Bu yazıyı birkaç yıl önce, bir başka gazetedeki köşemde yayınlamıştım. O tarihlerde, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın sosyal medyada dönen bir mesajı olarak bana da ulaşmıştı. Ne yalan söyleyeyim, defalarca okudum ve çok beğendim. İstedim ki, okurlarımızla bu güzel mesajı yaşadıklarımızdan sonra tekrar paylaşayım. Açıkça, böylesi saygın mesajların tekrarında bir beis görmüyorum.
Anıtkabir’e slogan atmak için gidip, sonra da bu ülkenin kurtarıcısı, kurucusu bir büyük insana, bir Fatiha’yı bile çok gören görgüsüzlere bir kez daha hatırlatmak için tekrar köşemize koyuyorum.


“Anıtkabir’e öyle Sahile mangal yakmaya gidilir gibi gidilmez !
2-3 gün önceden gideceksin adam gibi saç sakal tıraşı olacaksın.. Hanımı da göndereceksin kuaföre o da saçını başını düzelttirecek..
Çoluk çocuk aynı şekilde.. Kunduralar boyanacak. Sabah erken kalkıp sakal traşı olacaksın... Koyu renk takım elbise giyip, kravat takacaksın... yakana da ATATÜRK rozetini.
En yakın çiçekçiden en az adam başı birer karanfil alacaksın...
Araban ile gidiyorsan... Anıtkabir’e bir kilometre kala radyonu cd çalarını kapatacaksın..!
Aslanlı yola gireceksin...O yol 5 santimlik çim boşluğu bırakılarak döşenmiştir... kafanı yerden kaldırma diye.. O yol 262 metredir. Aslanlı yolun sağ ve solunda bulunan 24 aslan, ‘’24 Oğuz boyunu’’ temsil ediyor. Türk kültüründe güç sembolü olduğu için seçilen aslan figürlerinin çift olması milletin ‘’birlik ve bütünlüğünü’’ vurgularken, aslanların kedi gibi yatar pozisyonda olması ise bu büyük gücün ‘’barışseverliğini’’ sembolize eder..
BUNU UNUTMA.. Hatırla !
Orada bir bayrak direği göreceksin...O öyle alelade bir direk değil.. 33,5 metre uzunluğundaki bayrak direğini 1946 yılında yüreği ATATÜRK sevgisi ile dolu Nazmi Cemal adlı bir Türk vatandaşı ABD’den gönderdi. Direğin sen 29,5 metresini görebileceksin..


KAFANI KALDIR BAK !


Ata’nın kabri 40 tonluk yekpare mermerden yapılan sembolik lahit’in yaklaşık 7 metre altındaki mezar odasında bulunuyor Türk milletinin kalbine gömdüğü Atatürk, Selçuklu-Osmanlı kümbet mimarisine göre yapılmış sekizgen şeklindeki mezar odasında “Vatan Toprağında” yatıyor. Suriye’deki Caber Kalesinden, Kore’deki Türk şehitliğinden, Selanik’teki doğduğu evin bahçesinden, KKTC ve illerden getirilen toprakların harmanlandığı “vatan toprağında” İslami usullere göre kefenlenerek ve yüzü kıbleye bakacak şekilde defnedilmiştir... bunu bil.
Bir dehanın huzurundasın titre… karanfilini yavaşça bırak... ve O’na içten bir teşekkür et.
Sonra inandığın dinden, konuştuğun dilinden duanı et. O duyar unutma !
Sonra saygı ile yavaşça oradan ayrıl... Ayrıl ki; on binlerce insan da o hazzı yaşasın...
Cep telefonunu sessize alacaksın... açmayacaksın..
Çok ısrar ederlerse...”Ben şu anda; dünya lideri Ulu Önder,
31 Mart Vakası
Arnavutluk İsyanı
Trablusgarp
İkinci Balkan Savaşı
Çanakkale Savaşı,
Doğu (Kafkas) Cephesi
Suriye-Filistin Cephesi
Kurtuluş Savaşı
Sakarya Savaşı
Büyük Taarruz Kahramanı
Gazi Mareşal. benim yegane Cumhurbaşkanım, Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurundayım” diyeceksin.”


Özetle;
Son yıllarda Anıt Kabir’de yaşanan çirkinlikleri ibretle izliyoruz. Bu çirkinlikleri sergileyenlerin neyi niçin yaptıklarını da inanın ki, bildiklerini sanmıyorum. Dikkat edin orası bir Kabir, insanların bir kabrin başında nasıl hareket etmesi gerektiğini bilmiyor olabileceklerini düşünemiyorum.
Ya da en azından şöyle düşünsün bu saygısızlar, kendi büyüklerinin kabri başında bir başkası gelse bağırsa-çağırsa tepkileri ne olurdu. Her şey bir kenara bir insan ülkesinin kurucu lideri bir savaş kahramanına böyle saygısızlık edebilir mi?
Bu yaşıma geldim, ne bir başka ülke de ne de kendi ülkemde bugüne kadar böyle bir saygısızlığa şahit olmadım. Bu saygısızlığa artık bir son vermenin zamanı geldi de geçiyor. Orada yatan insana saygı duyan bizlerin bu istemeye hakkı olduğunu düşünüyorum.
Nokta.