Makaleye Nasrettin Hoca’nın çok iyi bilinen bir fıkrası ile başlayayım:
Makaleye Nasrettin Hoca’nın çok iyi bilinen bir fıkrası ile başlayayım:
Günlerden bir gün Nasreddin Hoca’nın eşeği çalınmış. Hoca canı sıkkın durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış.
Birisi:
– Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın?
Bir başkası:
– Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor, bu ne gaflet? Diye konuşmuş.
Bir diğeri de :
– Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin, ihmalkârsın çünkü eşeğin var ama doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan kapı baca dökülüyor, her yer hırsıza açık.
Hoca kızmış:
– Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi? Bu hırsızın hiç mi suçu yok?
Son günlerde bazı yorumcular ve ahalinin bir kısmı Ukrayna Rusya savaşında suç NATO’nun, Batının, Ukrayna’nın diyor başka bir şey demiyor sanırsın ki diktatör Putin sakalı göbeğinde evliya masum bir kişi…
Bakın önce şunu söyleyeyim:
Bugünlerde Ukrayna Rusya savaşı konuşulurken herkes bir ona bir buçuk öbürüne vuruyor zımnen de olsa Rusya kabahatli ama esas suç Ukrayna, NATO ve batının demeye getiriyor.
2. Dünya öncesi Hitler’de sağa sola saldırıp Doğu Avrupa’da bağımsız ülke topraklarını işgal ederken de “ama” ile başlayan bir sürü cümle kuran vardı, işin sonu nereye vardı Hitler saldırganlığı dünyayı nasıl ateşe attı hepimiz biliyoruz.
Bugün ortada bağımsız bir ülkeye 2014 yılından bu yana savaş ilan etmiş topraklarını işgal ve ilhak etmiş bir suçlu diktatörlük rejimi var.
Mihenk taşı demokrasi, kutup yıldızı insan hak ve özgürlükleri olmayanlar kişi, kurum ya da devletlerin eylemlerini ve söylemlerini değerlendirirken sık sık yanlışa kayar komplo teorilerine saplanır.
Bugün komplo teorisine falan gerek yok olaylar basit Rusya, Çin, İran vb. diktatörlükler demokrasiye insan hak ve özgürlüklerine zerrece tolerans tanımıyor, dahası batı demokrasisine saldırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri yok etmek istiyorlar.
Bu ülkeler ekonomik olarak gelişmiş olsa bile ne yazık ki demokrasi, özgürlükler ve hukuk alanında zerrece ilerleme kaydedemiyorlar.
Demokrasiler hem kendilerini ve hem de demokratik değer ve kazanımları korumak zorundadır. Bu sadece onlar için değil, tüm insanlar ve bizler içinde mutlak bir gerekliliktir. Demokrasiler ile diktatörlükler arasında bir tercih yapmalı, tavrımızı açık ve net olarak ortaya koymalı, tarafımızı belirlemeliyiz.
Ukrayna ve benzeri ülkelerin demokrasi taleplerinin saldırgan bir diktatörlük tarafından yok edilmesine izin vermek asla kabul edilmemelidir.
Diğer yandan Putin’in asıl korktuğu demokratik bir Ukrayna’nın Rusya’da da demokratik talepler doğuracağı, kendi despot diktatörlüğünü tehdit edeceği gerçeğidir.
Putin’in derdi Ukrayna’daki demokratik gelişmeleri ve demokratik talepleri fazla büyümeden söndürmek, demokrasiyi doğmadan boğmaktır.
Rusya Ukrayna’yı işgale kalkışarak 2. Dünya savaşından sonra ilk gerçek savaşa girdi ve girer girmez de hiç beklemediği bir direniş ve dünyadan hiç hesaplamadığı bir tepki aldı.
Şu anda Rusya ve diktatör Putin’in hayalleri Ukrayna bataklıklarına saplanmış bulunmaktadır.
İşgal devam ederse Rusya çok ağır bir bedel ödeyecek, geri çekilirse Putin utanç verici bir hezimet yaşayacak ve karizması fena çizilecektir.
Demedi demeyin, bu işin sonu orta vadede Ukrayna’nın demokratik ve onurlu bir ülke olması, Rusya’nın ise bir tur daha bölünmesi ile sonuçlanacaktır diye öngörüyorum.