Kapitalizmin başkenti olarak bilinen New York düştü; Belediye Başkanlığı seçimini Zohran Mamdani adlı Afrika doğumlu, sosyalist kimlikli bir göçmen kazandı.

Üstelik hem de Amerika Birleşik Devletleri’nin otokrasi heveslisi Başkanı Donald Trump’ın “oy yoksa yardım yok” gibi sefilce tehditlerine rağmen sosyalist bir aday seçimleri hem de açık ara bir farkla; yüzde 50 civarında oranında oy alarak kazandı.

Dünya otokrat liderlerin domine ettiği böyle sıkıntılı bir dönem yaşarken “Kızıl Elma” olarak bilinen kapitalizmin simgesi ve belki de dünyanın en önemli kentinin demokrasiyi savunan bir sosyalistin eline geçmesi daha otoriter bir dünyaya giden süreci durdurabilmek için çok ama çok önemlidir.

Peki, kim bu Zohran Mamdani?

Tam adı ile Zohran Kwame Mamdani, 18 Ekim 1991'de Uganda'nın başkenti Kampala'da doğmuştur. Babası Mahmood Mamdani, Hindistan kökenli tanınmış bir akademisyen olup Mumbai doğumludur. Zohran Mamdani’nin annesi ise Hintli film yönetmeni Mira Nair'dir.

Zohran’ın babası Mahmood Mamdani ve ailesi, 1972 yılında Uganda diktatörü İdi Amin’in Asya kökenli Ugandalıların 90 gün içinde ülkeyi terk etme emri üzerine vatansız kalmış ve İngiltere’de bir mülteci kampına yerleşmişti.

Mamdani ailesi, Zohran 5 yaşındayken Güney Afrika'ya dönmüş ve 7 yaşındayken ise aile New York'a göç etmiştir.

Mamdani'nin etnik kökeni Güney Asya (Hint kökenli) ve Afrika (Uganda doğumlu) karışımıdır. Mamdani kendini hem "Asyalı" hem de "Siyah veya Afrika-Amerikalı" olarak tanımlamıştır, ancak sonradan bunu "Afrika doğumlu bir Amerikalı" olarak netleştirmiştir. New York Eyalet Meclisi'nde hizmet verdiği dönemde, Güney Asya kökenli ilk erkek ve Uganda doğumlu ilk üye olarak tarihe geçmiştir.

Mamdani’nin annesi solcu bir film yönetmeni, babası Marksist bir akademisyen eşi ise Suriye asıllı bir karikatüristtir.

Mamdani’nin Müslüman kimliği bizde çok dillendirilmiş olsa da ailesi karma inançlıdır; babası bir marksist ne kadar dindar olabilirse o kadar Şii Müslüman, annesi ise Hindu kökenlidir. Kampanya sırasında inancını açıkça savunmuş, İslamofobik saldırılara karşı duygusal konuşmalar yapmış ve Müslüman New Yorklulara hitap etmiştir.

Zohran Mamdani bugün dünyanın en büyük sorunu olarak görülen mültecilik sorununu yaşayarak deneyimlemiş, konuya derinlemesine vakıf bir siyasi kişiliktir.

Dahası dini ve etnik çatışmalarda tüm kimlikler ile doğal ve objektif bir ilişki kurabilecek etnik ve dini kökenlere sahiptir.

Dahası Zohran Mamdani ücretsiz kreş ve ulaşımı, kadın ve eşcinsel haklarını destekleyen bir sosyalisttir. New York City belediye başkanı seçilen Demokratik Sosyalist bir politikacı olarak, LGBTQ+ haklarını güçlü bir şekilde destekleyen bir profile sahiptir. Görüşleri, özellikle trans bireyler ve queer topluluklar için koruma, erişim ve eşitlik odaklıdır. Kampanya döneminde, federal düzeydeki LGBTQ+ haklarına yönelik saldırılara karşı sert eleştiriler getirmiş ve New York'u "LGBTQIA+ sığınak şehri" yapma vaadinde bulunmuştur.

Ayrıca Zohran Mamdani İsrail'in Gazze'deki eylemlerini "soykırım" olarak nitelendiren ve Netanyahu'yu tutuklatma çağrısı yapan sıkı bir Filistin aktivistidir.

Bakınız Mamdani, sadece Trump’ı, Elon Musk’ı, beyaz ırkın üstünlüğünü savunan ırkçı elitleri, göçmen karşıtlarını, milyarder para babalarını, aleyhine harcanan milyonlarca doları, İsrail lobisini alt etmedi, aynı zamanda dünyaya yeni ve kutuplaştırıcı değil kaynaştırıcı bir siyasetin de mümkün olduğunu da gösterdi.

Çok ama çok enteresan günlerden geçiyoruz tüm dünya kaotik ve belirsiz siyasi, sosyal ve ekonomik koşullarda çalkalanıp duruyor.

Böyle dönemlerde otokrat kişilikli liderlerin kurtarıcı olarak ortaya çıkıp halk tarafından benimsenmesi geçmişte de defalarca deneyimlenmiş bir siyasi olgudur.

Hitler, Stalin ve Mussolini gibi diktatörler hep böyle dönemlerde ortaya çıkmış ve halk tarafından kurtarıcı olarak görülmüştür. Bugünün dünyasında bilgi artık çok kolay yayılıp edinilebiliyor geçmişte bu tip liderlerin yarattığı insani ve sosyal felaketler çok iyi biliniyor.

Bu felaketleri bilen insanların gelecekte de benzer felaketlerin yaşanmasını önleyebilecek tercihleri yapması işin normalidir ve bence de oldukça kozmopolit bir yapıda olan New York halkı da Trump ve onun otokrat politikalarına karşı böyle bir tercihte bulunmuş gibi duruyorlar.