Her gün benzin artıyor, her gün mazot artıyor. Elektrik can yakıyor. Doğalgaz fiyatları ise el yakıyor. Halkın alım gücü günden güne düşüyor. Yüzde 54,4’ü bulan resmi enflasyon karşısında 2022 yılı için belirlenen 4253 TL asgari ücretin alım gücü 2021 yılında 2825 TL olan asgari ücretinde gerisinde kaldı.

Her gün benzin artıyor, her gün mazot artıyor. Elektrik can yakıyor. Doğalgaz fiyatları ise el yakıyor. Halkın alım gücü günden güne düşüyor. Yüzde 54,4’ü bulan resmi enflasyon karşısında 2022 yılı için belirlenen 4253 TL asgari ücretin alım gücü 2021 yılında 2825 TL olan asgari ücretinde gerisinde kaldı.

Asgari ücret 2022’nin ilk 2 aylık enflasyon karşısında yüzde 8.41 oranında azalarak 3 bin 895 liraya düştü. 2021 Şubat ayında 403 adet ekmek alabilen bir asgari ücretli, 2022 yılının Şubat ayında asgari ücret ile ancak 357 ekmek alabiliyor. Asgari ücrette yüzde 50’lik artışa rağmen asgari ücretlinin sofrasında 46 ekmek azalmış durumda.

Hemen hemen her gün peş peşe gelen zamlar yüzünden akaryakıt fiyatları arttıkça hayat pahalılığı da katlanarak etkisini sürdürmeye devam ediyor. Yalnızca 1 Ocak’tan bu yana benzin ve motorine toplamda 25 defa zam geldi. Elektrik , akaryakıt ve gıda fiyatlarına gelen zamlar nedeniyle dar ve sabit gelirlilerin alım gücü düşerken, bu durum esnafı da olumsuz yönde etkiliyor. Girdi maliyetleri nedeniyle iş yapamayan esnaf ise kapanma noktasına geldi.

Esnaf ve sanatkarların ekonomik krize direnmeye çalıştığına işaret eden CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Girdi maliyetlerine gelen sürekli zamların raf fiyatlarına yansıması vatandaşın alım gücünü büyük oranda düşürdü. Çiftçi, emekli, işçinin alım gücünün daralması doğrudan esnafa da yansıdı. AVM ile dara düşen küçük esnaf birde daralan ticaret ve değişen alım koşulları ile sorun yaşamaya başladı. Sattığı ürünün yerine aynı fiyatla ürün alamayan esnaf vade daralması, tahsilatta zorlanmaya başlaması sıkıntıları katladı. Veresiye defterleri giderek kabarıyor. İş yerleri geçmişten gelen varlığını tüketiyor. Vardan tüketiyor. İş yerlerinde esnafta denge kaçtı. Gelir gider hesabı şaştı. Elektriğe, doğalgaza gelen zamlar girdi maliyetlerini tavan yaptırdı. İş yapamayan esnaf siftahsız dükkan kapatıyor” saptamasında bulundu.

Türkiye’de artan hayat pahalılığının en çok etkilediği sektörlerden biri de tarım. Geçtiğimiz yıl kuraklık nedeniyle milyonlarca lira zarar eden çiftçiler gübre, mazot, tohum ve elektriğe yapılan fahiş zamlardan dolayı zor günler geçiriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) , yıllık enflasyonu yüzde 54,44 açıklarken son 20 yılın rekoru kırıldı. Şubat’ta yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) yüzde 7,22 arttı. Sadece üretici enflasyonu yıllık yüzde 125’i geçti.

Mazot, gübre ve tohum gibi masrafların artık karşılanamaz olduğunu ve bu nedenle topraklarını boş bıraktıklarını belirten çiftçiler, “Tarlaların sürülüp ekime hazır hale getirilmesinin tam mevsimi. Tarlalarımız bu halde ne mazot alabiliyoruz ne tohum ,ne de gübre alabiliyoruz. Bizim ekecek biçecek gücümüz kalmadı artık. Gübre olmuş 9-10 bin lira. Mazot derseniz 25 lira. Artan maliyetlerin altında eziliyoruz. Çiftçi çok zor durumda artık ekecek dikecek çiftçi kalmadı.” diyerek içinde bulundukları çıkmazı dile getiriyorlar.

Ülke olarak giderek boşalan köyler ve tarımdan uzaklaşan çiftçiler yüzünden birkaç yıl içerisinde ithalatla bile çözülemeyecek bir gıda kriziyle karşı karşıya kalabiliriz. Üreticinin ürettiği ürünün girdi maliyetlerinin düşmediği ve komisyoncuların aradan çıkmadığı sürece pahalılık devam edip gidecektir.Tarım sektörünün stratejik önemini artık anlamalıyız.

Tarıma pozitif ayrımcılık yapmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor