Çin bulunduğumuz coğrafyaya epey uzak bir ülke olsa da Türkiye’nin en önemli ticaret ortaklarından biri ve küresel ekonomide Amerika Birleşik Devletlerinden sonraki sırada yer almakta.
Çin bulunduğumuz coğrafyaya epey uzak bir ülke olsa da Türkiye’nin en önemli ticaret ortaklarından biri ve küresel ekonomide Amerika Birleşik Devletlerinden sonraki sırada yer almakta.
Ayrıca Çin sadece nüfus olarak dünyanın en büyük ülkesi değil dünyanın en önemli üretim üslerinden de biri.
Bu yüzden bize çok uzakta olsa da başta ekonomi olmak üzere Çin’deki her türlü gelişme dolaylı ya da dolaysız olarak Türkiye’yi de etkileme potansiyeline sahip bulunmaktadır.
Çin’den son gelen haberlere göre 40 kadar banka batmış, mevduat sahiplerine paralarını ödeyemez hale gelmiş bulunmaktadır.
Bazı bankalarda mudiler banka şubelerinin önüne yığılınca hükümet banka şubelerinin önüne tankları yığmış olası şiddet ve yağma olaylarını engellemeye çalışıyormuş.
Görünen o ki Çin’de yaşanan banka krizi çok büyük bir kaosa doğru ilerliyor.
18 Nisan’dan beri milyonlarca dolarlık mevduatı dondurulan mudilerin gerçekleştirdiği protesto gösterileri ise şiddetlenerek devam ediyormuş. Bankadaki paralarını çekemeyenler yaşananlara tepki göstermek için Zengzhou kentinde Çin Halk Bankası (Bank of China) şubesi önüne gelerek, “Birikimlerimizi istiyoruz” sloganları atmış. Güvenlik görevlileri ile protestocular arasında çıkan arbede sonrası bankanın önüne askeri güç tanklar konuşlandırılmış.
Çin’deki tek sorun bu da değil üstelik Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping’in aşırı kaldıraç kullanan Çinli emlak geliştiricilerini dizginlemek için uygulamaya koyduğu politikalar en az 24 önde gelen emlak şirketini çöküşün eşiğine getiren rekor bir temerrüt dalgasına yol açmıştı. Bu süreçte denizaşırı tahvil piyasasından 80 milyar dolardan fazla meblağ silinmişti.
Yaşanan temerrütler ve konutların teslim edilmemesi üzerine Çinliler ipotekli konut kredilerini ödemeyi reddediyor ve müteahhitleri ödemesini yaptıkları daireleri teslim etmemekle suçluyor.
Bloomberg’in haberine göre hâlihazırda Çinliler yaklaşık 91 şehirde en az 301 projeye yayılmış bir boykotla mevcut duruma isyan ediyor. Boykottan etkilenebileceği düşünülen ipotekli konut kredilerinin değeri tahmin olarak 2 trilyon yuana yani 297 milyar dolara yükselmiş bulunuyor.
Görünen o ki Çin’de artık bir şeyler yolunda gitmiyor, sorunun ne boyuta varacağı ve kapitalizmin yeni krizinin komünist Çin’de başlayıp başlamayacağı elbette merak konusu.
İşin açığı kapitalist sistem krizler ile maluldür, dönemsel krizler yaşanması kapitalizmin bir gerçeğidir, doğasında vardır. Bu yüzden kapitalizm ile tanışan ülkelerin eninde sonunda bir kriz dalgası ile yüzleşmesi kaçınılmazdır.
Çin özelinde birde Amerika ile girmiş olduğu ticaret savaşlarının etkisi var yani Çin’in tek sorunu kapitalizmin doğasından kaynaklanan ekonomik krizler değil, işin içinde birde çok büyük bir siyasi kriz bulunmaktadır.
Çin son 40 – 50 yılda hızla kalkınmış olsa da ülke içinde çok büyük eşitliksizlikler ve ciddi adaletsizlikler bulunmaktadır. Tamam, batı standartlarında gelire ve yaşam koşullarına sahip refah içinde yaşayan birkaç yüz milyon kişi var, lakin ülke bir milyar dört yüz milyondan fazla nüfusa sahip ve geri kalanların yaşam standardı ise çok düşük. Ayrıca Çin’de insan hak ve özgürlükleri ile demokrasi standartları da yerlerde sürünüyor. Olası bir ekonomik kriz şiddetine de bağlı olarak çok büyük siyasi ve sosyal krizleri de tetikleyebilir.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda ülke son derecede geri kalmış, feodal düzenden kurtulmaya çalışan ve oldukça kapalı bir toplumdu. Aradan geçen süre zarfında ülke dünya ile epeyce entegre oldu, halkın gözü açıldı ve çağdaşı diğer halkların sahip olduğu hak ve özgürlükleri talep eder oldular.
Böyle milyarlarca insanın bulunduğu bir ülkede büyük bir kaos yaşanması emin olun hem Türkiye’yi ve hem de dünyayı çok derinden etkileyecek ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlar doğuracaktır.