Yeryüzünde bulunan irili ufaklı 197 devlet yurttaşlarında almış oldukları vergilerle iktidar partileri halkına hizmetler sunuyor. Türkiye’de bu ülkelerden biridir. Ama Türkiye’de iktidar “yurttaşlarında kaç adet vergi alıyor?” biliyor musunuz?
Ben size haber vereyim: tam 222 adet vergi alıyor. Vergi ölçer katsayısı bunu ölçüyor: 0.433. Durumu anlamak için örneğin Almanya gelir eşitsizliğinde 0.25 ile Türkiye’de tüm emekçi sınıfları sosyal adaletin sağlanmasında kıskandıracak bir durumdadır.
Bunun ana nedeni ücretlere verilen zamların sürekli olarak enflasyonun altında kalmasının ötesinde, vergi adaletsizliğini saymak gerekiyor.
Her maliyeci ve ekonomist biliyor ki; AKP iktidarında her ücretli ve yoksullar dolaylı vergilerin saldırısı karşısında savunmasız bırakıldı...
Türkiye’deki vergi sistemi ücret aşınmalarını dengelemek, telafi etmek bir yana, bu tablonun daha da bozulmasına neden oluyor.
Bu gelir dağılımındaki eşitsizlik her geçen gün uç veriyor. Ücretlilerin ve geniş halk kesimlerinin ödediği dolaylı vergilerin payında yaşanan hızlı artış, gelir dağılımını bozdu.
12 Eylül 1980 Kenan Evren darbesi ile başlayan 24 Ocak 1980 kararları, gelir vergisi esas olarak ücretliler üzerinden toplanmaya başlandı. Sermaye sınıfını kayıran indirim ve istisnalar uygulandı.
Bunun adı sermaye sınıfı için cennet Türkiye, emekçi sınıflar için cehennem bir vergi sistemi uygulamasıdır.
Bakın, KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı ise hızla arttı. Buna göre, 1980’de yüzde 37 olan dolaylı vergilerin Merkezi Bütçe Vergi Gelirleri içindeki payı, izleyen yıllarda hızla artarak 2000’de yüzde 59’a, 2023’te ise yüzde 65’e kadar yükseldi.
Fakir halk yığınlarına, üretim güçlerine yazık değil mi?
Dolaysız vergilerin payı ise 1980- 2023 arasında yüzde 63’ten yüzde 35’e geriledi. Bu neyi gösteriyor? AKP iktidarının yoksulları değil, sermaye sınıfını kolladığını gösteriyor.
Bir iktidarın vergi politikalarının ücretlileri ve yoksulları son derece olumsuz etkilediğini, ayrıca dolaylı vergilerle de ücretli kesimlere giderek daha fazla vergi yükünün taşıtıldığını göstermektedir.
Böyle bir vergi cehenneminde AKP’li Cumhurbaşkanı RTE diyor ki; “emeklileri kışkırtmayın!” diyor.
Muhalefet partilerinin TBMM’nde tüm emeklilere seyyanen 7 bin TL daha para verilmesini isteyerek verdikleri önergeler AKP ve MHP’nin oyları ile reddedildi.
AKP ve MHP bu vergi adaletsizliği konusunda susarken, emekli ve ücretlilerden zengin sınıflara servet aktarımını, millet nasılsa anlamaz diye es geçiyor. Nasılsa onlar göbeklerini kaşıyan insanlar. Milletçe alışacaklarmış, gelirler artacakmış, emekliler ve ücretlilerin de payı artacakmış…
Bu olacak iş mi?
Türkiye’de sürekli üretim yapan proletarya sınıfına bedel ödeten bir iktidar, kapitalist sınıfa sürekli servet aktarımı yapıyorsa, bunun hesabını yurttaşların sorması gerekmez mi?
Vergi gelirleri içinde kapitalistlerin payı her geçen gün azalırken, ücretlilerin sürekli vergi oranların artması bir uçurum yarattı.
Gelir vergisinin toplam vergi gelirleri içerisindeki payına bakın, nasıl hızla azalıyor: 1990’da yüzde 41 iken, 2023 te yüzde 15,4’e kadar düştü.
Ücretlilerin gelir vergisi yükü ise 1990-2002 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 48.9 iken, 2003-2022 döneminde yıllık ortalama yüzde 53.9 oranına kadar çıktı.
Ücretliler üzerindeki gelir vergisi baskısının nasıl arttığı konusunda da ciddi hesaplamalar var. Vergi adaletsizliğini besleyen en temel uygulamalardan birisinin de sıklıkla gündeme gelen sermaye sınıfına uygulanan vergi afları olduğunu biliyoruz.
Geriye dönük şu hatırlatmayı da yaparak yazımızı bitirelim… 2006 yılına kadar ücret gelirlerine uygulanan vergi tarife oranları diğer gelirlere göre yüzde beş daha düşüktü. Bu uygulamaya geri dönülsün isteniyor. RTE yaparlar mı? Hayır… Emeklilere aylık 10 bin TL’yi bile çok görenler bu vergi düzenlemelerini yapmazlar.