Aşağıda okuyacağınız sözlerin kime ait olduğunu yazının sonunda söyleyeceğim. Lütfen okuyunuz!"Kendilerince parlak bir fikir olan İstinaf Mahkemelerinin atamalarının yapılmamasını ise yetkinin kâğıt üstünde de olsa HSYK'ya ait olduğunu unutup 'kış ortasında tayin olmaz, mağduriyet doğurur diye yapmadık' masalı ile izah eden iktidar kışın ortasında bazı meslektaşlarımızı görev değişiklik istekleri olmadığı ve süreleri de dolmadığı halde başka bölgelere atayabilmişlerdir"

"Görev yaptıkları yerler için öngörülen süreler tamamlanmadığı ve hiçbir zorunluluk bulunmadığı halde meslektaşlarımızın isteğine değil, Adalet Bakanlığında bürokratlık deneyimleri yüksek üyelerin isteğine göre atamaların yapıldığı anlaşılmaktadır"
"Meslektaşlarımız bir çeşit sürgüne gönderilmektedirler. Örneğin; görevinde henüz iki yılını doldurmuş İstanbul Vergi Mahkemesi Başkanı Yıldız İlter isteği dışında İstanbul Bölge İdare Mahkemesi üyeliğine atanmıştır. Nazilli Yargıcı Seval Akkaş, süresi dolmadan Erzurum'a atanmıştır.

Pasaportu dahi olmadığını ifade eden Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kenan Seyran'ın lüks yurt dışı gezileri yaptığı yolundaki asılsız iddialara dayanılarak, unvanı elinden alınmış, Zonguldak'a yargıç olarak atanmıştır. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Kenan Atakan ile Adana Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Ayhan Ünal'ın görev yerleri de benzer biçimde ve istekleri dışında değiştirilmiş, sırasıyla Şanlıurfa yargıçlığı ile Elazığ Cumhuriyet Savcılığına atanmışlardır. Aynı şekilde Adalet Bakanlığına karşı dava açtığı bilinen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fikret Ünalan ile çocuğu kronik şeker hastası olup, sürekli tedaviye muhtaç olan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat Yiğit talepleri olmaksızın Sivas ve Malatya Cumhuriyet Savcılıklarına gönderilmişlerdir. Sağlık nedenleri ile yakınlarının büyük merkezlerde tedavi zorunluluğu bulunanların bu mazeretleri göz ardı edilmiştir. 6,5 yıl İdare Mahkemesi Başkanlığı, 3,5 yıl Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığından sonra yargıç Çetin Aday'ın hangi Saiklerle, hangi etik ve liyakat ilkelerine göre Bölge İdare Mahkemesi üyesi yapıldığı izah edilmelidir."
“Anayasa değişiklik sürecinde de HSYK'nın tüm kararlarına karşı neden yargı yolunun açılmadığının gizemi de böylece açığa çıkmıştır"

"Bu ülkenin her şeyden çok adalete gereksinimi vardır. Bunu gerçekleştirecek olanlar da bellidir. Sorun, adaleti gerçekleştirenlerin karşılaştıkları adaletsizliklerle mücadele ruhunu güçlü tutmaları sorunudur. Çünkü adaletsizliklerle mücadele edemeyenler adalet de dağıtamazlar. Öte yandan yargıda çözmek istemeyip nemalandıkları her sorun ve çıkamadıkları her açmaz üzerine hukuk içindeki mücadelesine karşı YARSAV'a saldıran, geliştirdikleri 'YARSAV ağzı' söylemi ile ağzından çıkanları kulağı duymayan, hukuk devletinin tanımından haberi olmayan kişilerin sözlerini de kale almadığımızı tüm enerjimizle işimize, yargının ve yargıcın sorunlarına odaklandığımızı bildiririz.

Senelerdir yapa yapa bitiremedikleri yargı reformlarını Anayasa'yı dahi değiştirmelerine rağmen, hala YARSAV yüzünden yapamadıklarını söyleyen reformperver tiplere de naçizane, bu yıl da yargıya ayırdıkları yüzde 1.4 payı ve bununla neyi nasıl denkleştirecekleri konusunu hatırlatmak ister ve bu konuda uzun uzun düşünmelerini öneririz. 'YARSAV olmasaydı şu yargıyı da ne güzel idare edecektik' diyenler bilmelidir ki, 'YARSAV ağzı', uyguladıkları hukuksuzluklar karşısında hukuk içinde kalarak onları hep rahatsız edecektir."  9 Ocak 2011 günü YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, bu açıklamayı Ankara’da yaptı. Tarhan, yargıç ve savcıların sendikası olmadığına göre onların haklarını savunuyor. Bugün yargıç ve savcıların sendikası gene yok. RTE, hallaç pamuğu gibi savuruyor.