Bu dizi yazının ilk bölümünde Amerika Birleşik Devletlerinin kuruluş sürecinde siyasi partilerin gelişimini irdelemiştim, öncelikle o makaleyi okumanızı hararetle öneririm. Şimdi de sıra modern çağlarda kurulan ikinci Cumhuriyet olan Fransa’da siyasi partilerin oluşumunu irdelemekte.

FRANSA’DA SİYASİ PARTİLERİN DOĞUŞU:

Fransa’da çok partili sistemin doğuşu, oldukça karmaşık tarihsel, sosyal ve siyasi süreçlerin bir sonucu olarak 18. yüzyılın sonlarından itibaren şekillenmiştir. Bu süreç, özellikle 1789’da gerçekleşen Fransız Devrimi’nden sonra hız kazanmış ve 19. yüzyılda modern anlamda bir çok partili sisteme evrilmiştir.

Fransız Devrimi ve İlk Siyasi Gruplar (1789-1799):

Devrimin Başlangıcı:

Fransız Devrimi, mutlak monarşinin yıkılması ve halk egemenliğine dayalı bir sistem arayışıyla siyasi grupların oluşumuna zemin hazırladı. 1789’da Genel Meclis (États Généraux) ve ardından Ulusal Meclis’te farklı görüşlere sahip gruplar ortaya çıktı.

İlk Siyasi Kulüpler:

Devrim sırasında, siyasi tartışmalar için Jakobenler, Jirondenler ve Monarşist Kulüpler gibi gruplar kuruldu. Bunlar modern anlamda siyasi partilerden ziyade ideolojik tartışma kulüpleriydi. Jakobenler daha radikal ve cumhuriyetçi, Jirondenler ise daha ılımlı ve federalist bir çizgideydi.

Çok Partili Sistemin başlangıcı:

Bu dönemde, farklı ideolojilere dayalı grupların rekabeti, çok partili bir sistemin ilk tohumlarını attı. Ancak, devrimin kaotik doğası ve Jakobenlerin 1793’te tek parti benzeri bir kontrol kurması, bu çoğulculuğu geçici olarak engelledi.

Napolyon Dönemi ve Kesinti (1799-1814):

Napolyon Bonapart’ın 1799’da iktidarı ele geçirmesiyle, siyasi grupların faaliyetleri büyük ölçüde bastırıldı. Napolyon’un otoriter yönetimi, çok partili sistemin gelişimini durdurdu. Ancak, bu dönemde liberal, monarşist ve cumhuriyetçi fikirler yeraltında olsa da varlığını sürdürdü.

Restorasyon Dönemi (1814-1830):

Bourbon Monarşisi’nin geri dönüşüyle, siyasi gruplar yeniden ortaya çıktı. Ultra-royalistler (aşırı monarşistler), Liberaller ve Doktrinerler (ılımlı monarşistler) gibi gruplar, mecliste farklı görüşleri temsil etti. Bu dönemde, siyasi tartışmalar parlamentoda yoğunlaştı ve partilere benzer yapılanmalar görülmeye başladı.

Temmuz Monarşisi (1830-1848):

1830 Devrimi’nden sonra kurulan Temmuz Monarşisi, daha liberal bir rejim getirdi. Orleanist Liberaller, Cumhuriyetçiler ve Legitimistler (Bourbon yanlıları) gibi gruplar, siyasi yelpazede farklı pozisyonlar aldı. Bu dönemde, basın özgürlüğünün artması ve seçimlerin yaygınlaşması, çok partili sistemin temellerini güçlendirdi.

İkinci Cumhuriyet (1848-1852):

1848 Devrimi, genel oy hakkını getirdi ve siyasi partilerin oluşumunu hızlandırdı. Sosyalistler, Liberal Cumhuriyetçiler ve Monarşistler gibi gruplar, seçimlerde rekabet etti. Ancak, bu dönemde partiler hâlâ oldukça gevşek örgütlenmelerdi.

İkinci İmparatorluk (1852-1870):

Napolyon III’ün otoriter rejimi, siyasi partilerin faaliyetlerini yine kısıtladı. Ancak, cumhuriyetçiler ve sosyalistler gibi muhalif gruplar gizlice örgütlenmeye devam etti ve 1860’larda rejim liberalleştikçe bu gruplar daha görünür oldu.

Üçüncü Cumhuriyet (1870-1940):

Fransa’da çok partili sistemin modern anlamda yerleşmesi, Üçüncü Cumhuriyet döneminde gerçekleşti. Bu dönemde cumhuriyetçiler, sosyalistler, radikaller, monarşistler ve daha sonra komünistler gibi gruplar, resmi siyasi partilere dönüştü. Örneğin, Radikal Parti (1901) ve Fransız Sosyalist Partisi (SFIO, 1905) bu dönemde kuruldu.

Sağda monarşistler ve muhafazakârlar, solda sosyalistler ve radikaller, merkezde ise ılımlı cumhuriyetçiler yer aldı. Bu ideolojik çeşitlilik, çok partili sistemin temelini oluşturdu.

Üçüncü Cumhuriyet’in parlamenter yapısı, farklı partilerin koalisyonlar kurarak hükümet oluşturmasını teşvik etti. Bu, çok partili sistemin işlerliğini artırdı.

Çok Partili Sistemin Özellikleri ve Gelişimi - Parlamenter Çoğulculuk:

Fransa’da çok partili sistem, ideolojik farklılıkların ve bölgesel çeşitliliğin bir yansıması olarak gelişti. Partiler, genellikle güçlü liderler etrafında veya belirli bir ideolojiye dayalı olarak örgütlendi. Fransız partileri, ABD’deki gibi katı bir iki partili sisteme kıyasla daha esnek ve parçalıydı ve bu yapı koalisyon hükümetlerini zorunlu kıldı. Dreyfus Olayı (1894-1906) Bu olay, sağ ve sol arasındaki ideolojik kutuplaşmayı derinleştirdi ve partilerin daha net bir şekilde ayrışmasına yol açtı.

Açıkça söylemek gerekirse Fransa’da mutlaki monarşiden cumhuriyete geçiş oldukça sancılı ve kaotik olmuştur. Fransa’da süreç tabir-i caizse Mehter Takımı ritmi ile iki ileri bir geri giderek fevkalade uzun bir zamana yayılmıştır. Amerika’da yaşanana benzer bir kısa ve net bir kuruluş süreci yaşanmamış, bu belirsizlik ve gerilimler Fransa’nın küresel güç dengelerinde geri sıralara düşmesine yol açmıştır.