuyor

Deniz
Bugün daha hırçın daha öfkeli
Ah halinden memnun
Şamar oğlanı kaya
Baş kaldırabilsen de
Bir tutabilsen enseni tokatlayan eli…