GONCAGÜL KONAŞ
Türkiye, gelir dağılımındaki adaletsizlikte Avrupa ülkeleri arasında ilk sıraya yükseldi. Devlet Memurları Sendikası Genel Başkanı Tuncay Cengiz, kamu çalışanlarının ekonomik büyümeden pay alamadığını, gelir uçurumunun her geçen yıl derinleştiğini söyledi. Basın toplantısında konuşan Cengiz, “Gelir adaletsizliğinde Avrupa birincisiyiz. En zengin yüzde 20’lik kesim ülke gelirinin neredeyse yarısını alırken, memur ve emekli yoksulluk sınırının altında yaşıyor” ifadelerini kullandı. Cengiz, artan enflasyon, yetersiz maaş artışları ve borçluluk oranlarına dikkat çekerek, “Ülke büyüyor ama memur büyümüyor.” dedi.
“ÜLKE BÜYÜYOR AMA MEMUR BÜYÜMÜYOR”
Türkiye ekonomisinin son yıllarda büyüme rakamlarıyla övündüğünü hatırlatan Cengiz, bu büyümenin çalışanlara yansımadığını belirterek, “Ülkemiz yüzde 19-20 bandında büyüme gösteriyor. Fakat memurlarımızın durumu aynı oranda iyileşmiyor. Ücretli kesim, ülkenin ekonomik büyümesinden hiçbir pay alamıyor. Aksine, her geçen gün alım gücünü kaybediyor.” ifadelerini kullandı.
Cengiz, fert başına milli gelir rakamlarına da dikkat çekti. TÜİK verilerine göre 2024 yılı için kişi başı milli gelirin 15 bin 325 dolar olduğunu, 2025 yılı tahmininin ise 17 bin dolar civarında bulunduğunu belirterek şöyle konuştu: “Bu rakam, bugünkü kurla yaklaşık 717 bin lira ediyor. Dört kişilik bir aile için yılda 2 milyon 870 bin, aylık 239 bin liralık bir gelir demek. Ancak ortalama memur ailesinin aylık geliri 56 bin lira civarında. Aradaki 180 bin liralık fark, gelir adaletsizliğinin nerede olduğunu açıkça gösteriyor.”
“GELİR ADALETSİZLİĞİNDE AVRUPA BİRİNCİSİYİZ”
Cengiz, Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında gelir dağılımında en kötü durumda olduğunu vurgulayarak, “Gelir adaletsizliği iki yöntemle ölçülür: Gini katsayısı ve Lorenz eğrisi. Türkiye, Gini katsayısında 0,448 oranıyla Avrupa Birliği ülkeleri arasında birinci sırada. Nüfusun en zengin yüzde 20’lik kesimi, ülke gelirinin yüzde 48,8’ini alıyor. Geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 48,1’di. Yani gelir uçurumu daha da büyüyor.” dedi.
Bu tabloya göre, toplumun en alt gelir grubundaki yüzde 20’lik kesimin toplam gelirden aldığı pay sadece yüzde 6,1. Cengiz, “En zenginle en yoksul arasındaki gelir farkı 8 katına çıkmış durumda. Bu durum sosyal adaleti de tehdit ediyor.” ifadelerini kullandı.
“MEMUR MAAŞLARI YOKSULLUK SINIRININ YARISINDA”
Cengiz, kamu çalışanlarının ücretlerinin reel olarak düştüğünü vurguladı. “Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın 31 Ekim tarihli raporuna göre en düşük memur maaşı 50 bin 503 lira, ortalama memur maaşı 56 bin 774 lira. Türk-İş’in verilerine göre yoksulluk sınırı 92 bin 500 lira. Yani memur maaşları yoksulluk sınırının neredeyse yarısında.” Diyen Cengiz, Emekli memurların durumunun daha da kötü olduğunu söyleyerek, “Emekli Sandığı emeklisinin ortalama maaşı 23 bin 754 lira. Açlık sınırı ise 28 bin 400 lira. Devlet memuru emekli olduğunda açlık sınırının altına düşüyor.” dedi.
“ENFLASYON FARKI MAAŞ ARTIŞI DEĞİLDİR”
Toplu sözleşme sürecine değinen Cengiz, 2026 ve 2027 yıllarına ilişkin artış oranlarının gerçekçi olmadığını dile getirerek, “Hakem heyeti hükümetin talimatıyla yüzde 11 artı 5, sonraki yıl için yüzde 4 artı 4 artış öngördü. Ancak enflasyon tahminlerine bakıldığında bu oranların hiçbir anlamı kalmıyor.” şeklinde konuştu.
Merkez Bankası’nın 2025 yılı için enflasyon tahmininin yüzde 24 olduğunu belirten Cengiz, “Bizim toplu sözleşmeyle aldığımız artış yüzde 11. Buna eklenen yüzde 7-8’lik fark, maaş artışı değil; altı ay boyunca yaşadığımız alım gücü kaybının telafisi.” dedi.
Ekim itibarıyla açıklanan yıllık enflasyonun yüzde 32,87 olduğunu aktaran Cengiz, “Sadece son iki ayda yüzde 4,99’luk fark oluştu. Kasım ve Aralık tahminleriyle bu oran yüzde 7,8’e çıkacak. Ocak ayında toplu sözleşme artışıyla birlikte yüzde 19’luk bir artış görünecek ama bu artış gerçek bir iyileşme değil, enflasyonun gerisinde kalmanın sonucudur.” ifadelerini kullandı.
“ALIM GÜCÜ DÜŞÜYOR, BORÇLULUK ARTIYOR”
Kamu çalışanlarının borç yükünün hızla arttığını belirten Cengiz, “Son yıllarda kredi kartı borçları ve tüketici kredileri memurların geçim aracına dönüştü. Aldığımız maaşlar temel ihtiyaçlara bile yetmiyor” dedi.
Kira ve konut fiyatlarındaki artışın da memurlar için en büyük sorunlardan biri haline geldiğini söyleyen Cengiz, “Kamu çalışanları büyükşehirlerde barınma krizi yaşıyor. Yeni göreve başlayan bir memurun maaşı, çoğu zaman kiraya bile yetmiyor” diye konuştu.
“TAMAMLAYICI EMEKLİLİK SİSTEMİ YENİ ENDİŞE KAYNAĞI”
Cengiz, gündemdeki tamamlayıcı emeklilik sistemiyle ilgili olarak da ilk değerlendirmelerini paylaştı: “Bu sistem bütün çalışanları ilgilendiriyor. Henüz detayları netleşmeden oluşturulan bir model var. Ancak mevcut emeklilik maaşlarının açlık sınırının altında olduğu bir ülkede tamamlayıcı sistemin sağlıklı işlemesi mümkün değil. Çalışanlar, mevcut haklarının zayıflayacağından endişe ediyor.”
“GELİR ADALETSİZLİĞİ SOSYAL ADALETİ TEHDİT EDİYOR”
Cengiz, gelir dağılımındaki eşitsizliğin yalnızca ekonomik bir sorun olmadığını belirterek, “Gelir adaletsizliği artık toplumsal huzuru da tehdit ediyor. Orta sınıf giderek yok oluyor. Kamu çalışanlarının alım gücü düşerken, zengin kesim daha da zenginleşiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Hükümete çağrıda bulunan Cengiz, sözlerini şöyle tamamladı: “Memurlar olarak biz ülkenin büyümesinden pay almak, emeğimizin karşılığını almak istiyoruz. Adil bir gelir dağılımı sağlanmadan ekonomik büyümeden söz etmek mümkün değildir. Kamu çalışanları, sosyal adaletin teminatıdır; ama bugün kendileri adaletsizliğin mağduru haline gelmiştir.”



